One is to a firm in the City, the other is to the young lady's stepfather, Mr. Windibank, asking him whether he could meet us here at six o'clock to-morrow evening.
Biri şehirdeki bir firmaya,diğeri genç bayanın üvey babasına,Bay Windibank'a,ona yarın akşam saat altıda bizi burada karşılayabilip karşılamayacağını sorduk.
- That's the fiirst question people ask. Have I ever killed anyone? So casually, like asking me what kind of car I drive. Why don't they ever ask if I ever saved anyone?
- Have you? Saved anyone, I mean.
- İnsanların ilk sorduğu soru bu. Kimseyi öldürdüm mü? Ne tür araba kullanmdığımı sormak gibi, o kadar teklifsizce. Neden hiç bir zaman birini kurtardım mı diye sormuyorlar?
- Yaptın mı? Birini kurtardın mı yani?
- If he's going to sleep over 3 night a week, he can pay half the rent.
- But if I ask him to pay half the rent, it's like asking him to move in with me.
- Eğer haftanın 3 günü kalacaksa, kiranın yarısını ödeyebilir.
- Ama eğer kiranın yarısını ödemesini istersem, bu birlikte yaşamak gibi birşey.
That was a long time ago,
- But perhaps it is time to return to old habits. Ambassador, I don't think you fully understand what Draal is asking of you.
- Bu uzun zaman önceydi.
- Ama belki de eski alışkanlıklara dönme vakti gelmiştir. Büyükelçi, Draal'in size ne sorduğunu tam olarak anladığınızı sanmıyorum.