- This is a recent issue, and there's an article in here written by "a keen mind of the South", who...My former vice-president, John Calhoun, perhaps.
- Could it be?
- Bu, son zamanların konusu, ve burada 'Güney'in keskin zihni' ki bu ... belkide benim önceki başkan yardımcım John Calhoun tarafından yazılmış bir makale var.
- Olabilir mi?
- I've been thinking a lot about that. You know what we have to do? We have to report him to Langley. Now, I could do it myself but those are your books. They'll need your testimony to make a case against him.
- He might have been part of the KGB, but we don't know what role he played in those murders.
- You're kidding yourself.
- Bu konuda çok düşündüm. Ne yapmamız gerekir biliyor musun? Onu Langley'ye rapor etmeliyiz. Şimdi bunu kendim yapabilirim ama bunlar senin kitapların. Ona karşı dava açmak için senin ifadene ihtiyaçları olacak.
- KGB'nin bir parçası olabilir ama o cinayetlerde ne rol oynadığını bilmiyoruz.
- Kendini kandırıyorsun.
- This must be stopped. How shall I do it? Sleeping pills...
- Not sure enough.
- I could hang myself.
- No.No, if you did it wrong it could be painful.
- Bu iş sona ermeli. Nasıl yapacağım? Uyku hapı...
- Çok emin değilim.
- Kendimi asabilirim.
- Hayır. Hayır. Yanlış yaparsan acı verici olabilir.
- That was a year ago. She was all we had to carry. But she could hardly walk so I left her in the hospital. Some woman in labour screamed. That frightened her.
- Bu bir yıl önceydi. Taşıyacağımız tek şey oydu. Ama güçlükle yürüyordu bu yüzden onu hastahanede bıraktım. Doğuran bir kadın çığlık atıyordu ve bu da onu korkuttu.
- Could you favor me with a little money?
- What for?
- If a man cannot earn, he must borrow.
- That's hardly the way to go about it.
- Bu az miktardaki parayı alarak bana bir iyilik yapar mısın?
- Ne için bu?
- Eğer bir erkek kazanamıyorsa borç isteyebilmeli.
- Bu işi halletmenin yolu pek de bu değil.
- I'll come for something to eat.
- Well, that's good. Maybe you could stand down there near the lamppost.
- Fine, but only because it's you.
- I appreciate .it.I'll treat you to a beer later on.
- Birşeyler yemeğe geleceğim.
- Şey, bu iyi. Belki aşağıda sokak lambasının orada durursun.
- Tamam, ama sadece senin için.
- Minnetarım. Daha sonra sana bir bira ikram ederim.
- Can I have a hot dog, please? I've got 15 cents someplace. Can I have some ketchup?
- We don't have any.
- No ketchup?
- Right.
- Could I have some relish on it?
- I don't have any relish.
- Bir sosisli sandiviç alabilir miyim lütfen? Bir yerlerde 15 sentim olacaktı. Ketçap alabilir miyim?
- Hiç yok.
- Ketçap yok mu?
- Yok.
- Üzerine biraz çeşni alabilir miyim?
- Hiç çeşni yok.
- I began to see a way... a terrible way. I could finally triumph......over God.
- "Herr Mozart"? I have come to commission work from you.
- What work?
- A Mass for the dead.
- What dead? Who is dead?
- A man who deserved a Requiem Mass and never got one.
- Who are you?
- Bir çıkar yol görmeye başladım... korkunç bir yol. Nihayet Tanrı'ya karşı zafer kazanacağım.
- Bay Mozart? Sizinle komisyonla iş yapmaya geldim.
- Ne işi?
- Bir ölü ayini.
- Ne ölüsü? Kim öldü?
- Bir Ağıt Ayinini hakkeden ve sahip olmayan biri.
- I began to see a way... a terrible way. I could finally triumph......over God.
- "Herr Mozart"? I have come to commission work from you.
- What work?
- A Mass for the dead.
- What dead? Who is dead?
- A man who deserved a Requiem Mass and never got one.
- Who are you?
- Bir çıkar yol görmeye başladım... korkunç bir yol. Nihayet Tanrı'ya karşı zafer kazanacağım.
- Bay Mozart? Sizinle komisyonla iş yapmaya geldim.
- Ne işi?
- Bir ölü ayini.
- Ne ölüsü? Kim öldü?
- Bir Ağıt Ayinini hakkeden ve sahip olmayan biri.
- Kimsin sen?
- Where does a man get inspiration to write a song like that?
- Well, he gets it from the landlady once a month.
- It's utterly beautiful. I wish I could be creative.
- Oh, sweetie, you are..
- Bir adam böyle bir şarkı yazmak için nereden ilham alır?
- Şey, onu ayda bir ev sahibinden alıyor.
- Çok güzel. Keşke ben de yaratıcı olsaydım.
- Oh, tatlım. Öylesin.