- He was a good man, too a humanitarian man. A man of wit and humour. He joined the Special Forces. And after that his...ideas, methods...became...unsound.
- İyi bir adamdı, çok insanietperver biriydi. akıl ve mizah adamıydı. Özel Birliğe katıldı. Ve bundan sonra da ... fikirleri.... metodları sıhhatsizleşti.
- What are the names again ?
- Charles.
- Rosie. Rose.
- Do you, Charles, take this woman to be your lawful wedded wife?
- Yes, sir.
- Do you, Rose, take this man to be your lawful wedded husband?
- I do.
- İsimler neydi tekrar?
- Charles.
- Rosie. Rose.
- Sen Charles, bu kadını yasal nikahlı eşin olarak kabul ediyor musun?
- evet efendim.
- Sen Rose, bu adamı yasal nikahlı eşin olarak kabul ediyor musun?
- Ediyorum.
- I decided to marry the first man who proposed. His name was Gabriel Firmin. I wasn't very happy with him. I wasn't too sad either. He wasn't a very tender person.
- İlk teklif eden kişiyle evlenmeye karar verdim. İsmi Gabriel Firmindi. Onunla çok mutlu değildim. Çok üzgün de değildim. Pek şefkatli biri değildi.
- You know what tension is? A tensed man can murder someone or commit suicide. He can go to jail or hang himself. You understand what I mean?
- Gerginlik nedir bilir misin? Gergin bir adam birini öldürebilir ya da intihar edebilir. Hapse girer ya da kendini asar. Ne demek istediğimi anlıyor musun?
- We're not getting anywhere with this Soho murder .
- Well, what about that man the landlady passed on the stairs?
- She couldn't describe him except to say that he was carrying something.
- Bu Soho cinayeti ile ilgili ilerleme kaydedemiyoruz.
- Peki ya ev sahinin merdivenlerde yanından geçtiği adam?
- Birşey taşıyor olduğunu söylemk dışında onu tarif edemiyor.
- Could you favor me with a little money?
- What for?
- If a man cannot earn, he must borrow.
- That's hardly the way to go about it.
- Bu az miktardaki parayı alarak bana bir iyilik yapar mısın?
- Ne için bu?
- Eğer bir erkek kazanamıyorsa borç isteyebilmeli.
- Bu işi halletmenin yolu pek de bu değil.
- You know this man?
- No, I don't. Why'd I kill a man I don't know?
- Because we found a handbag in your room. Inside that bag was this watch...
- Bu adamı tanıyor musunuz?
- Hayır. Tanımıyorum. Tanımadığım bir adamı niye öldüreyim?
- Çünkü odanızda bir çanta bulduk. Çantanın içinde bir saat var...
- A man capable of defeating us has not yet been born. As to princes, I have enough of my own.
- The brave knight Hubertus, as Lord of all the conquered Russian lands, I dub you the Prince of Pskov.
- Bizi yenebilecek adam henüz doğmadı. Prenses tenezzül ederse, yeterince şeyim var.
- Cesur şövalye Hubertus, işgal edilmiş tüm Rus topraklarının Lordu olarak, sizi Pskov prensi ilan ediyorum.
- I began to see a way... a terrible way. I could finally triumph......over God.
- "Herr Mozart"? I have come to commission work from you.
- What work?
- A Mass for the dead.
- What dead? Who is dead?
- A man who deserved a Requiem Mass and never got one.
- Who are you?
- Bir çıkar yol görmeye başladım... korkunç bir yol. Nihayet Tanrı'ya karşı zafer kazanacağım.
- Bay Mozart? Sizinle komisyonla iş yapmaya geldim.
- Ne işi?
- Bir ölü ayini.
- Ne ölüsü? Kim öldü?
- Bir Ağıt Ayinini hakkeden ve sahip olmayan biri.
- I began to see a way... a terrible way. I could finally triumph......over God.
- "Herr Mozart"? I have come to commission work from you.
- What work?
- A Mass for the dead.
- What dead? Who is dead?
- A man who deserved a Requiem Mass and never got one.
- Who are you?
- Bir çıkar yol görmeye başladım... korkunç bir yol. Nihayet Tanrı'ya karşı zafer kazanacağım.
- Bay Mozart? Sizinle komisyonla iş yapmaya geldim.
- Ne işi?
- Bir ölü ayini.
- Ne ölüsü? Kim öldü?
- Bir Ağıt Ayinini hakkeden ve sahip olmayan biri.
- Kimsin sen?
- Where does a man get inspiration to write a song like that?
- Well, he gets it from the landlady once a month.
- It's utterly beautiful. I wish I could be creative.
- Oh, sweetie, you are..
- Bir adam böyle bir şarkı yazmak için nereden ilham alır?
- Şey, onu ayda bir ev sahibinden alıyor.
- Çok güzel. Keşke ben de yaratıcı olsaydım.
- Oh, tatlım. Öylesin.