go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 4203 kişi  15 Tem 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

going

went, gone, going, goes
i. gidiş, gitme, yol durumu, tempo, gidişat
s. giden, işleyen, başarılı (iş), satılan (mal)
  • - Why, you going to pour rum on it? - No.
    - Neden, üstüne rom mu dökeceksin?
    - Hayır.
  • - Why don't you sit down?
    - No, I'm not going to stay long.
    - Neden oturmuyorsun?
    - Hayır, çok kalacak değilim.
  • - What, you don't wanna go now? - No, I'll go. I'm going.
    - Ne, şimdi de gelmek istemiyor musun? - Hayır, geleceğim. Geliyorum.

  • - What, are you going out? - Yeah.
    - Ne, dışarı mı çıkıyorsun? - Evet.

  • - When are you going to do it?
    - Tomorrow we meet at City Hall at ten.
    - Ne zaman yapacaksın?
    - Yarın saat 10'da Belediye Binası'nda buluşuyoruz.
  • - What are you doing?
    - What do you think? Leaving. You can hop on with me instead.
    - Listen, I'm not going back with you. I'm here to rescue Natalie.
    - Ne yapıyorsun?
    - Sence? Gidiyorum. Benim yerine gidebilirsin.
    - Dinle, Seninle geri dönmem. Natalie'yı kurtarmak için buradayım.
  • - What's the matter?
    - I am going to tail him, turn on your phone. Are you okay?
    - They got the computer.
    - Ne oluyor?
    - Onu izleyeceğim, telefonunu aç. İyi misin?
    - Bilgisayarı aldılar.
  • - What do you want?
    - One year's salary with benefits.
    - That's not going to happen.
    - Ne istiyorsun?
    - Ek ödemelerle birlikte bir yıllık maaş.
    - Bu mümkün değil.
  • - I'm going to speak Italian to Mikey.
    - Go ahead.
    - Mikey ile İtalyanca konuşacağım.
    - Devam et.
  • - I'm just going to the market.
    - We'll pick up anything you want.
    - Markete gidecektim.
    - İstediklerinizi biz alırız.
  • - Would you unload the car, please? It's almost as tall as the house.
    - What is going on?
    - Lütfen arabayı boşaltır mısın? Neredeyse ev kadar yüksek.
    - Neler oluyor?
  • - I can't equalize my ears.
    - Ok. Are you going to report to the guardian, trying to get equalized?
    - Kulaklarımı dengeleyemem.
    - Tamam. Dengelenmesine çalışırken gardiyana bildirecek misin?
  • - Who locked the gate ?
    - I did!Why?
    - You Know why!
    - You've heard what's been going on in all day.
    - Kapıyı kim kitledi?
    - Ben kitledim. Neden ki?
    - Neden olduğunu bilmiyorsun sanki?
    - Bütün gün neler olup bittiğini sen de duydun.
  • - Run away!
    - What is going on?
    - The Grand Prince is coming. The brother has arrived. Hold him, hold him!
    - Brothers, what are you doing? We are all fellow Russians.
    - Kaçın!
    - Neler oluyor?
    - Büyük Prens geliyor. Kardeşi geldi bile. tutun onu, tutun onu!
    - Kardeşlerim, ne yapıyorsunuz? Biz komşunuz Ruslarız.
  • - You think Jacqnou is going to plant an explosive on Patel.
    - Yes, I do, and I want you two to stop it.
    - Jacqnou’nun Patel üzerine bir patlayıcı madde yerleştireceğini düşünüyorsun.
    - Evet, düşünüyorum ve siz ikinizin bunu durdurmanızı istiyorum.
  • - There they are. See them?
    - I see them. We're going to line up Maddox' support and get Grey's endorsement.
    - İşte oradalar. Onları görüyor musun?
    - Onları görüyorum. Maddox’un desteğini ayarlayacağız ve Grey’in onayını alacağız.
  • - First you'll attempt to invade Charleston harbour. If you're good enough to evade further pursuit, you're going to attempt to sink shipping right here.
    - İlk önce Charleston Limanını istila etme girişiminde bulunacaksın. Eğer daha fazlası için paçayı kurtarabilirsen, gemileri tam burada batırmaya çalışırsın.
  • - You're covered in chocolate.
    - I hate you.
    - He was kidding around. And you go wash your jeans .
    - You make me sick, all of you!
    - Don't get mad, sweets!
    - Leave me alone! I'm going to bed.
    - Heryerin çikolata oldu.
    - Senden nefret ediyorum.
    - Sadece şaka yapıyordu. Git de kot pantolonunu yıka.
    - Bni sinir ediyorsunuz, hepiniz!
    - sinirlenme, tatlım!
    - Beni rahat bırakın! Ben yatmaya gidiyorum.
  • - l'll get right to the point. Our mascot was stolen from his tank last night. Are you familiar with Snowflake?
    - Negative
    - We got him from Miami. He's a rare bottle-nosed dolphin. This is a new trick. He was going to do for the half time show.
    - Hemen konuya gireceğim. Maskotumuz dün gece tankından çalındı. Snowflake'i bilir misin?
    - Hayır.
    - Onu Miami'den almıştık. Az bulunan şişe-burun yunuslardan. Bu yeni oyunu. Şovun yarısını o yapacaktı.
  • - Go to the zoo, believe me, the cobras, elephants.. and seals will understand your language.
    - No! I'm going with you.
    - As you wish.
    - Don't leave me here alone!
    - Hayvanat bahçesine git, inan bana, kobralar, filler... ve foklar senin dilinden anlayacaktır.
    - Hayır! Seninle geliyorum.
    - Nasıl istersen.
    - Beni burada yalnız bırakma!

6,042 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025