- That's not what l asked. Why don't you judge him according to your own laws?
- You know it's unlawful for us......to condemn any man to death.
- To death? What has this man done to merit such a penalty?
- Sorduğum bu değil. Neden onu kendi kanunlarına göre yargılamıyorsun?
- Bizim için ... hiç bir insanı ölüme mahkum etmenin yasal olmadığını biliyorsun.
- Ölüme mi? Bu adam bu cezayı hak edecek ne yaptı?
- What's wrong with you three? Taking on your own mother now?
- Of course not, Auntie Wing. You taught us to combat, therefore we don't stand a chance with you.
- Let's talk instead. Well, I'm going to say this one last time. Never ever use your Power moves. We can practice the moves, yet we can't use them!
- Sizin üçünüzün sorunu nedir? Şimdi de kendi annenizi götürüyorsunuz.
- Tabi ki değil, Wing Hala. Bize dövüşmeyi sen öğrettin, dolayısıyla seninle bir şansımız olmaz.
- Konuşalım onun yerine. Peki, bunu son kere söyleyeceğim. Güç hamlelerini asla ve asla kullanma. Hamleleri egzersiz yapabiliiz, ancak onları kullanamayız!
- What's wrong with you three? Taking on your own mother now?
- Of course not, Auntie Wing. You taught us to combat, therefore we don't stand a chance with you.
- Let's talk instead. Well, I'm going to say this one last time. Never ever use your Power moves. We can practice the moves, yet we can't use them!
- Sizin üçünüzün sorunu nedir? Şimdi de kendi annenizi götürüyorsunuz.
- Tabi ki değil, Wing Hala. Bize dövüşmeyi sen öğrettin, dolayısıyla seninle bir şansımız olmaz.
- Konuşalım onun yerine. Peki, bunu son kere söyleyeceğim. Güç hamlelerini asla ve asla kullanma. Hamleleri egzersiz yapabiliiz, ancak onları kullanamayız!
- What's wrong with you three? Taking on your own mother now?
- Of course not, Auntie Wing. You taught us to combat, therefore we don't stand a chance with you.
- Let's talk instead. Well, I'm going to say this one last time. Never ever use your Power moves. We can practice the moves, yet we can't use them!
- Sizin üçünüzün sorunu nedir? Şimdi de kendi annenizi götürüyorsunuz.
- Tabi ki değil, Wing Hala. Bize dövüşmeyi sen öğrettin, dolayısıyla seninle bir şansımız olmaz.
- Konuşalım onun yerine. Peki, bunu son kere söyleyeceğim. Güç hamlelerini asla ve asla kullanma. Hamleleri egzersiz yapabiliiz, ancak onları kullanamayız!
- Rimmer, if you go through life without feeling never experiencing, you're no better than a jellyfish, no better than a bank manager.
- I don't want this feeling. I want my own memory back.
- Rimmer, hayatta birşeyler deneyimlediğini hissetmeden yaşarsan, bir deniz anasından ya da bir banka müdüründen daha iyi durumda değilsin demektir.
- Bu duyguyu istemiyorum. Ben kendi hafızamı geri istiyorum.
- I call them dogs and if they're lapping up their own vomit, the only way to stop them is with the lash .
- But dogs only obey their own nature. So why shouldn't we forgive them?
- Onlara köpek diyorum ve eğer kendi kusmuklarını yiyorlarsa, onları durdurmanın tek yolu kamçıdır.
- Ama köpekler sadece kendi doğalarına itaat ederler. Bu yüzden neden onları affetmiyoruz?
- When he comes here, do you ever talk about the accident ? Does he ever mention the past?
- No.
- Why not?
- I try to let him find his own way through. I feel he needs that. Why are you here, Sharon?
- I want to know how to help him.
- You are helping him.
- I don't think so.
- O buraya geldiğinde, hiç kazadan bahsediyor musun? Hiç geçmişten bahsediyor mu?
- Hayır.
- Neden?
- Kendi yolunu bulmasına çabalıyorum. Buna ihtiyacı olduğunu hissediyorum. Neden buradasın, Sharon?
- Ona nasıl yardımcı olabileceğimi bilmek istiyorum.
- Ona yardımcı oluyorsun.
- Sanmıyorum.
-What happened to you Where have you been
-l went traveling- lndia... Asia l lived and worked l made my own money l had to see what was out there to know the value of what is here...the value of this
- Ne oldu sana? Nerelerdeydin?
- Yolculuğa çıktım – Hindistan…Asya.Oralarda yaşadım ve çalıştım. Para kazandım. Buradakinin değerini bilebilmek için oralarda ne olduğunu görmem gerekiyordu…bunun değerini…
- What do you think, Chamberlain?
- In my opinion, it's time we had a piece in our own language. Plain German for plain people.
- Kapellmeister?
- Majesty......I must agree with "Herr Direttore".
- Ne düşünüyorsun, Chamberlain?
- Bence, kendi dilimizde bir parça edinmenin vakti geldi. Sade insanlar için sade Almanca.
- Kapellmeister?
- Majesteleri... 'Sayın Direktör' le aynı fikirdeyim.
- Where's the manager?
- He called to say he won't return. Probably drinking. He's hopeless.
- So you're the under boss? You own this cinema?
- Müdür nerede?
- Geri gelmeyeceğini söylemek için aradı. Muhtemelen içki içiyordur. Ümitsiz vaka.
- Yani sen patrondan sonra gelen kişi misin? Bu sinema senin mi?
- I was in my own apartment. lf that ain't heaven, girl, l don't know what is.
- l'm glad, cos that water heater cost enough.
- lt was worth every penny.
- Kendi dairemdeydim. Bu cennet değilse kızım, cennet nasıl olur bilmiyorum.
- Sevindim, çünkü su ısıtıc yeterince tuttu.
- Her kuruşuna değer.
- You've been on your own with no family tie. But those solo days are done. You'll be two of a kin spending quality time together. As father and son. Building model ships. Takin' fishin' trips. Workin' hand in hand...
- Hiçbir aile bağı olmadan kendi başınaydın. Ama bu yalnız günler bitti. Birlikte iyi vakit geçiren 2 kişilik bir aile olacaksınız. Baba ve oğul olarak. Model gemiler inşa ederek. Balık tutma gezilerine giderek. elele çalışarak...
- Hey, man. Man. Tell me.. ...should l be worried?
- No, boss.
- Shut the fuck up! People is trying to jack my loads here in Miami. I own this fucking town. You see? This is my town.
- Hey, dostum. Dostum. Endişelenmeli miyim... söyle.
- Hayır, patron.
- Sen kapa lanet çeneni! İnsanlar burada Miami'de bana torpil yaptırmaya çalışıyorlar. Bu lanet şehir benim. Gördün mü? Bu benim şehrim.