go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 848 kişi  03 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

ask

asked, asked, asking, asks
f. sormak, istemek
  • -It's not for you to ask such questions. We're here to obey order .
    -Yes, Parmar New Delhi has appointed an enquiry commission.
    -Böyle soruları sormak sana göre değil. Biz düzene itaat etmek için buradayız.
    -Evet, Parmar New Delhi bir sorgu komisyonu atadı.
  • -But I just wanted to ask you which way I ought to go.
    - Well, that depends on where you want to get to.
    -Ama ben sadece sizden hangi yoldan gitmem gerektiğini sormak istedim.
    -Peki, bu senin nereye gitmek istediğine bağlı.
  • -What did you ask God for ?
    -A daughter.
    -Allah'tan ne istedin?
    - Bir kız.
  • -To be precise he isn't there anymore. He's been missing for a year. He just disappeared. I'm nervous.
    -Please relax, I won't ask you any special questions.
    -Açık olmak gerekirse artık orada değil. bir yıldır kayıp. Öylece kayboldu. Gerginim.
    -Lütfen gevşeyin. size hiç özel soru sormayacağım.
  • - Don't come closer. lf I jump from here, will you jump with me?
    - Um!... You come back and talk.
    - l ask you, will or won't? Answer me!
    - Yaklşama! Buradan atlarsam, benimle atlayacak mısın?
    - Hmm... Geri gel, öyle konuş.
    - Sana soruyorum, atlayacak mısın atlamayacak mısın? Cevap ver bana.
  • - You know what l'm gonna do at witness stand? l thought l'd get all teary eyes and ask for your handkerchief.
    - Tanık sandalyesinde ne yapacağım biliyor musun? Düşündüm de yaşlı gözlerle senden mendilni isteyebilirim.
  • - I can ask you these questions in front of a grand jury. And if you don't answer, you can go to jail.
    - I know, it's possible.
    - It's more than possible, Miss Carter. It's damn likely.
    - Size bu soruları büyük jürinin karşısında sorabilirim. Ve eğer cevaplamazsanız, hapse girebilirsiniz.
    - Biliyorum, bu münkün.
    - Mümkünden de öte, Bayan Carter. Fena halde muhtemel.
  • - You're a human being. - I didn't even ask her out.
    - Sen bir insansın. - Ona çıkma bile teklif etmedim.

  • - I ask her if I can give her a lift. I've hailed a taxi. 'Can you take me to Holborn tube?!. On the way she breaks down in tears.
    - Onu eve bırakmayı teklif ettim. Bir taksi çağırdım. 'Beni Holborn istasyonuna götürür müsün' dedi. Yolda göz yaşlarına boğuldu.
  • - What did you ask me for? - Yeah. I'll hold on.
    - Neden bana sordun? - Evet,bekleyin.

  • - My customers may ask for me by name 'Gigolo Joe'.
    - Why do you do that?
    - That's just what I do.
    - Now follow me!
    - Müşterilerim beni ismimle sorabilirler, Jigolo Joe.
    - Neden bu işi yapıyorsun?
    - Bu yalnızca benim işim.
    - Şimdi beni takip et!
  • - Mike is right.
    - Let me ask you something.
    - Mike haklı.
    - Sana bir şey sorayım.
  • - Jocelyn, how may I prove my love to you? How?
    - Do you ask in earnest?
    - Jocelyn, sana olan sevgimi nasıl kanıtlayabilirim? Nasıl?
    - Cidden mi soruyorsun?
  • - That's the fiirst question people ask. Have I ever killed anyone? So casually, like asking me what kind of car I drive. Why don't they ever ask if I ever saved anyone?
    - Have you? Saved anyone, I mean.
    - İnsanların ilk sorduğu soru bu. Kimseyi öldürdüm mü? Ne tür araba kullanmdığımı sormak gibi, o kadar teklifsizce. Neden hiç bir zaman birini kurtardım mı diye sormuyorlar?
    - Yaptın mı? Birini kurtardın mı yani?
  • - He's talking about risking lives.
    - We won't risk our lives.
    - Who'll kidnap him anyway?
    - We will kidnap him. We'll ask for a ransom of 5 lakhs, but you come and rescue him!
    - Hayatımızı tehlikeye atmaktan bahsediyor.
    - Hayatımızı tehlikeye atmayacağız.
    - Onu kim kaçıracak peki?
    - Onu bizx kaçıracağız. 5 lakh fideye isteyeceğiz ama sen gelip onu kurtaracaksın.
  • - The boys were in, when I came back here. They were living in their pajama to avoid doing laundry. They were eating gorp for supper.
    - I won't even ask what gorp is.
    - It's a mixture of wheat and oats.
    - Geri döndüğümde çocuklar buradaydı. Çamaşır yıkamamak için pijamalarıyla oturuyorlardı. Yemek olarak da müsli yiyorlardı.
    - Müslinin ne olduğunu sormayacağım bile.
    - Buğday ve yulaf karışımı bir şey.
  • - If he's going to sleep over 3 night a week, he can pay half the rent.
    - But if I ask him to pay half the rent, it's like asking him to move in with me.
    - Eğer haftanın 3 günü kalacaksa, kiranın yarısını ödeyebilir.
    - Ama eğer kiranın yarısını ödemesini istersem, bu birlikte yaşamak gibi birşey.
  • - They say de Rais had a habbit of choosing some of the best and brightest from his classes and eating them.
    - Should I ask why?
    - Poor fool thought that by eating their flesh he would gain their youth and therefore become immortal.
    - Okay, so what does it mean?
    - Don't rush to understand, Rusty. Just listen and feel.
    - DeRais'in sınıflarından en iyi ve en parlakları seçip onları yeme alışkanlığı olduğunu söylediler.
    - Neden diye sormalı mıyım?
    - Zavallı sersem etlerini yiyerek onların gençliklerini kazandığını ve dolayısıyla da ölümsüz olacağını düşünüyormuş.
    - - Tamam. yani bu ne anlama geliyor?
    - Anlamak için acele etme, Rusty. Sadece dinle ve hisset.
  • - I would be very sorry ma'am.. if my humble request...
    - You're the limit. I've never seen such insolence.
    - I understand. Yes, I understand. Who am I...to ask such a thing from you?
    - Çok özür dilerim hanımefendi... eğer benim bu mütevazi ricam...
    - Sen limitini aştın. Böyle cüretkarlık görmedim.
    - anlıyorum. Evet. Anlıyorum. Sizden böyle bir şey isteyecek kim oluyorum ki be?
  • - I've wanted to ask you this all night... Who's Franklin?
    - Franklin ? Franklin is my husband.
    - Really? Is that his loft, then?
    - He owns it, yes.
    - Do you live with him?
    - No. He's in Turkey.
    - Bütün gece sana bunu sormayı istedim... Franklin kim?
    - Franklin? Franklin benim kocam.
    - Gerçekten mi? Bu çatı dairesi de onun o zaman?
    - Sahibi o, evet.
    - Onunla mı yaşıyorsun?
    - Hayır. O Türkiye'de yaşıyor.

1,032 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024