- Run away!
- What is going on?
- The Grand Prince is coming. The brother has arrived. Hold him, hold him!
- Brothers, what are you doing? We are all fellow Russians.
- Kaçın!
- Neler oluyor?
- Büyük Prens geliyor. Kardeşi geldi bile. tutun onu, tutun onu!
- Kardeşlerim, ne yapıyorsunuz? Biz komşunuz Ruslarız.
- First you'll attempt to invade Charleston harbour. If you're good enough to evade further pursuit, you're going to attempt to sink shipping right here.
- İlk önce Charleston Limanını istila etme girişiminde bulunacaksın. Eğer daha fazlası için paçayı kurtarabilirsen, gemileri tam burada batırmaya çalışırsın.
- You're covered in chocolate.
- I hate you.
- He was kidding around. And you go wash your jeans .
- You make me sick, all of you!
- Don't get mad, sweets!
- Leave me alone! I'm going to bed.
- Heryerin çikolata oldu.
- Senden nefret ediyorum.
- Sadece şaka yapıyordu. Git de kot pantolonunu yıka.
- Bni sinir ediyorsunuz, hepiniz!
- sinirlenme, tatlım!
- Beni rahat bırakın! Ben yatmaya gidiyorum.
- l'll get right to the point. Our mascot was stolen from his tank last night. Are you familiar with Snowflake?
- Negative
- We got him from Miami. He's a rare bottle-nosed dolphin. This is a new trick. He was going to do for the half time show.
- Hemen konuya gireceğim. Maskotumuz dün gece tankından çalındı. Snowflake'i bilir misin?
- Hayır.
- Onu Miami'den almıştık. Az bulunan şişe-burun yunuslardan. Bu yeni oyunu. Şovun yarısını o yapacaktı.
- Go to the zoo, believe me, the cobras, elephants.. and seals will understand your language.
- No! I'm going with you.
- As you wish.
- Don't leave me here alone!
- Hayvanat bahçesine git, inan bana, kobralar, filler... ve foklar senin dilinden anlayacaktır.
- Hayır! Seninle geliyorum.
- Nasıl istersen.
- Beni burada yalnız bırakma!