go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1174 kişi  02 Haz 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

worry

worried, worried, worrying, worries
f. üzülmek, endişe etmek, endişelendirmek, endişelenmek, kaygılanmak, merakta kalmak, merak etmek, tedirgin olmak, rahatsız olmak, ısırıp silkelemek, sinirlenmek, hırpalamak, taciz etmek, zorlamak, rahatsız etmek, üzmek
i. endişe, karın ağrısı, kaygı, merak, üzüntü, dert, acı, silkeleme, ısırıp silkeleme (köpek)
  • They'll be scared stiff,
    so don't worry about nothing.
    Korkudan donup kalacaklardır.
    Onun için endişe etme.
  • -l will send a man to pick up the apricots.ls it all right?
    -The chef was a little worried he left it on the grill too long.
    -Tell him not to worry about it.
    Kayısıları alması için birini göndereceğim. Tamam mı?
    -Şef onları ızgarada biraz fazla tuttuğu için üzgündü.
    -Endişelenmemesini söyle.
  • Jake is harmless.You don't have a thing to worry about,
    Jake zararsızdır. Endişelenmen gerekmez,

  • Oh, good.
    I was starting to worry.
    İyi, endişelenmeye başlamıştım.
  • You okay, buddy?Don't worry about it. Hang in there. Somebody dial 9 11!
    İyi misin dostum? Hiç merak etme. Dayan biraz. Biri 911'i arasın!
  • Don't worry about anything,
    Frankie Five-Angels.
    Hiç bir konuda endişelenme,
    Frankie Five-Angels.
  • Oh, no, d-don't worry about your house.
    Hayır, evini merak etme.

  • Go, go. Don't worry about me.
    Git,beni dert etme.

  • There's really nothing to worry about. Everything's fine.
    Gerçekten endişe edilecek bir şey yok. Her şey yolunda.
  • With all the worry they had been having of late her cheeks had become pale, but, while they were talking, and Samsa were struck, almost simultaneously, with the thought of how their daughter was blossoming into a well built and beautiful young lady.
    Gecikmeyle ilgili onların yaşadığı bütün endişeden dolayı onun yanakları solmuştu,fakat onlar konuşuyorlarken,ve onların kızının nasıl gelişeceği ve güzel genç bir bayan olacağı düşüncesiyle,neredeyse aynı anda,Samsa rahatsız oldu.
  • My philosophy is to take one day at a time. I don't worry about the future. Tomorrow is even out of sight for me.
    Bobby Darin
    Felsefem bir seferde bir günü ele almaktır. Gelecekten endişe duymam. Hatta yarın benim görüşümün dışındadır.
  • All right Brad will stay at his friend Daryl's tonight, so don't worry about him.
    Evet, bu gece Brad arkadaşı Daryl'de kalacak, bu nedenle merak etme.
  • Don't worry. I'll wait for
    you on the other side.
    Endişelenme. Seni diğer
    tarafta bekleyeceğim.
  • Don't worry. I got your back.
    Endişelenme. Arkanı kollarım.
  • Don't worry.
    Endişelenme.

  • Don't worry about it.
    Endişelenme.

  • Oh, don't worry. I'm not leaving.
    Endişelenme, bir yere gittiğim yok.

  • Oh, don't worry about that. You'll be fine.
    Endişelenme, bir şey olmaz.

  • Nothing to worry about.
    Endişe edecek bir şey yok.

  • The most important thing is God's blessing and if you believe in God and you believe in yourself, you have nothing to worry about.
    Mohamed Al-Fayed
    En önemli şey Allahın kutsamasıdır,eğer Allaha inanıyorsan ve kendine inanıyorsan,endişe edecek bir şeyin yoktur.

388 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024