go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 629 kişi  24 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

living

lived, lived, living, lives
i. hayat, yaşam, yaşama, geçim, oturma, papazlık makamı
s. yaşayan, sağ, canlı, güncel, hayat
  • It might sound exaggerated, but it's like accepting death. Living is another way of reaching death.
    Kulağa abartılmış gibi gelebilir, ama bu ölümü kabul etmeye benzer. Yaşam, ölüme ulaşmanın bir başka yoludur.
  • A love of books, of holding a book, turning its pages, looking at its pictures, and living its fascinating stories goes hand-in-hand with a love of learning.
    Laura Bush
    Kitap aşkı, kitabı tutmak, sayfalarını çevirmek, resimlerine bakmak ve büyüleyici hikayelerini yaşamak öğrenme aşkıyla el ele gider.
  • It was almost impossible to believe that the things which we had seen with our own eyes and heard with our own ears were living truths.
    Kendi gözlerimizle gördüğümüz,kendi kulaklarımızla duyduğumuz şeylerin yaşayan gerçekler olduğuna inanmak neredeyse imkansızdı.
  • It's like living inside the I Dream of Jeanie bottle.
    Jeanie'yi Düşlüyorum Şişesi'nde
    yaşıyorum sanki.
  • she is living in some fleabag motel.
    İzbe bir otelde kalıyor.

  • You ever hear the expression: "The best revenge is living well"?
    Hiç "En iyi intikam iyi yaşamaktır." lafını duydunuz mu?

  • It's like living with
    an Air Force training film.
    Hava Kuvvetleri eğitim
    filmi izlemek gibi bir şey.
  • Apparently, Whitney Ridder was living here in Palm Springs under the alias Kat Fontaine.
    Görünüşe göre Whitney Ridder, Kat Fontaine takma adıyla Palm Strings'de yaşıyormuş

  • I realize that I give you a
    hard time about living here,
    Fark ettim ki, burada yaşaman
    konusunda sana çok sıkıntı verdim,...
  • First floor of the house is a public area. The second floor is living space.
    Evin ilk katı, ortak alan. İkinci kat ise yaşama alanı.
  • I lost my house,I'm living in a cheap motel,
    Evimi kaybettim, ucuz bir otelde kalıyorum...

  • Yeah, well, you know,
    when she was living here,
    Evet, biliyorsun ki, o
    burada yaşarken,...

  • I'm a retired investor,
    living on a pension.
    Emeklilik alan yaşlı bir yatırımcıyım.
  • Sure, I'm going to be married, but I'm still going to be
    the same guy living in the same house with the same woman.
    Elbette, evleneceğim, ama hala aynı evde,
    aynı kadınla yaşayan aynı adam olacağım.
  • Well, if he's going to be living with me,
    Eğer benimle birlikte yaşayacaksa,

  • Well, I painted my apartment again. I've been living there for years.
    Dairemi yeniden boyadım. Yıllardır orada yaşıyorum.

  • He had been living there since he was a child.. ...working as a gardener. He showed us a room in the garage where he said he stayed.
    Çocukluğundan beri orada yaşıyor ve bahçıvan olarak çalışıyordu. Bize garajda kaldığını söylediği odayı gösterdi.
  • Nah, she doesn't pay that much attention to living things.
    Canlı varlıklara pek aldırmıyor.

  • I abhor living in big cities
    büyük şehirlerde yaşamaktan nefret ederim
  • They have become highly skilled at making a living in these new urban environments.
    Bu yeni kentsel çevrede geçimlerini sağlamakta oldukça ustalaştılar.

1,475 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024