go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 821 kişi  29 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

them

zm. onları, onlara, onlar
  • - Come with me? - Yeah. Does she live with them?
    - Gelir misin? - Tamam, onlarla mı yaşıyor?

  • - I think I put them in the third drawer of my bureau - What will you do about it? My money's abroad.
    - Smart guy!
    - Galiba onları büromdaki üçüncü çekmeceye koydum - Ne yapacaksın? Param yurtdışında.
    - Akıllı çocuk!
  • - You guys, we gotta keep all the tickets together.
    -No. No, we should divide them up and I should get extra because we used my car!
    - Ey çocuklar biz o biletleri bir arada tutmalıyız.
    - Hayır.Hayır, onları aramızda bölüşmeliyiz ve benim arabamı kullandığımız için ben fazla almalıyım.
  • - Yeah. - Yeah, well, I lost them all in the fire!
    - Evet. - Puroların hepsini yangında kaybettim!

  • - He couldn't stop talking about them when he returned. They are so rich, and yet so humble. Then, one day, Karan took me to the flying club. Where, all his choppers were lined up.
    - Döndüğü zamandan beri durmadan onları anlatıyordu..Çok zenginlermiş ama çok da mütevazilermiş. Sonra bir gün, Karan beni uçuş klubüne götürdü. Klüpte bütün helikopterleri sıra olmuştu.
  • - Disco, more than any other dance requires finess. Lean forward slightly and bend your knee for best effect. And your eyes! Maintain eye contact and give them a slight smile
    - Disko dansı, diğer her danstan daha çok ustalık ister. Hafifçe öne eğil ve iyi bir etki için dizini kır. Ve gözlerin! Göz temasında kal ve ona hafifçe gülümse.
  • - He puts some wild melon seeds into the hole.. ...and works them in so that they drop into a hollow.
    - Deliğe biraz vahşi kavun tohumları koyuyor... ve sonra onlar üzerinde çalışıyor ki kuyuya düşsünler.
  • - Get out of here and close the goddamn door. - Is it a game? - Now, I'm gonna read some words. They won't make any sense, but I|want you to listen to them anyway.
    - Çık dışarı ve kahrolası kapıyı da kapat. - Bu bir oyun mu? - Şimdi birkaç kelime okuyacağım. Bir anlam ifade etmeyecekler ama yine de dinlemeni istiyorum.
  • - Keep them alive.
    - We'll try.
    - Canlı ele geçirin.
    - Uğraşırız.
  • - I'm new here. I know nothing.
    - What about the doorman before you?
    - He quitted.
    - What's his name?
    - Wong Fu.
    - Do you have his address?
    - No.
    - Do you keep the tapes of the surveillance camera?
    - Yes, but they're recycled every three days.
    - Why didn't you keep them for longer?
    - Just a few households round here. What's the point? Video tapes cost a lot. Hey, you have no right to question me!
    - Burada yeniyim. Hiçbir şey bilmiyorum.
    - Ya senden önceki kapıcı?
    - İstifa etti.
    - İsmi nedir?
    - Wong Fu.
    - Sende adresi var mı?
    - Hayır.
    - Gözetleme kamerasının bantlarını saklıyor musun?
    - Evet ama onlar üç yılda bir geri dönüşüm oluyorlar.
    - Onları neden daha uzun süre saklamadın?
    - Sadece birkaç daire var burada. Ne anlamı var? Bantlar çok pahalıya mal oluyor. Hey, beni sorgulamaya hakkın yok.
  • - I'm new here. I know nothing.
    - What about the doorman before you?
    - He quitted.
    - What's his name?
    - Wong Fu.
    - Do you have his address?
    - No.
    - Do you keep the tapes of the surveillance camera?
    - Yes, but they're recycled every three days.
    - Why didn't you keep them for longer?
    - Just a few households round here. What's the point? Video tapes cost a lot. Hey, you have no right to question me!
    - Burada yeniyim. Hiçbir şey bilmiyorum.
    - Ya senden önceki kapıcı?
    - İstifa etti.
    - İsmi nedir?
    - Wong Fu.
    - Sende adresi var mı?
    - Hayır.
    - Gözetleme kamerasının bantlarını saklıyor musun?
    - Evet ama onlar üç yılda bir geri dönüşüm oluyorlar.
    - Onları neden daha uzun süre saklamadın?
    - Sadece birkaç daire var burada. Ne anlamı var? Bantlar çok pahalıya mal oluyor. Hey, beni sorgulamaya hakkın yok.
  • - Why didn't you tell them this?
    - I don't know.
    - Bunu niye onlara söylemedin?
    - Bilmiyorum.
  • - To celebrate this, give you servants gifts on my behalf. Give them a bonus and a day's holiday
    - We normally do this?
    - Bunu kutlamak için, çalışanlarına benim adıma hediyeler ver. Bonus ve bir günlük tatil mesela.
    - Normalde bunu yapıyor muyuz?
  • - You mean, one of these. - Yeah, yeah. That's them.
    - Bunlardan birini mi diyorsunuz. - Evet, evet. Bunlardan.

  • - This inquiry, may be taken down and used against them Anybody here want a lawyer No? Miss Carter, you brought your own. Mr Gallagher, do you want a lawyer?
    - No.
    - Bu soruşturma, yazılı hale getirilip onlara karşı kullanılabilir. Burada avukat isteyen kimse var mı? Hayır mı? Bayan Carter siz kendinizinkini getirdiniz. Bay Gallagher avukat istiyor musunuz?
    - Hayır.
  • - It isn't just creating a robot who can love.
    - But isn't the real conundrum, can a human love them back?
    - Bu sadece sevebilen bir robot üretmek değil.
    - Ama asıl muamma bu sevgi karşılığında bir insan onu sevebilir mi?
  • -That´s nice Freesias! How delightful I am.
    -l´II put them into a vase for you,Mrs Elkins.
    - Bu frezyalar çok güzel. Çok hoşuma gitti.
    -Bunları sizin için bir vazoya yerleştireceğim Mrs. Etkins.
  • - Tell us about those screams.
    - I didn't hear them myself. There were tourists from Ohio in the park.. and they heard them and told me about it the next day.
    - Now, Mr. Lodwick. This testimony is incompetent. The witness is yours.
    - Bize şu çığlıklardan bahsedin.
    - Onları ben duymadım. Parkta Ohio'lu turistler vardı ... onlar duymuş ve bana ertesi gün bahsettiler.
    - Şimdi... Bay Lodwick. Bu ifade yetersiz. Tanık sizindir.
  • - Would you like some juice? It's fresh from the hydroponic garden. I told them to leave the pulp in. That's the best part.
    - Biraz meyve suyu ister misin? hidroponik bahçeden... taze... Posasını içinde bırakmalarını söyledim. Bu en iyi kısmı.
  • - Give me the knife! What beautiful hands you have. Why use them for violence... when you could use them for other things?
    - Bıçağı bana ver! Ne kadar güzel ellerin var. Onları başka şeyler için kullanmak varken... neden şiddet için kullanıyorsun?

6,171 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024