go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 601 kişi  04 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

mean

meant, meant, meaning, means
f. kastetmek, anlamına gelmek
i. ortalama
s. adi, cimri

  • - I was trying.to picture you without your clothes.
    - Excuse me?
    - I didn't mean it like that. I mean, I'm trying to picture you out of uniform. On your day off, in regular clothes.
    - Seni elbiselerin olmadan hayal etmeye çalışıyordum.
    - Pardon?
    - O şekilde demedim. Yani, seni üniformasız hayal etmeyi deniyorum. izin gününde, normal kıyafetlerle.
  • - I was trying.to picture you without your clothes.
    - Excuse me?
    - I didn't mean it like that. I mean, I'm trying to picture you out of uniform. On your day off, in regular clothes.
    - Seni elbiselerin olmadan hayal etmeye çalışıyordum.
    - Pardon?
    - O şekilde demedim. Yani, seni üniformasız hayal etmeyi deniyorum. izin gününde, normal kıyafetlerle.
  • - What are you talking about? It's perfect.
    - It's gonna play every night this week.
    - What time?
    - Late, in the cheap seats.
    - You were terrific. That was great. I mean it.
    - Thank you.
    - Work like that deserves to be celebrated. I'm gonna take you to dinner this weekend. How about Saturday, Friday, Sunday?
    - Sen neden bahsediyorsun. Mükemmel.
    - Bu hafta her gece çalacak.
    - Saat kaçta?
    - Geç, ucuz koltuklarda.
    - Muhteşemdin. Harikaydı. Ciddiyim.
    - Teşekkürler.
    - Böyle bir çalışma kutlanmayı hakkeder. Seni bu haftasonu yemeğe götüreceğim. Cumartesi nasıl? Cuma, Pazar?
  • - Are you interested more in men than in women?
    - Me, personally I mean generally... Generally, yes.
    - Sen kadınlardan daha çok erkeklerle mi ilgileniyorsun?
    - Ben..şahsen…genellikle…evet.

  • - I have some important news for you Oliver. The FBI were finally able to track the handwriting on that note of yours...to a David and Margaret Bennett.
    - You mean the Bennetts are my real parents?
    - Sana önemli haberlerim var Oliver. FBI sonunda bu nottaki el yazının analizini takip edip David ve Margaret Bennett 'a ulaştılar.
    - Yani Bennettlar benim gerçek anne babam mı?
  • - Especially that last victim. - What do you mean?
    - Özellikle de son kurban. - Ne demek istiyorsun?

  • - Did you test it?
    - What do you mean did l test it? You gave me a half-finished program! You told me you'd give me a finished one.
    - l can't. The company found out. Their CEO just called me yesterday.
    - Onu test ettin mi?
    - Onu test ettim mi ne demek? Bana yarı-bitmiş bir program verdin. Bana bitmişini vereceğini söylemiştin.
    - Yapamam. Şirket öğrendi. Dün CEO beni aradı.
  • - Do you find him attractive?
    - Oh, yes. I think he's very attractive.
    - Would you like him?
    - I only mean he was handsome.
    - Onu çekici buluyor musun?
    - Oh evet. Bence çok hoş.
    - İster misin?
    - Sadece yakışıklı olduğunu söylemek istedim.
  • - You mean you've talked to those fellows
    - To them and many others. Not only soldiers. Churchmen, labour leaders, lawyers, doctors. Members of the government, even.
    - Bu adamlarla konu?tun yani.
    - Onlarla ve başka birçoklarıyla. Sadece askerlerle değil. Din adamları, işgücü liderleri, avukatlar, doktorlar. Hatta Hükümet mensuplarıyla.
  • - What do you mean, "we're"? - Susan wants me to be there.
    - Ne demek "söyleyeceğiz"? - Susan benim de orada olmamı istiyor.

  • - We get back on the beach and we're living together.
    - It doesn't mean you had to marry her.
    - Kumsala geri döndük ve birlikte yaşıyoruz.
    - Bu onunla evlenmek zorunda olduğun anlamına gelmez.
  • - I mean, you don't even like women. - Oh, you'd be surprised.
    - Kadınlardan hoşlanmıyorsun bile. - Görsen şaşırırdın.

  • - The air force claim that it was not an accident.
    - You mean the private plane.
    - It belongs to well-established company called TDX.
    - Hava kuvvetleri bunun bir kaza olmadığını iddia ediyor.
    - Özel uçağı kast ediyorsun.
    - TDX adlı sağlam bir firmaya ait.
  • - Come on, Captain. It'll only take a minute. It'll mean such a lot to the lady.
    - Very well, if you wish it absolutely. What are the names again?
    - Charles.
    - Hadi, kaptan. Sadece bir dakika sürer. Bu hanımefendiye çok şey ifade ediyor.
    - Kesin istiyorsanız, pekala. İsimler neydi tekrar?
    - Charles.
  • - You really mean war.
    - That's what they tell me. Germans claim the British started it. British blame the Germans.
    - Gerçekten savaşı kastediyorsun.
    - Bana söyledikleri bu. Almanlar İngilizlerin başlattığını iddia ediyor. İngilizler Almanları suçluyor.
  • - Yeah. - I mean, let's say...
    - Evet. - Yani, diyelim ki...

  • - If you let me we'll never bother you again.
    - Okay. Uh. Tomorrow, 4:00 in front of the concert hall?
    - You mean it?
    - I promise.
    - Eğer beni bırakırsan, seni tekrar rahatsız etetmeyiz.
    - Peki. O zaman yarın 4'te konser salonunun önünde.
    - Gerçekten mi?
    - Söz.
  • - Do you mean loneness in emotion?
    - Yes. Do you feel lonely suddenly?
    - Maybe. Then...What can we do?
    - Duygu olarak mı yalnızlığı kast ediyorsun?
    - Evet. Aniden kendini yalnız hissediyor musun?
    - Belki. Öyleyse…Ne yapabiliriz?
  • - What I mean is.. it was worth it. Dear Lord., we've come to the end of our journey. In a little while,we will stand before you. I pray for you to be merciful. Judge us notfor our weakness.
    - Demek istediğim... buna değerdi. Sevgili Lordum, yolculuğumuzun sonuna geldik. Çok kısa bir süre sonra sizin önünüzde yer alacağız. Merhametli olmanız için dua ediyorum. Bizi zayıflığımızla yargılamayın.
  • - You mean that? - Absolutely.
    - Ciddi misin? - Kesinlikle.


1,214 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024