- I hate the graveyard shift. It fucks my system.
- All the shit you eat is fucking up your system. I love graveyard. No traffic. Nothing's worse than a 459 crosstown during rush hour.
- You like graveyard because you have insomnia.
- I know what puts me to sleep.
- Mezarlık vardiyesinden nefret ediyorum. Sistemime sıçıyor.
- O yediğin boklar sistemine sıçıyor. Ben mezarlığı seviyorum. Trafik yok. Hiçbir şey 459 şehirlerarasını kalabalık vakitte geçmekten kötü değildir.
- Sen mezarlığı seviyorsun çünkü uykusuzluk sorunun var.
- Beni ne uyutur biliyorum.
- To protect Charleston against an unknown submarin that'll try to invade the harbour. Now, I would love to be able to tell you more, but the conditions of the exercise prohibit it.
- Limanı istila etmeye kalkacak tanınmayan denizaltılara karşı Charleston'u korumak için. Şimdi sizlere daha fazla şey anlatmak isterdim ama talim şartları buna engel oluyor.
- There's nothing he wouldn't do for a kin who'd restore him to rank.
- You don't love my brother, I hear.
- I have little reason to.
- Kendisini eski mevkisine iade eden bir akraba için yapacağı birşey yok.
- Kardeşimi sevmiyorsun, duyduğum kadarıyla.
- Bunun için küçük bir nedenim var.
- You always made trying to love a wild thing. You were always lugging home wild things. Remember? ...A hawk with a broken wing, a full grown wildcat with a broken leg...
- Hep vahşi şeyleri bana sevdirmaye çalışırdın. Eve devamlı vahşi birşeyler getiriyordun. Hatırladın mı? ...Kanadı kırık bir atmaca... ya da artık kocaman olmuş kırık bacaklı bir yaban kedisi...
- I'm really worried. Yesterday's scene.. Mom hit Auntie with a ladle
- On the head! And our Mom broke all the plates.
- Girls, Grandpa will love the pictures you drew for him.
- Gerçekten endişeliyim. Dünün olayı... Annem teyzeme kepçe ile vudrdu.
- Kafasına!
- Ve senin annen de tüm tabakları kırdı.
- Kızlar! Byükbaba onun için çizdiğini resimleri çok beğenecek.
- Yeah. Yeah. Okay, that sounds great. If we finish our work, I'd love to go to a jazz club. Terrific!
- He hung up on you again, didn't he?
- Yes. Yes, he did.
- He's a jerk.
- Evet. evet. Tamam, harika fikir. Eğer işimiz biterse, caz klübe gitmeyi çok isterim. Müthiş!
- Yine yüzüne kapattı, değil mi?
- Evet. Evet kapattı.
- Aptalın teki.
- I love kids. Yeah. I like messing about with them. Doing kid things. I'd have been disappointed if you didn't have a child.
- Why do you say that?
- God knows. Mainly because I thought this was our child.
- Çocukları severim. evet. Onlarla vakit geçirmeyi seviyorum. Çocukça şeyler yapmayı. Eğer çocuğun olmasaydı, hayal kırıklığına uğrardım.
- Neden böyle söylüyorsun?
- Tanrı bilir. Aslında onun bizim çocuğumuz olduğunu düşündüğüm için.