- This is what happened, Andrei. I've thought it over adn I've decided to tell you. You know how much I envied. Envy just gnawed at me. It was inside me like a poison. I couldn't stand it any longer.
- Olan biten bu, Andrei. Tekrar tekrar düşündüm ve sana söylemeye karar verdim. Nasıl da kıskandığımı biliyorsun. Kıskançlık bana acı verdi. Zehir gibi içimdeydi. Ona daha fazla dayanamadım.
- I've had a remarkable dream. And you were there and you.. and you...
- I what?
- Some of it was terrible and some of it was wonderful. I kept saying I wanna go home And they sent me home.
- Olağandışı bir rüya gördüm. Ve sen de oradaydın ve sen... ve sen...
- Ben ne?
- Bazı kısımları korkunçtı, bazı kısımları ise harikaydı. Eve gitmek istiyorum deyip duruyordum. Ve onlar beni eve gönderdiler.
- I've had a remarkable dream. And you were there and you.. and you...
- I what?
- Some of it was terrible and some of it was wonderful. I kept saying I wanna go home. And they sent me home.
- Olağandışı bir rüya gördüm. Ve sen de oradaydın ve sen... ve sen...
- Ben ne?
- Bazı kısımları korkunçtı, bazı kısımları ise harikaydı. Eve gitmek istiyorum deyip duruyordum. Ve beni eve gönderdiler.
- How long have you been working at Medieval Times?
- Three years. But I've only been a knight for two. You have to pay your dues. I worked in the stables and helped in the kitchen.
- Ne zamandır Orta Çağda çalışıyorsun?
- Üç yıldır. ama sadece iki yıldır şövalyeyim. İstihkakları ödemen gerekiyor. Ahırda çalıştım ve mutfağa yardım ettim.
- You were always eloquent but you won't move me, Kirill If you knew how I've suffered, what I've endured, if you knew what evil I've seen, you would forgive me.
- Her zaman kendini güzel sözlerle ifade edebilen biriydin ama beni harekete geçiremezsin, Krill eğer nasıl acı çektiğimi, nelere katlandığımı, ne kötülükler gördüğümü bilseydin, beni affederdin.
- You're wonderful. You're so young. How can you look so lovely and fresh without sleep? Makes me jealous.
- Are you in that big of a hurry? Give me a minute, okay?
- I want you now.
- I've got to pee.
- Harikasın. Çok gençsin. Uykusuzken nasıl bu kadar güzel ve taze görünebiliyorsun? Beni kıskandırıyor.
- O kadar acelen mi var? Bana bir dakika ver, tamam mı?
- Seni şu anda istiyorum.
- İşemem gerek.
- See there, I knew it. Can I tell you something?
- I am listening.
- I've only know you for... an hour or so, ...and yet, I feel like you understand me, ... better than my wife Helen ever did.
- Gördün mü, biliyordum. Sana birşey söyleyebilir miyim?
- Dinliyorum.
- Seni sadece... yarım saat falandır tanıyorum ama yine de beni... karım Helen'ın hiç anlamadığı kadar anladığını hissediyorum.