go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1265 kişi  20 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

allowed

allowed, allowed, allowing, allows
[allow] f. izin vermek, bırakmak, kabul etmek, imkân vermek; koyvermek, vermek, itiraf etmek; indirim yapmak; hesaba katmak, göz önüne almak, düşünmek, fikrinde olmak; ayırmak
  • I don't care. You are not allowed to leave.
    Umrumda değil, buradan ayrılamazsın, buradan ayrılma iznin yok.
  • Are we allowed to leave now?
    Şimdi ayrılabilir miyiz-ayrılmamıza izin var mı?
  • Well, financially it's a little bit better. But it's better than than when I was a teacher. But I kind of - it's allowed me to buy a house. And I've been able to help my mother with some stuff and my brother. So, that's nice.
    Clay Aiken
    Pekala,o,finansal olarak biraz daha iyi,fakat bir öğretmen olduğum zamandan daha iyi,bir bakıma,o bana bir ev aldırdı,ve bazı şeylerde anneme ve kardeşime yardım edebilmekteyim .Bu yüzden o güzel bir iş.
  • That is sacred ground. I'm sorry, but only the Wachati are allowed there.
    Orası kutsal topraklar. Üzgünüm ama oraya sadece Wachati’nin girmesine izin veriliyor.
  • He'll be the first ambassador allowed permanent residence there.
    Orada daimi olarak kalmasına izin verilecek ilk elçi, o olacak.
  • Then you'd have to explain why you allowed all that time to elapse before calling for an ambulance.
    O halde ambulans çağırmadan önce bunca zaman geçmesine niçin izin verdiğini bize açıklaman gerekirdi.
  • That doesn't matter. You're
    not allowed to do this
    O başka şey.
    Senin böyle yapman yasak.
  • Why? lf we aren't allowed to go to the theater, let's enjoy Mrs. Wust.
    Neden ki? Eğer tiyatroya gitmemize izin yoksa, Mrs. Wust ile eğlenelim-Mrs. Wust'un tadını çıkaralım.
  • Why can't I have a heart attack?! I'm allowed.
    Neden ben kalp krizi geçiremiyorum ki?! Buna iznim var.

  • I didn't need clothes. I was allowed the opportunity to act out moments you don't get the opportunity to experience in your own life, let alone as a character in a film. I didn't feel naked.
    Marguerite Moreau
    Kıyafetlere ihtiyacım yoktu. Kendi hayatınızda, hatta filmde karakter olarak bile tecrübe etme fırsatınızın olamayacağı anları sahneleme fırsatım oldu. Kendimi çıplak hissetmedim.
  • The emperor is allowed to come aboard.
    İmparator gemiye gelebilir.
  • Air volume is limited. No smoking is allowed anywhere in the colony.
    Hava hacmi kısıtlı. Kolonide hiçbir yerde sigara içilmesine izin verilmiyor.
  • Delhi air traffic is on indefinite strike. This is the last flight that's been allowed to land.
    Delhi hava trafiği süresiz grev yapıyor. Bu inişine izin verilen son uçuştu.
  • No smoking is allowed here.
    Burada sigara içmek yasaktır-sigara içme izni yoktur.
  • We are not allowed to discuss that.
    Bunu tartışma iznimiz yok-bunu tartışamayız.
  • People this stupid shouldn't be allowed to live.
    Bu kadar salak insanların yaşamasına izin verilmemeli.

  • In a bunch of clubs where
    I'm not allowed to be a member
    Birçok kulübe üye
    olarak kabul edilmiyorum.
  • You will be allowed another flight.
    Bir dövüş yapmanıza daha izin verilecek.
  • Am I even allowed to be in a bar?
    Bara girmeme izin veriliyor mu?

  • But that kind of behavior
    is not allowed in my house
    ...bu tür bir davranışa, hele hele benim
    kızımın yanında...

424 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024