go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 998 kişi  02 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

says

said, said, saying, says
sözü edilen, adı geçen, bahsedilen
  • A teacher is a person who never says anything once.
    Howard Nemerov
    Bir öğretmen hiçbir şeyi bir kez söylemeyen kişidir.
  • He says he's been working out.
    Bir de egzersiz yaptığını söylüyor.
  • Who says it's unlikely I'll ever have a baby?
    Bir bebeğimin olacağı ihtimalinin az olduğunu kim söylüyor?
  • Mr.Hawkins says it would not be a bad thing if we were to be married out there.
    Bay Hawkins'orada evli olsak,hiç fena olmazdı'diyor.
  • I say, "You show me an autopsy report that says this cat died of starvation...
    Bana o kedinin açlıktan öldüğünü kanıtlayan bir otopsi raporu getirirsen..

  • The man who says his evening prayer is a captain posting his sentinels. He can sleep.
    Charles Baudelaire
    Akşam duasını yapan insan nöbetçilerini gönderen bir kaptandır.Uyuyabilir.
  • The man who says his evening prayer is a captain posting his sentinels. He can sleep.
    Charles Baudelaire
    Akşam duasını yapan insan nöbetçilerini gönderen bir kaptandır.Uyuyabilir.
  • he says fox has been catching his chickens.
    Adamın söylediğine göre, tilki onun tavuklarını yakalıyormuş.
  • The man says he hasn't touched his accounts for years.
    Adam yıllardır banka hesaplarına dokunmadığını söylüyor.
  • She says terrible, stupid things..
    - No. Well, I have- -
    and she apparently has no sense of humour at all...
    - You’re right.
    -Kötü ve aptalca şeyler söylüyor.
    -Hayır. Şey ben..
    -Ve görünen o ki hiç mizah duygusu yok.
    -Haklısın.
  • - So you killed the cat? - That's what she says.
    - Yani kediyi öldürdün? - O böyle söylüyor.

  • - She said that big people like you should never use the power like that. She says something horrible will happen.
    - Mind your own business!
    - Senin gibi büyük insanların gücü bu şekilde kullanmamaları gerektiğini söyledi. Korkunç bir şey olacak diyor.
    - Sen kendi işine bak!
  • - I hope to see you again, come autumn.. If your aunt allows.
    - She isn't too keen. But mum says dancing is no sin.
    - No, its not. Goodbye, Richard!
    - Seni tekrar görmeyi umuyorum, baharda gel. Halan izin verirse.
    - Çok hoşlanmaz. Ama annem dansetmenin günah olmadığını söylüyor.
    - Hayır, değil. Hoşçakal, Richard!
  • - You can see God there and that's better.
    - But God is everywhere, Nelly. The catechism says so.
    - You think? He isn't here now seeing us.. and hearing all we say.
    - Yes, but we can't see.
    - Let's test it out. You look hard and I'll listen.
    - All right.
    -Are you listening?
    -Yes...but if you don't keep quiet, I won't hear anything.
    - All right,
    - Orada Tanrı'yı görebilirsin ve bu daha iyi.
    - Ama Tanrı her yerde, Nelly. Kateçizm öyle diyor.
    - Öyle mi dersin? O şu anda burada değil ve bizi görmüyor... ve dediklerimizi duymuyor.
    - Evet ama göremeyiz.
    - Hadi bunu test edelim. Sen iyice bak ve ben de dinleyeyim.
    - Tamam.
    - Dinliyor musun?
    - Evet .. ama sessiz olmazsan, hiçbir şey duyamam.
    - Tamam.
  • - What are you looking for?
    - She says she saw a boy in there.
    - How do you know about this?
    - The bear told me.
    - Ne arıyorsun?
    - İçeride bir çocuk gördüğünü söylüyor.
    - Bunu nereden biliryorsun?
    - Bana ayı söyledi.
  • - Bet on Lemon Pudding. Got a good jockey up today.
    - Lemon Pudding it is.
    - The morning line says he's four to one. I'll get on him.
    - Limonlu Puding'e oyna. Bugunkü cokeyi iyi.
    - Limonlu Puding tamamdır.
    - Sabah haberleri bire dört verdiğini söyledi. Ben ona oynayacağım.
  • - King's face is dark in the night. And she turns and says to him. 'Thaddeus, real love isn't ever ambivalent.'
    - Kralın yüzü gece karanlıktı. O ona döndü ve ''Thaddeus, gerçek aşk asla karmaşık değildir.' dedi.
  • - People aren't ashamed of it like they used to be. This is a great thing. The truth restored, law restored. That's what President Reagan's done, Harper. He says truth exists and can be spoken proudly.
    - İnsanlar eskiden olduğu gibi bundan utanmıyorlar. Bu harika birşey. Gerçekler iyileşti, kanın iyileşti. Bu Başkan Reagan'ın yaptığı birşey, Harper. Gerçekler vardır ve gurur duyularak anlatılabilir der.
  • - People aren't ashamed of it like they used to be. This is a great thing. The truth restored, law restored. That's what President Reagan's done, Harper. He says truth exists and can be spoken proudly.
    - İnsanlar eskiden olduğu gibi bundan utanmıyorlar. Bu harika birşey. Gerçekler iyileşti, kanın iyileşti. Bu Başkan Reagan'ın yaptığı birşey, Harper. Gerçekler vardır ve gurur duyularak anlatılabilir der.
  • - People aren't ashamed of it like they used to be. This is a great thing. The truth restored, law restored. That's what President Reagan's done, Harper. He says truth exists and can be spoken proudly.
    - İnsanlar eskiden olduğu gibi bundan utanmıyorlar. Bu harika birşey. Gerçekler iyileşti, kanın iyileşti. Bu Başkan Reagan'ın yaptığı birşey, Harper. Gerçekler vardır ve gurur duyularak anlatılabilir der.

956 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024