- Kurt leads him down a dead end, so he'd drop it.
- You underestimated Tippin. Agent Kurtz' lack of field experience put us all at risk. What are you doing using a junior agent, Jack?
- Kurt onu ölü çıkmaza dek yönlendirir, ve o da atar.
- Trippin'i küçümsedin. Ajan Kurtz'un saha tecrübesi eksikliği hepimizi riske atar. Acemi bir ajanı kullanmakla ne yapıyorsun, Jack?
- You should be ashamed of yourself.
- Why? Nothing happened.
- They're digging up the pavement.
- They're always doing that.
- I'll go down and get a few shot.
- Can't you do it from here?
- You're right. I'll get the tripod. That was smart thinking. It'll be a documentary film. What are you reading?
- I'm just looking at pictures.
- Kendinden utanmalısın.
- Neden? Hiçbir şey olmadı.
- Kaldırımı kazıyorlar.
- Onlar bunu her zaman yapıyor.
- Aşağı inip birkaç çekim yapacağım.
- Buradan yapamaz mısın?
- Haklısın. Fotoğraf sehpasını alayım. Bu akıllıcaydı. Bir belgesel film olacak bu. Ne okuyorsun?
- Sadece resimlere bakıyorum.
- You should be ashamed of yourself.
- Why? Nothing happened.
- They're digging up the pavement.
- They're always doing that.
- I'll go down and get a few shots.
- Can't you do it from here?
- You're right. I'll get the tripod. That was smart thinking. It'll be a documentary film. What are you reading?
- I'm just looking at pictures.
- Kendinden utanmalısın.
- Neden? Hiçbir şey olmadı.
- Kaldırımı kazıyorlar.
- Onlar bunu her zaman yapıyor.
- Aşağı inip birkaç çekim yapacağım.
- Buradan yapamaz mısın?
- Haklısın. Fotoğraf sehpasını alayım. Bu akıllıcaydı. Bir belgesel film olacak bu. Ne okuyorsun?
- Sadece resimlere bakıyorum.
- Jas, looking down from here... it's really high.
- Of course, it's high. We're on the 10th floor.
- Have you thought of suicide? From here, sh-sh... and jump...
- Sure.
- Jas, buradan aşağı bakınca... gerçekten çok yüksek.
- Elbette yüksek. 10. kattayız.
- Hiç intihar etmeyi düşündün mü? Buradan hop hooop ve atla...
- Elbette.
- Help! Pick me up! Get me out of here! Drop down a ladder! Please! Please, come back! I don't know anything about the flaregun. I swear I was here all the time long.
- İmdat! Beni yukarı çek! Beni buradan çıkar! Bir merdiven gönder! Lütfen! Lütfen, geri dön! Silahla ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Yemin ederim, tüm bu zaman boyunca buradaydım ben.
- Back up as far as you can go, get a good running start, jump out across.
- Jump across to what?
- The ledge! See that ledge down there? Grab on to these wires and swing.
- Gidebildiğin kadar geriye git koşmaya başla ve karşıya atla.
- Karşıya nereye?
- Çıkıntıya. Aşağıdaki çıkıntıyı görüyor musun? Şu telleri tut ve sallan.
- You ever notice how they never come down here. This is where the work is, right? Same reason we get a half share to their one. Our time is their time.
- Buraya nasılda hiç gelmediklerini fark edemiyorsun. Burası işin olduğu yer, tamam mı? Onların bir payına karşılık bizim yarım almamızla aynı nedenden. Bizim zamanımız onların zamanı.
- Where'd you get that?
- From the great Antarctic pine forest right over the hill.
- There are no pine forests in Antarctica.
- This one's a blue spruce.
- There are no blue spruce in...
- I chewed this pine tree down with my teeth. Like a beaver. I'm hungry, I haven't eaten in three days.
- Bunu nereden aldın?
- Tepenin tam üzerindeki Antarktik çam ormanından.
- Antarktika'da çam ormanı yoktur.
- Bu bir mavi ladin.
- Burada mavi ladin...
- Bu çam ağacını dişlerimle çiğnedim. Bir kunduz gibi. Çok açım. Üç gündür yemek yemedim.
- This inquiry, may be taken down and used against them Anybody here want a lawyer No? Miss Carter, you brought your own. Mr Gallagher, do you want a lawyer?
- No.
- Bu soruşturma, yazılı hale getirilip onlara karşı kullanılabilir. Burada avukat isteyen kimse var mı? Hayır mı? Bayan Carter siz kendinizinkini getirdiniz. Bay Gallagher avukat istiyor musunuz?
- Hayır.
- I'll come for something to eat.
- Well, that's good. Maybe you could stand down there near the lamppost.
- Fine, but only because it's you.
- I appreciate .it.I'll treat you to a beer later on.
- Birşeyler yemeğe geleceğim.
- Şey, bu iyi. Belki aşağıda sokak lambasının orada durursun.
- Tamam, ama sadece senin için.
- Minnetarım. Daha sonra sana bir bira ikram ederim.
- Now wait a minute. Calm down a bit. Try some deep breathing. Maybe just hum a little. 'Harika hissediyorum' ?ark?s?n?...
- No!! How about you hum the 'I'm a Crazy Asshole' song?
- Bekle bir dakika. Biraz sakinleş. Biraz derin nefes almayı dene. Ya da belki biraz şarkı mırıldan. 'I Feel Pretty'...
- Hayır! Senin 'Ben Deli Bir Pisliğim' şarkısını mırıldanmana ne dersin?
- The babysitter stop at the kid's room. She reaches for the doorknob. Her hand is trembling, her heart is beating fast. Sweat pours down her face. She opens the door...
- Bebek bakıcısı çocuğun odasında durur. Kapı tokmağına uzanır. Eli titremektedir, kalbi hızla çarpmaktadır. Yüzünden terler akar. Kapıyı açar...