go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 618 kişi  04 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

done

did, done, doing, does
s. olmuş, tamam, yapılmış; iyi pişmiş; yorgun; bıkmış; uygun; kabul edilebilir; aldatılmış
ünl. tamam, kabul, oldu
  • I can't believe you.
    We could've done something.
    Sana inanamıyorum.
    Bir şeyler yapabilirdik.
  • As nothing could well be done before morning, and as it would be at least advisable to wait till Lord Godalming should hear from Mitchell's, we decided not to take any active step before breakfast time.
    Sabahtan önce hiçbir şey iyi yapılmayacağı için ve en azından Lord Godalming Mitchell'den haber alana kadar beklemek akla yatkın olduğu için, kahvaltı saatinden önce hiçbir aktif adım atmamaya karar verdik.
  • Nothing is ever done beautifully which is done in rivalship: or nobly, which is done in pride.
    John Ruskin
    Rekabet içinde yapılan hiç bir şey şu ana kadar güzelce yapılmamıştır,yada gururla yapılan hiç bir şey mertçe yapılmamıştır.
  • When the Professor had done speaking my husband looked in my eyes, and I in his, there was no need for speaking between us.
    Profesör konuştuktan sonra, kocam gözlerimin içine baktı ve ben onunkine,aramızda konuşmaya gerek yoktu.
  • Many pupils have done my bust. This one is the most beautiful. I'll exhibit it everywhere.
    Pek çok stajyer büstümü yaptı. Bu en güzeli. Onu heryerde sergileyeceğim.
  • When the boss heard that personnel had not done his job right, he angrily warned him
    Patron, personelin işini düzgün yapmadığını duyunca kızgın bir şekilde onu uyardı.
  • Dying is one of the few things that can be done as easily lying down.
    Woody Allen
    Ölmek öyle kolayca yattığınız yerden yapabileceğiniz birkaç şeyden biridir.
  • After that, the three of them left the flat together, which was something they had not done for months, and took the tram out to the open country outside the town.
    Ondan sonra,onlardan üçü birlikte daireden çıktılar,bu onların aylarca yapmadığı birşeydi,şehrin dışına kırsal alana gitmek için tramvaya bindiler.
  • What's done is done. Don't lose that
    famous temper of yours, Sonny.
    Olan oldu.
    Meşhur sinirlerine de hakim ol, Sonny.
  • Oh, indeed! You seem to have done the thing very completely.
    Oh!gerçekten mi!Konuyu tamamen halletmiş gibi görünüyorsun.
  • Oh, dear God, Charlie. What have you done?
    Oh Tanrım, Charlie. Ne yaptın sen?

  • He could actually have used this surplus money to reduce his father's debt to his boss, and the day when he could have freed himself from that job would have come much closer, but now it was certainly better the way his father had done things.
    O,bu artan parayı gerçekten babasının patronuna olan borcunu azaltmak için kullanabilirdi.ve kendini o işten muaf tuttuğu gün çok daha fazla yaklaşmıştı,fakat şimdi babasının bir takım şeyleri yapmış olduğu metot kesinlikle daha iyiydi
  • He’s done a lot of interesting things, and the tour hasn’t finished yet.
    O, bir çok ilginç şey yaptı ve tur henüz bitmedi.

  • Until then, I suggest you sit down
    and wait till she's done.
    O zamana kadar oturmanızı ve
    işi bitene kadar beklemenizi öneririm.
  • He couldn't have done it. How could he have?
    O yapmış olamaz. NasıI yapabilir?

  • What could I have done differently?
    Neyi daha farklı yapabilirdim?
  • Why do you cry? Dragon's dead. And the ugly brothers are dead tool.'ve done what you've asked
    Neden ağlıyorsun. Dragon öldü. Çirkin kardeşler de öldü. İstediğin şeyi yaptım.
  • What have I done? What...? I can't read this.
    Ne yazmışım böyle? Ne bu...? Okuyamıyorum.

  • do you realize what you've done?
    Ne yaptığının farkından mısın?

  • Well, you haven’t done a very good job.
    Mmm, pek iyi bir iş yapmamışsın.


2,144 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024