- Would you let me finish please?
- Can't we just enjoy our food ?
- Okay, enjoy your food, but I have something, I want to say anyway.
- Lütfen bitirmeme izin verir misin?
- Sadece yemeğimizin tadını çıkaramaz mıyız?
- Tamam, yemeğinin tadını çıkar, ama yine de söylemek istediğim bir şeyim var.
- As your commander I have decided to return to our main troop. It's not my habit to retreat. We have to march back, of course ,because the current is too strong.
- Komutanınız olarak, ana tabura dönmeye karar verdim. Geri çekilmek adetim değildir. Ancak geriye dönmemiz gerekecek çünkü akıntı çok güölü.
- Thank you for coming to our disco club. l'm your host for tonight, and first l give my regards for everyone. Hello! Let me introduce you to the boss.
- Klübümüze geldiğiniz için teşekkür ederiz. Bu geceki ev sahibiniz benim, ve herkese saygılarımı sunuyorum. Merhaba. Sizi patronla tanıştırayım.
- Hey, kids! Get out of my car! Lock the doors. That's my car. Get out of there. Get out of my car. Oh, thanks, mister. You saved our lives.
- He's a car thief. This is a stolen car?
- No.
- Hey, çocuklar! arabamdan çekilin! Kapıları kilitle. O benim arabam. Çekilin oradan. Arabamdan uzaklaşın. Oh, teşekkürler bayım. Hayatımızı kurtardınız.
- O bir araba hırsızı. Bu araba çalıntı mı?
- Hayır.
- Whatever we're doing is for our Muslim brethren Bastards!
- You instigate Muslims with your hollow claims! And you call them your brothers, you bastards?
- Her ne yapıyorsak Müslüman kardeşlerimiz için, Adiler!
- Müslümanları boş iddialarla kışkırtıyosunuz. Ve onlara kardeşlerimiz mi diyorsunuz, siz adiler?
- l'll get right to the point. Our mascot was stolen from his tank last night. Are you familiar with Snowflake?
- Negative
- We got him from Miami. He's a rare bottle-nosed dolphin. This is a new trick. He was going to do for the half time show.
- Hemen konuya gireceğim. Maskotumuz dün gece tankından çalındı. Snowflake'i bilir misin?
- Hayır.
- Onu Miami'den almıştık. Az bulunan şişe-burun yunuslardan. Bu yeni oyunu. Şovun yarısını o yapacaktı.
- He's talking about risking lives.
- We won't risk our lives.
- Who'll kidnap him anyway?
- We will kidnap him. We'll ask for a ransom of 5 lakhs, but you come and rescue him!
- Hayatımızı tehlikeye atmaktan bahsediyor.
- Hayatımızı tehlikeye atmayacağız.
- Onu kim kaçıracak peki?
- Onu bizx kaçıracağız. 5 lakh fideye isteyeceğiz ama sen gelip onu kurtaracaksın.
- I'm really worried. Yesterday's scene.. Mom hit Auntie with a ladle
- On the head! And our Mom broke all the plates.
- Girls, Grandpa will love the pictures you drew for him.
- Gerçekten endişeliyim. Dünün olayı... Annem teyzeme kepçe ile vudrdu.
- Kafasına!
- Ve senin annen de tüm tabakları kırdı.
- Kızlar! Byükbaba onun için çizdiğini resimleri çok beğenecek.
- You're taking it too personally.
- How else? I felt like throwing you in the hangar.
- We carried out an order. Now we can go home, take off our uniforms, and take it personally.
- Fazla kişisel alıyorsun.
- Başka ne yapayım? Seni hangara atıyormuşum gibi hissettim.
- Bir emri yerine getirdik. Şimdi eve gidebiliriz, önifprmanı çıkar ve kişisel almaya devam et.
- I'm going to be married.
- You're what?
- We're getting married and going to America on our honeymoon .
- When was this decided?
- Last night.
- Congratulations, Hank.
- I'm glad somebody's happy.
- Evleniyorum.
- Napıyosun?
- Evleniyoruz ve balayı için Amerika'ya gidiyoruz.
- Ne zaman karar verdiniz?
- Dün gece.
- Tebrikler, Hank.
- Biilerinin mutlu oldupuna sevindim.