go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 703 kişi  19 Kas 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

kill

killed, killed, killing, kills
f. öldürmek
i. öldürme
  • - I didn't thank you. I'm Sharon Pogue.
    - I'm Catch.
    - Just Catch?
    - Just Catch.
    - Why would you do that, Catch?
    - Jump somebody with a gun?
    - He was gonna kill you.
    - He could have killed you.
    - Sana teşekkür etmedim. Ben Sharon Pogue.
    - Ben Catch.
    - Sadece Catch mi?
    - Sadece Catch.
    - Neden bunu yaptın, Catch?
    - Silahla birinin üstüne atlamayı mı?
    - Seni öldürecekti.
    - Seni öldürebilirdi.
  • - l promise you: once you finish your task here, we'll get enough money to go home. And we will never kill again.
    - Fatty, good job! One is wounded another is shot in head.
    - Sana söz veriyorum; buradaki işini bitirir bitirmez, eve gitmeye yetecek kadar paramız olacak. Ve bir daha asla öldürmeyeceğiz.
    - İyi iş Fatty! Birisi yaralı, diğeri kafasından vurulmuş.
  • - Father Adamsky! Father. I'm worried ...I'm woried about Sonny.
    - Afraid of him?
    - I don't know why, but .. I think he wants to kill us.

    - Peder Adamsky! Peder, Endişeliyim... Sonny ile ilgili endişeliyim.
    - Ondan korkuyor musun?
    - Neden bilmiyorum ama... Sanırım bizi öldürmek istiyor.
  • - Thanks to him, I spent ten years in prison.. ...and they cut off half my tongue. I'll kill him! I'll kill him! I'll kill him!
    - He's innocent, brother. He's betrayed no one. I swear it by the Holy Christ.
    - Onun sayesinde, hapiste on yıl geçirdim... ve dilimin yarısını kestiler. Onu öldüreceğim! Öldüreceğim! Öldüreceğim!
    - O masum, kardeşim. Kimseye ihanet etmedi. Kutsal İsa üzerine yemin ederim.
  • - l can kill him.
    - Hush, keep it low.
    - lf l kill him, you can.. leave him. ln this place you're the nicest. They all treat me like dog.
    - No.. ln fact, you aren't that ugly. Dragon is a hundred times uglier than you are.
    - Do you know? l'll kill Dragon in Taiwan.
    - That's very risky.
    - If it's for you, l'm not scared at all.
    - Maybe you're right.
    - How can l see you again? There must be a way.
    - Onu öldürebilirim.
    - Şşşt, sesini alçak tut.
    - Eğer onu öldürürsem, ... onu terkedebilirsin. Buradaki en hoş kişi sensin. Diğerlerinin hepsi bana köpek gibi davranıyor.
    - Hayır... aslında sen o kadar da çirkin değilsin. Dragon senden yüz kat daha çirkin.
    - Biliyor musun? Dragon'ı Tayvan'da öldüreceğim.
    - Bu çok riskli.
    - Senin için olursa, hiç korkmam.
    - Belki de haklısın.
    - Seni tekrar nasıl görebilirim? Bir yolu olmalı.
  • - You've mistaken him for another.
    - I'm not mistaken. I recognize you, Judas.
    - How handsome he used to be then. Now he has lost his looks.
    - Thanks to him, I spent ten years in prison......and they cut off half my tongue. I'll kill him! I'll kill him!
    - He's innocent, brother. He's betrayed no one. I swear.
    - Onu bir başkasıyla karıştırdın.
    - Karıştırmadım. Seni tanıdım, Judas.
    - O zamanlar ne kadar da yakışıklıydı. Şimdi o görüntüsünü kaybetmiş.
    - Onun yüzünden... on yılımı hapiste geçirdim. .. ve dilimin yarısını kestiler. Onu öldüreceğim. Onu öldüreceğim!
    - O masum, kardeşim. Kimseye ihanet etmedi. Yemin ederim.
  • - Well, let's just leave. - Elaine will kill me.
    - O zaman, gidelim buradan. - Elaine beni öldürür.

