go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 961 kişi  18 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

look

looked, looked, looking, looks
f. bakmak, görünmek
i. bakış
ünl. bakın
  • I don't have to look up my family tree, because I know that I'm the sap.
    Fred Allen
    Aile ağacıma bakmak zorunda değilim,çünkü hayat kaynağı olduğumu biliyorum.
  • You'll look respectable for 50 million
    of your fellow Americans.
    50 milyonun karşısına
    saygıdeğer biri olarak çıkacaksın.
  • try hangin' outside a liquor store and look for a guy wearing house slippers and talking to himself.
    ...içki dükkânının önünde durup, terlik giymiş kendi kendine konuşan bir adam ara.

  • full of neighbors who
    look out for each other
    ...geçirmekten keyif alan komşularıyla...
  • so we don't look like idiots at our wedding.
    ...düğünümüzde aptal
    durumuna düşmeyelim diye.
  • ...when I look in the rearview mirror, and what did I see?
    ...dikiz aynasına baktığımda, ne gördüm dersiniz?

  • She never wanted
    to look at me again.
    ...artık bir daha bana bakmak bile
    istemedi.
  • -How often do you look after him Marcus?
    -Every once in a while.
    -Ne sıklıklsıa onunla ilgileniyorsun?
    -Her fırsatta.
  • -Will you at least take a look at my notes?
    - Leave them on my desk when you go.
    -En azından yazdıklarıma bakmayacak mısın?
    -Giderken masama bırak.
  • -Danny, dance with me.
    -You look great.
    -Danny,benimle dans et .
    - Harika görünüyorsun.
  • - l will look through some books, drink some coffee and eat some apple pie that Kvetus has made.
    - May I hop, my dear colleague?...
    -Birkaç kitap inceşeyeceğim, kahve içeceğim ve Kvetus un yaptığı elmalı tarttan yiyeceğim
    -Zıplayabilir miyim? sevgili iş arkadaşlarım
  • -You look like mother and daughter.
    -Sisters look alike too.
    -Anne kız gibi görünüyorsunuz.
    -Kardeşler de birbirine benzer.
  • - Poor countess. She died all alone. She deserved better, believe me.
    - Just look at this lamp. Good thing it didn't burn the dress.
    - No one will come to the funeral.
    - Why not?
    - Zavallı kontes. Tek başına öldü. Daha iyisini hak ediyordu. İnan bana.
    - Şu lambaya bir bak. İyi ki elbiseyi yakmamış.
    - Cenazeye hiç kimse gelmeyecek.
    - Neden?
  • - York street Brewster's diner. How'd you get it to look like that?
    - I heard they were closing, so...
    - Brewster's closed?
    - Yeah. I took a truck up there. I got all the fixtures. I got the jukebox. I even stole their menu.
    - York caddesi, Brewster'ın Lokantası. Böyle görünmesini nasıl sağladın?
    - Kapatıyor olduklarını duydum ve...
    - Brewster kapandı mı?
    - Evet. Oradan bir kamyon aldım. Tüm donanımı aldım. Müzik kutusunu aldım. Menülerini bile çaldım.
  • - York street Brewster's diner. How'd you get it to look like that?
    - I heard they were closing, so...
    - Brewster's closed?
    - Yeah. I took a truck up there. I got all the fixtures. I got the jukebox. I even stole their menu.
    - York caddesi, Brewster'ın Lokantası. Böyle görünmesini nasıl sağladın?
    - Kapatıyor olduklarını duydum ve...
    - Brewster kapandı mı?
    - Evet. Oradan bir kamyon aldım. Tüm donanımı aldım. Müzik kutusunu aldım. Menülerini bile çaldım.
  • - Look at the road! - Don't yell at him! Jake, look out!
    - Yola bak!
    - Bağırma ona! Jake, dikkat et!
  • - I'll do the best I can. Just get them over here. Can you hear me? Listen to me. Look at me. Look in my eyes. Can you feel that? That's my hand.
    - Yapabildiğimin en iyisini yapacağım. Onları getireceğim. Beni duyabiliyor musun? Dinle beni. Bana bak! Gözlerime bak! Bunu hissedebiliyor musun? Bu benim elim.
  • - Blueberry muffins. I made them from scratch.
    - Sounds good. These look great, Alex.
    - Yaban mersinli muffinler. Alelacele yaptım.
    - Kulağa hoş geliyor. Bunlar harika görünüyor, Alex.
  • - Thank God! We made it in time Look at that cloud! It wil surely hail.- Ganka, take the coat into the shed.
    - Tanrıya şükür! Zamanında geldik. Şu buluta bak! Kesinlikle dolu yağacak. Ganka, ceketi ahıra götür.
  • - You look familiar.
    - Yes, sir. We have met briefly. In a hangar in Utah.
    - You're who we chased through Stargate.
    - That would be me.
    - Tanıdık geliyorsun.
    - Evet efendim. Çok kısa tanışmıştık. Utah'da bir hangarda.
    - Stargate'e doğru kovaladığımız kişisin sen.
    - Benim o.

3,285 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024