- I call them dogs and if they're lapping up their own vomit, the only way to stop them is with the lash .
- But dogs only obey their own nature. So why shouldn't we forgive them?
- Onlara köpek diyorum ve eğer kendi kusmuklarını yiyorlarsa, onları durdurmanın tek yolu kamçıdır.
- Ama köpekler sadece kendi doğalarına itaat ederler. Bu yüzden neden onları affetmiyoruz?
- There is no place like Whoville around Christmas Day. Every window was flocked every lamppost was dressed ....and the Whoville band marched in their Christmasy best. Merry Christmas! Merry Christmas!
- Noel gününde Whoville gibi bir yer daha yoktur. Her pencere pamuklarla kaplanır, her sokak lambası süslenir ...ve Whoville korosu en güzel Noel şarkılarını söyler. Mutlu Noeller! Mutlu Noeller!
- Probably in the morning they'll launch their attack here.
- We'll let them get in.
- Not all of them. Just one. Or two. As soon as they enter, we shut the gates.
- Muhtemelen sabah buraya saldırılarına başlayacaklar.
- , İçei girmelerine izin vereceğiz.
- Hepsinin değil. Birisinin. Ya da ikisinin. Onlar içeri girer girmez, kapıları kapatacağız.
- Is she off work?
- The thing is, she and her brother got themselves arrested.
- How come? He's a leader of the strike at the factory there.
- I reckon, they're both a pair of commies. Jail is their badge of honor.
- İş dışında mı?
- Mesele şu ki, o ve kardeşi tutuklandılar.
- Nasıl olur? Oradaki fabrikanın grevinde lider o.
- Bana kalırsa, ikisi bir çift kominist. Hapis onlar için onur nişanı.
- The boys were in, when I came back here. They were living in their pajama to avoid doing laundry. They were eating gorp for supper.
- I won't even ask what gorp is.
- It's a mixture of wheat and oats.
- Geri döndüğümde çocuklar buradaydı. Çamaşır yıkamamak için pijamalarıyla oturuyorlardı. Yemek olarak da müsli yiyorlardı.
- Müslinin ne olduğunu sormayacağım bile.
- Buğday ve yulaf karışımı bir şey.
- They say de Rais had a habbit of choosing some of the best and brightest from his classes and eating them.
- Should I ask why?
- Poor fool thought that by eating their flesh he would gain their youth and therefore become immortal.
- Okay, so what does it mean?
- Don't rush to understand, Rusty. Just listen and feel.
- DeRais'in sınıflarından en iyi ve en parlakları seçip onları yeme alışkanlığı olduğunu söylediler.
- Neden diye sormalı mıyım?
- Zavallı sersem etlerini yiyerek onların gençliklerini kazandığını ve dolayısıyla da ölümsüz olacağını düşünüyormuş.
- - Tamam. yani bu ne anlama geliyor?
- Anlamak için acele etme, Rusty. Sadece dinle ve hisset.
- We must be vey quiet or the bees will discover that I'm tying to get honey from their hive. Shh, shh.I don't know why,but it seems to upset them.
- Çok sessiz olmamız lazım yoksa arılar, kovanlarından bal almaya çalıştığımı anlarlar. Şştt. Bilmiyorum niye ama bu onları bir şekilde sinirlendirdiyor.
- You ever notice how they never come down here. This is where the work is, right? Same reason we get a half share to their one. Our time is their time.
- Buraya nasılda hiç gelmediklerini fark edemiyorsun. Burası işin olduğu yer, tamam mı? Onların bir payına karşılık bizim yarım almamızla aynı nedenden. Bizim zamanımız onların zamanı.
- One side kills, then the other.
- How do you know?
- It goes way back. They're fighting for the land.
- They'd rather kill than solve their problems. Real fanatics. It's like the two snakes I saw fighting.
- Bir taraf öldürür, sonra öteki.
- Nereden biliyorsun?
- Çok eskilerden. Arazi için savaşıyorlar.
- Problemlerini çözmektense öldürmeyi tercih ediyorlar. Gerçek fanatikler. İki yılanı savaşırken görmek gibiydi.
- You gave him everything else.
- What?
- You took their tests, handwriting, voice samples, psychyinfos... They used it all to figure out your passwords.
- Başka herşeyi verdin onlara.
- Neyi?
- Testelerini, elyazısı ve ses numunelerini, psikanalizleri... Hepsini şifrelerini öğrenmek için kullandılar.
- Conqueror of my father who takes up arms for me to give me back a country, a kingdom and the royal name... I have to hide here. Conqueror of my brothers, I see him stained with their blood.
- Bana bir ülke, bir krallığı ve asil bir soyadını geri vermek için bana silahlar alan babamı fetheden kişi... Burada saklanmak zorundayım. Kardeşlerimi fetheden kişi, hala üstünde onların kan lekelerini görüyorum.
- String him up again!
- He'll die, if we lash him again, my lord.
- Oh, he'll die, will he? Another one of their Saxon impudences. They'll do anything to trick us. Continue!
- Mercy, good master! Have mercy!
- Father! Father! Stop!
- Bağlayın onu!
- Onu yine kamçılarsak, ölecek, lordum.
- Oh, ölecek, öyle mi? Bir başka Sakson arsızlığı daha. Bizi oyuna getirmek için her şeyi yaparlar. Devam et!
- Merhamet, iyi efendi! Merhamet gösterin.
- Baba! Baba! Dur!