go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 644 kişi  29 Mar 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri
Top 5000 » taken

taken

took, taken, taking, takes
s. tutulmuş
  • The Victorians loved theatre, and most towns had at least one theatre or At Christmas, lucky children were taken to the pantomime.
    Viktorya dönemindekiler tiyatroyu severdi ve her kasabanın en az bir tiyatrosu vardı. Şanslı çocuklar yılbaşında pandomime götürülürdü.
  • The alligator was removed from the swimming pool and taken to a reptile habitat in Key West
    Timsah havuzdan çıkarılıp Key West' deki sürüngenlerin bulunduğu doğal ortamına götürüldü.
  • Rather than be taken alive, he exploded
    a grenade he had in his jacket.
    Teslim olmak yerine
    sakladığı el bombasını patlattı.
  • Nice to meet you. I hope no
    one's taken you to Benihana.
    Tanıştığımıza sevindim. Umarım kimse
    sizi Benihana'ya götürmemiştir.
  • OK, both machines have stopped, and Mr. Lopez has taken the clothes out.
    Tamam, her iki makine de durdu ve Bay Lopez kıyafetleri çıkardı.

  • Your Tatars must have taken it. You're all thieves Ask around your own men.
    Sizin Tatarlarınız almış olmalı onu. Hepiniz hırsızsınız. Kendi adamlarına sor.
  • Well, I just think you're
    being taken for a ride, Lois.
    Senin bir geziye çıktığını
    düşünüyorum, Lois.
  • She must have taken some kind of seminar or something.
    Seminer ya da onun gibi bir şeye gitmiş olmalı.

  • I remember being taken to see the pantomime at the palace theatre - a beautiful theatre.
    Saray tiyatrosundaki, muhteşem bir tiyatrodur,pandomim oyununu izlemeye götürüldüğümü hatırlıyorum.
  • You know, if I'd wanted them, I would've already taken them.
    Onları isteseydim, zaten çoktan alırdım.

  • She's dead - Dead. The vampire has taken all of her blood. I told her not to leave the safety of the garlic.
    O öldü, öldü. Vampir bütün kanını içmiş. Ona sarımsağın korumasını bırakma demiştim.
  • She wears it every day, and she’s never taken it off.
    O her gün onu takıyor ve onu hiçbir zaman çıkarmadı.

  • I never should've taken back those keys.
    O anahtarları geri almamam gerekirdi.

  • He would have taken or destroyed it.
    O ,Onu almış olacaktı yada yok etmiş olacaktı.
  • It probably was stolen. Your Tatars must have taken it. You're all thieves. Ask around your own men.
    Muhtemelen çalındı. Tatarlarınız almış olmalı. siz Hepiniz hırsızsınız. Çevrenizdeki adamlarınıza sorun.
  • He's taken a night job unloading trucks in a suburban shopping center.
    Kırsal bir yerdeki alışveriş merkezinde kamyon boşaltacağı bir gece işine girdi.
  • Jerry, have you ever taken a bath in the dark?
    Jerry, hiç karanlıkta banyo yaptın mı?

  • ?f the necessary precautions aren't taken in nuclear reactor in Japan,there may be nuclear explosion..
    Japonyadaki nükleer reaktörde gerekli önlemler alınmazsa,nükleer patlama olabilir.
  • Two million men have bee taken prisoner by the enemy. Nearly a million and a half have already deserted.
    İki milyon insan düşman tarafından esir alındı. Neredeyse bir buçuk milyonu çoktan firar etti.
  • The thieves had taken the payroll for the factory.
    Hırsızlar fabrikanın maaş çizelgesini almışlardı.


945 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024