go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 927 kişi  09 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

love

loved, loved, loving, loves
f. sevmek
i. aşk, sevgi
  • - I hate the graveyard shift. It fucks my system.
    - All the shit you eat is fucking up your system. I love graveyard. No traffic. Nothing's worse than a 459 crosstown during rush hour.
    - You like graveyard because you have insomnia.
    - I know what puts me to sleep.
    - Mezarlık vardiyesinden nefret ediyorum. Sistemime sıçıyor.
    - O yediğin boklar sistemine sıçıyor. Ben mezarlığı seviyorum. Trafik yok. Hiçbir şey 459 şehirlerarasını kalabalık vakitte geçmekten kötü değildir.
    - Sen mezarlığı seviyorsun çünkü uykusuzluk sorunun var.
    - Beni ne uyutur biliyorum.
  • - To protect Charleston against an unknown submarin that'll try to invade the harbour. Now, I would love to be able to tell you more, but the conditions of the exercise prohibit it.
    - Limanı istila etmeye kalkacak tanınmayan denizaltılara karşı Charleston'u korumak için. Şimdi sizlere daha fazla şey anlatmak isterdim ama talim şartları buna engel oluyor.
  • - About the cabin... - I love that place.
    - Kulübe... - Orayı çok seviyorum.

  • - King's face is dark in the night. And she turns and says to him. 'Thaddeus, real love isn't ever ambivalent.'
    - Kralın yüzü gece karanlıktı. O ona döndü ve ''Thaddeus, gerçek aşk asla karmaşık değildir.' dedi.
  • - There's nothing he wouldn't do for a kin who'd restore him to rank.
    - You don't love my brother, I hear.
    - I have little reason to.
    - Kendisini eski mevkisine iade eden bir akraba için yapacağı birşey yok.
    - Kardeşimi sevmiyorsun, duyduğum kadarıyla.
    - Bunun için küçük bir nedenim var.
  • - We have reached a verdict, your honor. This man's heart is deficient! He loves, but his love is worth nothing...
    - Jüri bir karara vardı sayın hakim. Bu adamın kalbi zayıf. Seviyor ama, sevgisinin bir değeri yok...
  • - Jocelyn, how may I prove my love to you? How?
    - Do you ask in earnest?
    - Jocelyn, sana olan sevgimi nasıl kanıtlayabilirim? Nasıl?
    - Cidden mi soruyorsun?
  • - You seem like a good woman. If you're so in love with him, why don't yo gallop off and rescue him? Will you run and hide again?
    - İyi bir kadına benziyorsun. Madem ona bu kadar aşıksın, neden koşup onu kurtarmıyorsun? Yine kaçıp saklanacak mısın?
  • - I've told you before you're a nice guy. But I won't love you. You will only make me hate you by doing these senseless things.
    - Hoş bir adam olduğunu daha önce de söyledim. Ama seni sevmeyeceğim. Bu duygusuz şeyleri yaparak sadece senden nefret etmemi sağlayacaksın.
  • - You know I love Hortens as if she were my own daughter. You don't think I unseemly haste, do you?
    - Don't you think we should wait?
    - Hortens'i kendi kızımmış gibi sevdiğimi bilirsin. Uygunsuz bir biçimde acele ettiğimi düşünmüyorsun, değil mi?
    - Sence beklememiz gerekmez mi?
  • Will you love me when it's all gone?
    - No Stop it
    - We can marry again and begin with|a scent that's not in short supply.
    - Herşeygeride kaldığında beni sevicek misin?
    - Hayır. Kes şunu.
    - Yeniden evlenebilir ve tükenmeyecek bir kokuyla başlayabiliriz.
  • - You always made trying to love a wild thing. You were always lugging home wild things. Remember? ...A hawk with a broken wing, a full grown wildcat with a broken leg...
    - Hep vahşi şeyleri bana sevdirmaye çalışırdın. Eve devamlı vahşi birşeyler getiriyordun. Hatırladın mı? ...Kanadı kırık bir atmaca... ya da artık kocaman olmuş kırık bacaklı bir yaban kedisi...
  • - Well, my dear, I take it you spend a lot of time in the saddle.
    - Yes, I love an early morning ride.
    - Hayatım, anladığım kadarıyla at üzerinde çok vakit geçiriyorsun.
    - Evet, sabah erken saatlerde ata binmeyi seviyorum.
  • - What l love to see my dear,vis a four-leaf clover. From now on my hear is going to work overtime.
    - Görmeyi sevdiğim şey, sevgilim, bir dört yapraklı yonca. Şu andan itibaren kalbim ekstra mesai yapacak.
  • - I'm really worried. Yesterday's scene.. Mom hit Auntie with a ladle
    - On the head! And our Mom broke all the plates.
    - Girls, Grandpa will love the pictures you drew for him.
    - Gerçekten endişeliyim. Dünün olayı... Annem teyzeme kepçe ile vudrdu.
    - Kafasına!
    - Ve senin annen de tüm tabakları kırdı.
    - Kızlar! Byükbaba onun için çizdiğini resimleri çok beğenecek.
  • - Yeah. Yeah. Okay, that sounds great. If we finish our work, I'd love to go to a jazz club. Terrific!
    - He hung up on you again, didn't he?
    - Yes. Yes, he did.
    - He's a jerk.
    - Evet. evet. Tamam, harika fikir. Eğer işimiz biterse, caz klübe gitmeyi çok isterim. Müthiş!
    - Yine yüzüne kapattı, değil mi?
    - Evet. Evet kapattı.
    - Aptalın teki.
  • - ?t'll be okay.
    - People love to say that.
    - Düzelir.
    - İnsanlar bunu söylemeyi sever.
  • - I love kids. Yeah. I like messing about with them. Doing kid things. I'd have been disappointed if you didn't have a child.
    - Why do you say that?
    - God knows. Mainly because I thought this was our child.
    - Çocukları severim. evet. Onlarla vakit geçirmeyi seviyorum. Çocukça şeyler yapmayı. Eğer çocuğun olmasaydı, hayal kırıklığına uğrardım.
    - Neden böyle söylüyorsun?
    - Tanrı bilir. Aslında onun bizim çocuğumuz olduğunu düşündüğüm için.
  • - Are you staying long?
    - Our plans are indefinite.I just love it here.
    - Burada uzun süre kalacak mısın?
    - Bizim planlarımız süresiz. Ben sadece burda olmayı seviyorum.
  • - It isn't just creating a robot who can love.
    - But isn't the real conundrum, can a human love them back?
    - Bu sadece sevebilen bir robot üretmek değil.
    - Ama asıl muamma bu sevgi karşılığında bir insan onu sevebilir mi?

5,133 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024