i. gidiş, gitme, yol durumu, tempo, gidişat
s. giden, işleyen, başarılı (iş), satılan (mal)
- I am calling you. Don't you hear? Out of your room, Jin. I am going to a US business trip for a whole month. l have deposited the money into your account, for your necessities.
- The money you gave me last month is still in my account.
- Sana sesleniyorum. Duymuyor musun? Odandan çık, Jin. Bir aylığına Amerika'ya iş gezisine gidiyorum. Gereksinimlerin için hesabına para yatırdım.
- Bana geçen ay verdiğin para hala hesabımda duruyor.
- We're going to split it wide open.
- As an old friend this is a very bad idea,John. The most harmful thing you could possibly do now.
- Not at all. Why is it a harmful idea?
- Onu ikiye bölüp iyice açacağız.
- Eski bir arkadaşın olarak söylüyorum, bu hiç de iyi bir fikir değil, John. Şu anda yapabileceğin muhtemelen en sakıncalı şey.
- Hiç de değil. Neden sakıncalı bir fikir olsun?
- I don't like what's going on. May I say something, please? Yes, I don't want to go to jail. But this has got to stop some place. A lot of damage has been done. I'm responsible for a lot of it.
- Olup bitenler hoşuma gitmiyor. Birşey söyleyebilir miyim lütfen? Evet, hapse girmek istemiyorum. Ama bu iş bir yerde durmalı. Çok fazla zarar oldu. Büyük çoğunluğundan da ben sorumluyum.
- Oh, sorry. I know I left them in the studio.
- I'll get them
- I'm going with you. May I lean on you, Nicolas? I'm wobbly.
- Wait, I'll help you. What's happened?
- Nothing. A bit of epilepsy,or something like that.
- Oh, pardon. Onları stüdyoda bıraktım, biliyorum.
- Ben alırım.
- Seninle geleyim. Sana yaslanabilir miyim, Nicholas? Biraz sallanıyorum.
- Dur. Sana yardım edeyim. Ne oldu?
- Hiç birşey. Küçük bir sara ya da onun gibi birşey.
- What's going on here?
- Well, we were looking for Christopher Robin. And I started looking for his journal thing or a doodle.
- What is that?
- A journal is a book where you write down your thoughts,
- Neler oluyor burada?
- Şey, Christopher Robin'i arıyorduk. Ve sonra ben günlük ya da karalanmış bir şeyler aramaya başladım
- O nedir?
- Günlük, düşüncelerini yazdığın bir deftere denir.
- What is all this?
- Don't worry. I'm your father.
- He's my enemy, trying to kidnap you.
- I'll explain everything in the car.
- Uncle, what is going on?
- Nedir tüm bunlar?
- Endişelenme! Ben senin babanım.
- O benim düşmanım, seni kaçırmaya çalışıyor.
- Arabada herşeyi anlatacağım.
- Amca, neler oluyor?