go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 977 kişi  11 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

might

f. ebilmek
i. güç, zor
  • - Wasn't he enraged at you because he thought you'd encouraged the young man?
    - He might have thought so.
    - Delikanlıyı özendirdiğini düşündüğü için sana kızgın değil miydi?
    - Öyle düşünmüş olabilir.
  • - I said play!
    - Michael, please. Perhaps if I play first, it might encourage the "Fräulein".Why don't you let me try?
    - Stop it!
    - Çal dedim!
    - Michael lütfen. Belki önce ben çalarsam, bu “Frölayn”i cesaretlendirebilir. Niçin denememe izin vermiyorsun?
    - Kes şunu!
  • - Nothing serious, really. He met with an accident once and hurt his knee. We gave him the best treatment, but he's psyched now. He thinks he might fall, if he tried to walk.
    - Ciddi birşey yok, gerçekten. Bir keresinde kaza geçirmiş ve dizini yaralamış. En iyi tedaviyi uyguladık. Ama şu anda kendini aldatıyor. Eğer yürümeyi denerse, düşeceğini zannediyor.
  • - She might have fallen from these cliffs. Cause last month the same thing happened to a lamb of mine. I looked for it all day, and only at nightfall I heard it bleating.
    - Bu yamaçlardan aşağı düşmüş olabilir. Çünkü geçen ay aynı şey benim koyunlarımdan birine oldu. Tüm gün onu aradım, ve ancak gece yarısı olduğunda onun nefesini duydum.
  • - What are those prisms?
    - I don't know, but there might be more than one lead spliced to the firing mechanism.
    - That pin.
    - Where?
    - There, in the back.
    - What is that?
    - It's a crystal.
    - Bu prizmalar nedir?
    - Bilmiyorum ama ateşleme mekanizmasına bağlı birden çok kurşun olabilir.
    - Bu mil.
    Nerede?
    - Orada, arkada.
    - Ne o?
    - Bu bir kristal.
  • - I've been thinking a lot about that. You know what we have to do? We have to report him to Langley. Now, I could do it myself but those are your books. They'll need your testimony to make a case against him.
    - He might have been part of the KGB, but we don't know what role he played in those murders.
    - You're kidding yourself.
    - Bu konuda çok düşündüm. Ne yapmamız gerekir biliyor musun? Onu Langley'ye rapor etmeliyiz. Şimdi bunu kendim yapabilirim ama bunlar senin kitapların. Ona karşı dava açmak için senin ifadene ihtiyaçları olacak.
    - KGB'nin bir parçası olabilir ama o cinayetlerde ne rol oynadığını bilmiyoruz.
    - Kendini kandırıyorsun.
  • - Don't talk like that when I'm holding something this sharp. Or I might slip and stick it in your heart if you have one.
    - Oh, I do. Tough little muscle, too, never bleeds.
    - Bu kadar keskin birşey tutarken bu şekilde konuşma. Yoksa çekip kalbine saplayabilirim tabi kalbin varsa.
    - Oh var. Hiç bir zaman kan ağlamayan, küçük, sağlam bir kas.
  • - They might like a story like that.
    - They might.
    - Bu hikaye hoşlarına gidebilir.
    - Belki.
  • - In such a deranged state, he might harm himself. Perhaps other people.
    - What shall we do?
    - I think we should call the police.
    - Böyle deli bir durumdayken kendine zarar verebilir. Belki başkalarına da.
    - Ne yapacağız?
    - Bence polisi aramalıyız.
  • - There's a thermometer. It's in my butt.
    - Take it easy. It'll be over in a minute.
    - Well, there it goes. Butt just swallowed it. Doctor? I'm just guessing, but I think you might have just lost your thermometer.
    - Bir termometre var. Kıçımda.
    - Sakin ol. Bir dakikaya biter.
    - Şey. İşte gitti. Popom termometreyi yuttu. Doktor? Sadece bir tahmin ama sanırım termometrenizi kaybettiniz.
  • - Can I do it one more time?
    - Forgive me, but if we don't hurry, I might miss the plane.
    - Of course. How selfish of me. Let's do all the things that you want to do.
    - Bir kere daha yapabilir miyim?
    - Affet ama acele etmezsek, uçağı kaçırabilirim.
    - Elbette. Ne kadar da bencilim. Hadi senin yapmak istediğin şeyleri yapalım.
  • - You might have to hire a maid.
    - A maid? Oh, no. I'll be your aid, I don't need the extra expense.
    - Bir hizmetçi tutman gerekebilir.
    - Hizmetçi? Oo, hayır. Ben sizin yardımcınız olurum, ilave masrafa ihtiyacım yok.
  • - I don't know. - You might meet a celebrity.
    - Bilmiyorum. - Bir ünlüyle tanışabilirsin.

  • - Maybe I could research and write an article that might do some justic. But he was so scared. He had this look in his eyes. It was like horror. I stopped doing the story.
    - Belki araştırma yapar ve adalet getirebilecek bir yazı yazardım. ama o çok korkmuştu. Gözlerinde o bakış vardı. Korku ya benziyordu. Ben de hikayeyi bıraktım.
  • - Stop looking.
    - I thought it might make it go away.
    - Bakma artık.
    - İner belki diye düşündüm.
  • - If he had turned his gaze 45 degree and stared due east, he might have faced the horizon that hid the Lleyn Peninsula of Wales, which is what he wanted to stare at.
    - Bakış açısını 45 derece çevirseydi ve doğuya doğru baksaydı, asıl bakmak istediği yer olan Galler'in Lleyn Yarımadasını içine alan ufukla karşılaşabilirdi.
  • - What the hell ''organic'' mean?
    - lt means it's grown natural without any harmful pesticides that might poison your baby.
    - 'Organik' de ne demek?
    - Bebeğini zehirleyebilecek zirai ilaçlar olmadan doğal olarak yetişen demek.
  • - It isn't one of the reasons we agreed to pardon Sloane.
    - It was the predominant reason. He might have some leads.
    - Sydney, you'll accompany Lauren to Mexico.That's it.
    - Sloane'u hoş görmek anlaştığımız nedenlerden biri depildi.
    - Asıl neden oydu. Biraz kurşunu olabilir.
    - Sydey, Meksika'ya Lauren'la birlikte gideceksin. Hepsi bu.
  • I sat down beside the fire, however, with the intention of awaiting him, however long he might be.
    Onu bekleme niyetiyle ,fakat ,ne kadar uzun olursa olsun ,ateşin yanına oturdum.
  • - We're waiting. Lily says the blond took a handkerchief from the gentleman. Might havea laundry mark on it.
    - That's interesting.
    - Bekliyoruz. Lily, sarışının adamdan mendil aldığını söylüyor. Üzerinde çamaşırhanenin damgası olabilir.
    - Çok ilginç!

1,968 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024