- Which village is that?
- Chandanpur. You may have heard of it. lt's a 3 hour journey by train. And 2 hours 30 minutes by bus. So it must be about 200 miles away.
- lt might be more than that.
- Hangi köy bu?
- Chandanpur. Duymuş olabilirsin. Trenle 3 saatlik bir yol. Ve otobüsle 2 saat 30 dakikalık. Yani 200 mil kadar uzalıkta olmalı.
- Bundan daha fazla da olabilir.
- I have guests from the country here for the parade. As you know, new idea leniently implemented by the lawful authorities, have my full approval.
- Geçit töreni için jüriden misafirlerim var. Bildiğin gibi, yasal otoriteler tarafından ılımlı bir biçimde uygulanan yeni fikir benim tam onayımı aldı.
- if you need any help, I know that guy. He's a debt collector but he still has to abide by the law. You wanna drop the charges?
- Yes. Thanks for your help.
- She's decided to drop the charges.You may go now.
- Eğer yardıma ihtiyacın varsa, bir adam tanıyorum. Alacak tahsildarı ama yine de yasaya riayet etmek zorunda. Davayı düşürmek istiyor musun?
- Evet. Yardımın için teşekkürler.
- Davayı düşürmeye karar verdi. Şimdi gidebilirsiniz.
- They say de Rais had a habbit of choosing some of the best and brightest from his classes and eating them.
- Should I ask why?
- Poor fool thought that by eating their flesh he would gain their youth and therefore become immortal.
- Okay, so what does it mean?
- Don't rush to understand, Rusty. Just listen and feel.
- DeRais'in sınıflarından en iyi ve en parlakları seçip onları yeme alışkanlığı olduğunu söylediler.
- Neden diye sormalı mıyım?
- Zavallı sersem etlerini yiyerek onların gençliklerini kazandığını ve dolayısıyla da ölümsüz olacağını düşünüyormuş.
- - Tamam. yani bu ne anlama geliyor?
- Anlamak için acele etme, Rusty. Sadece dinle ve hisset.
- For his efforts, Austin Power the son of England most famous knight... Will be knighted by the queen at Buckingham Palace. Arise, Austin Powers.
- Thank you, your majesty.
- Çabalarından dolayı, İngiltere'nin en ünlü şövalyesinin oğlu Austin Power ... Buckhingam Sarayı'nda kraliçe tarafından şereflendirilecek. ayağa kalkın, Austin Power.
- Teşekkür ederim, majesteleri.
- You said you were going to Cornwall.
- Truro is in Cornwall. You got any money?
- Yeah, some.
- You can get us something to eat and a cup of tea at the next services.
- We won't be stopping after that. The truck has to be back in the yard by 7:00..
- Bobby. Is that a rabbit's foot? We in Cornwall yet?
- Surprise, surprise, awake at last.
- Cornwall'a gittiğini söylemiştin.
- Turro Cornwall'da. Hiç paran var mı?
- Evet, biraz.
- Gelecek servisten bize yiyecek birşeyler ve bir fincan çay alabilirsin.
- Bundan sonra durmayacağız. Kamyonun saat 7'de depoya geri dönmesi gerekiyor.
- Bobby. Bu tavşan bacağı mı? Cornwall'a geldik mi artık?
- Sürpriz, sürpriz, sonunda uyandı.
- This is a recent issue, and there's an article in here written by "a keen mind of the South", who...My former vice-president, John Calhoun, perhaps.
- Could it be?
- Bu, son zamanların konusu, ve burada 'Güney'in keskin zihni' ki bu ... belkide benim önceki başkan yardımcım John Calhoun tarafından yazılmış bir makale var.
- Olabilir mi?
- I want you to know how deeply saddened and troubled I am by this horrible thing.
- Yeah... Sally and I both feel... You should take some time off.
- Bu korkunç olay yüzünden ne kadar çok üzüldüğümü ve canımın sıkıldığını bilmeni istiyorum.
- Evet... Hem Sally hem de ben ... Biraz izin alman gerektiğini düşünüyoruz.
- That's excellent, my boy. Excellent. Now is when we have the bull by its horn. Don't move! Freeze! Or I'll have you 'shaken' forever! Drop your guns! Not you, you idiot!-
- Bu harika, oğlum. Harika! Şimdi boğayı boynuzlarından tutacağız. Kıpırdamayın! Hareketsiz kalın! Yoksa sonsuza dek 'sarsılmış' olacaksınız. Bırak silahını. Sen değil, salak.
- Tell me more about this key.
- Oh, it's not an ordinary key. It's a jewel
- A jewel?
- Yes. The heart of Ahirman.
- Well, can it be worn?
- Only by me. No one else dares to touch it.
- Bu anahtarla ilgili daha fazla şey anlat bana.
- Oh, o sıradan bir anahtar değil. O bir mücevher.
- Mücevher mi?
- Evet. Ahirman'ın kalbi.
- Peki, takılabilir mi?
- Sadece benim tarafımdan. Başka hiç kimse ona dokunmaya cesaret edemez.