  • - Why are you sitting here?
    - I don't talk to a lot of people. Would you like to sit down?
    - Yeah. Yeah, sure.
    - I didn't thank you. I'm Sharon Pogue.
    - I'm Catch.
    - Just Catch?
    - Just Catch.
    - Why would you do that, Catch?
    - Jump somebody with a gun?
    - He was gonna kill you.
    - He could have killed you.
    - Neden burada oturuyorsun?
    - Birçok insanla konuşmuyorum. Oturmak ister misin?
    - Evet. Evet elbette.
    - Sana teşekkür etmedim. Ben Sharon Pogue.
    - Ben Catch.
    - Sadece Catch mi?
    - Sadece Catch.
    - Neden bunu yaptın, Catch?
    - Silahla birinin üstüne atlamayı mı?
    - Seni öldürecekti.
    - Seni öldürebilirdi.
  • -Why would you kill a poor defenceless kitten?
    -Kitten?This ain't no kitten. That's a jumbo-sized rat.
    - Neden bir zavallı, savunmasız kedi yavrusunu öldürdün ki?
    -Kedi yavrusu mu? Bu bir kedi yavrusu değil. Bu büyük bir sıçan.
  • - Please don't kill me!
    - Don't believe the newspapers.I'm a gentle burglar.Blood horrifies me.
    - Lütfen beni öldürmeyin!
    - Gazetelere inanmayın. Ben nazik bir ev hırsızıyım. Kan beni korkutuyor.
  • - I'm here to help you kill the king and return the kingdom to our deposed queen.
    - That's why we wear the medallion.
    - Kralı öldürmen ve sonra tahttan inmiş kraliçemize dönmek için yardım etmek üzere buradayım
    - Madalyonu bu yüzden takıyoruz..
  • - I'm here to help you kill the king and return the kingdom to our deposed queen.
    - That's why we wear the medallion.
    - Kralı öldürmen ve sonra tahttan inmiş kraliçemize dönmek için yardım etmek üzere buradayım
    - Madalyonu bu yüzden takıyoruz.
  • - Who... who're you?
    - Don't you recognize me? l saw you that night and you didn't kill me. You only hit me and threw me aside. l'm the only survivor that night. You saved my life.
    - Kimsin... sen kimsin?
    - Beni tanımadın mı? O gece seni gördüm ve sen beni öldürmedin. Sadece bana vurdun ve beni bir tarafa attın. O geceden tek kurtulan benim. Hayatımı kurtardın.
  • - Shit, they don't even have toilet paper .
    - Kill her!
    - Don't kill me, please.. l swear l won't leak a word.
    - Dragon Screw you! Give me the gun!
    - No...Can't leave a living mouth...
    - Kahretsin, tuvalet kağıtları bile yok.
    - Öldür onu!
    - Beni öldürme, lütfen... Yemin ederim, bir kelime bile sızdırmam.
    - Dragon kahrol! Ver şu silahı!
    - Hayır... yaşayan bir ağız bırakamam ...
  • - I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
    - Don't. What are you doing? Please don't kill me.
    - I'm having a little trouble pulling the trigger.
    - Of course you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
    - İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
    - Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
    - Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
    - Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası yaşlanana dek seni, içeri tıkarlar.
  • - I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
    - Don't. What are you doing? Please don't kill me.
    - I'm having a little trouble pulling the trigger.
    - Of course you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
    - İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
    - Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
    - Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
    - Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası yaşlanana dek seni, içeri tıkarlar.
  • - I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
    - Don't. What are you doing? Please don't kill me.
    - I'm having a little trouble pulling the trigger.
    - Of course ,you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
    - İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
    - Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
    - Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
    - Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası bir ihtiyar olana dek seni, içeri tıkarlar.
  • - There's no way he meant to kill.
    - Of course he meant to kill Marvin. Kramer wa a creature of habit. He was in that office every morning before 8:00.
    - Hiçbir şekilde isteyerek öldürmemiştir.
    - Elbette isteyerek öldürdü Marvin. Kramer, alışkanlıklarından vazgeçmeyen biriydi. Her sabah 8.00'den önce ofiste olurdu.
  • - Hey! You hear that? I've a hostage. I'll kill her. Any which way. With stones, or a hammer. I don't care... I'm nuts!
    - Hey! Şunu duyuyor musun? Bir rehinem var. Onu öldüreceğim. Herhangi bir şekilde. Taşlarla ya da bir çekiçle. Umrumda değil. Deliyim ben.
  • - You gonna kill all those guys?
    - Stay out of it.
    - Hepsini öldürecek misin?
    - Sen karışma.

609 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025