go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 567 kişi  29 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

us

[US (United States) ] i. amerika birleşik devletleri, bize, bizi
  • - Kurt leads him down a dead end, so he'd drop it.
    - You underestimated Tippin. Agent Kurtz' lack of field experience put us all at risk. What are you doing using a junior agent, Jack?
    - Kurt onu ölü çıkmaza dek yönlendirir, ve o da atar.
    - Trippin'i küçümsedin. Ajan Kurtz'un saha tecrübesi eksikliği hepimizi riske atar. Acemi bir ajanı kullanmakla ne yapıyorsun, Jack?
  • - Tell us who you will marry. Choose one of us! If you want a merry an handsome lady, give me a sign. Maybe you prefer a more settled and boring type.
    - Kiminle evleneceğini söyle bize. Seç birimizi! Eğer güzel bir bayanla evlenmek istiyorsan, bana bir işaret ver. Belki de daha olgun ve sıkıcı birini tercih edersin.
  • - Do you know what he spent the money on?
    - Different things.
    - Give us some examples.
    - Kendisinin parayı neye harcadığını biliyor musunuz?
    - Farklı şeylere.
    - Bize birkaç örnek verin.
  • - We'll need a full autopsy.
    - With emphasis on the cranial and oral areas. Let us know when the report comes in, will you, please?
    - Kapsamlı bir otopsiye ihtiyacımız olacak.
    - Kafatası ve oral bölgeler üzerinde durulan noktalarla birlikte. Rapor geldiğinde bize bildirin, olur mu, lütfen?
  • - Be human! Why should we hurt him? He´s done us no harm.
    - You want everybody happy.
    - I don´t believe in making anybody unhappy if I don´t have to.
    - İnsan ol! Niye canını acıtalım ki? Bize bir zararı dokunmadı?
    - Herkes mutlu olsun istiyorsun.
    - Zorunda kalmadığım sürece kimseyi mutsuz etmeye inanmıyorum.
  • - Welcome. Shall we join to the living room ?
    - John, Warren brought us beer.
    - Ah thank you, Warren. Have a seat. Right here, you take that. Okay. So, uh... what do you do back in Auclair ?
    - Well, my brother and I, we have a shoe store.
    - Hoş geldin. Salona geçelim mi?
    - John, Warren bize bira getirmiş.
    - Ah, teşekkür ederiz, Warren. Gel otur. Buraya, sen bunu al. Tamam. Eee ımm... Auclair'de neler yapıyorsun?
    - Şey, kardeşim ve ben, bizim bir ayakkabı mağazamız var.
  • - Hey, you! Your mom's been bugging us to come for lunch. So how is she?
    - She's really good. She'll be happy to see you.
    - My dad's not here?
    - Hey sen! Annen yemeğe gelmemiz için başımızın etini yiyordu. O nasıl?
    - Gerçekten çok iyi. Sizi gördüğüne sevinecek.
    - Babam burada değil mi?
  • He'd always say.. he was gonna become a millionair and all of us would be jealous of him. It didn't really make us envious of him.
    - Her zaman bir milyoner olacağını ve bizim hepimizin onu kıskanacağımızı söylerdi. Bu bizi gerçekten kıskanç yapmadı.
  • - No, sweetie. I gotta go to work.
    - Will you pick us up later?
    - Hayır, tatlım. İşe gitmeliyim.
    - Bizi sonra alacak mısın?

  • - It's good to be home. Badger just hailed us. Getting impatient for his share. Wants us to drop it.
    - Evde olmak güzel. Badger az önce bizi çağırdı. Payı için sabırsızlanıyor. Payını ona bırakmamızı istiyor.
  • - Have you found the clothes yet?
    - No. I found us an empty hangar.
    - Good. Have everything taken there?
    - Elbiseleri bulamadın mı daha?
    - Hayır. Bizim için boş bir hangar buldum.
    - Güzel. Herşey oraya gitti mi?
  • - So do you miss me?
    - Kind of, but I've been having too much fun.
    - You're not homesick yet?
    - I don't think so.
    - Well, the seven of us miss you.
    - Ee beni özledin mi?
    - Biraz ama çok eğleniyorum burada.
    - Henüz sıla hasreti çekmiyorsun yani?
    - Sanmıyorum.
    - Yedimiz de seni çok özledik.
  • - What I mean is.. it was worth it. Dear Lord., we've come to the end of our journey. In a little while,we will stand before you. I pray for you to be merciful. Judge us notfor our weakness.
    - Demek istediğim... buna değerdi. Sevgili Lordum, yolculuğumuzun sonuna geldik. Çok kısa bir süre sonra sizin önünüzde yer alacağız. Merhametli olmanız için dua ediyorum. Bizi zayıflığımızla yargılamayın.
  • - Dancing and exercise can keep you fit and happy. For us this is no Ionger just a hobby, it has become a passion. And now,an incredibIe story ...
    - Dansetmek ve egzersiz yapmak seni fit ve mutlu tutar. Bizim için bu, artık sadece bir hobi olmaktan çıkıp, bir tutku haline geldi. Ve şimdi de inanılmaz bir hikaye...
  • - I need a very strong man.
    - I'm strong.
    - I need a leader.
    - I have all the qualities of leadership.
    - I'm interested in so many vital political things.
    - Me, too. That binds us together.
    - Çok güçlü bir adama ijtiyacım var.
    - Ben güçlüyüm.
    - Bir lidere ihtiyacım var.
    - Liderliğin tüm niteliklerine sahibim.
    - Bir çok hayati politik şeyle ilgileniyorum.
    - Ben de. Bu bizi birbirimize bağlar.
  • - You said you were going to Cornwall.
    - Truro is in Cornwall. You got any money?
    - Yeah, some.
    - You can get us something to eat and a cup of tea at the next services.
    - We won't be stopping after that. The truck has to be back in the yard by 7:00..
    - Bobby. Is that a rabbit's foot? We in Cornwall yet?
    - Surprise, surprise, awake at last.
    - Cornwall'a gittiğini söylemiştin.
    - Turro Cornwall'da. Hiç paran var mı?
    - Evet, biraz.
    - Gelecek servisten bize yiyecek birşeyler ve bir fincan çay alabilirsin.
    - Bundan sonra durmayacağız. Kamyonun saat 7'de depoya geri dönmesi gerekiyor.
    - Bobby. Bu tavşan bacağı mı? Cornwall'a geldik mi artık?
    - Sürpriz, sürpriz, sonunda uyandı.
  • -Does this diagrams how us how to get out?
    -Well, uh... no.
    - Bu diyagram buradan nasıl çıkacağımızı gösteriyor mu?
    - Sanırım, oh.. hayır.
  • - What the hell! Red alert!. Have they hailed us yet?
    - Yes, sir. Waiting your arrival.
    - Bu da ne? Kırmızı alarm! Bize işaret vermediler mi?
    - Evet efendim. sizin gelmenizi bekliyorduk.
  • - That ought to get us a free dessert. - Yeah.
    - Bu bize bedava tatlı kazandırmalı. - Evet.

  • - The devil must be there for us to have a chance to choose sin or resist it.
    - Does God let devil tempt us?
    - Bizim günah işlemek ya da buna direnmek üzere bir imkânımız olması için şeytan mevcut olmalı.
    - Tanrı şeytanın bizi ayartmasına izin verir mi?

5,601 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024