go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 201 kişi  18 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

as

zf. kadar, olarak, gibi, iken
i. gibi
bğ. ki; madem; olduğu gibi, diği gibi, iken, irken; karşın, rağmen; mademki
  • I'll give you a bit of advice as you're so fond of cash.
    I'm all ears, sir.
    Bu kadar para düşkünü olduğun için sana bir parça nasihat vereceğim.
    Kulaklarımı açtım, dinliyorum efendim.
  • I just do these gigs as a cover. I have other sources of income.
    Bu ıvır zıvır işleri başka şeyleri örtbas etmek için yapıyorum. Benim başka gelir kaynaklarım var.
  • One of the main things we learned as a band in those days was not to be the headliner.
    Paul Kantner
    Bu günlerde bir grup olarak öğrendiğimiz temel şeylerden biri ana grup olmamaktır.
  • lt's not how she seduces men it's her heart.. lf she can cheat all men around her she can do that to me as well.
    Bu erkekleri nasıl baştan çıkardığı değil. Bu onun kalbi. Etrafındaki tüm erkekleri aldatıyorsa, aynısını bana da yapabilir.
  • It's just kind of her obligation as your mother.
    Sounds accurate.
    Bu biraz da annen olarak onun zorunda olduğu bir durum-onun yükümlülüğü.
    Kulağa doğru geliyor-doğru.
  • It is a septic tank, I sure as hell don't want to open it. We'll just lay the foundation over it.
    Bu bir lağım çukuru. Bunu açmak istemediğimden o kadar eminim ki. Temeli bunun üzerine atarız.
  • These components— big biomolecules such as proteins, nucleic acids and lipids— are synthesised by the organism.
    New Scientist - 25 Aug 1983 - Page 556
    Bu bileşenler -proteinler, nükleik asitler ve yağlar gibi büyük moleküller- organizma tarafından sentezlenir.
  • It was, as Mrs. Archer said, a great event for a young couple to give their first dinner. It was not to be undertaken lightly.
    Bu Bayan Archer’ın dediği gibi, genç bir çift için ilk akşam yemeklerini vermek yolunda büyük bir olaydı. Önemsemeden sorumluluğu alınmazdı.
  • Founded as Londinium, the capital of the Roman province of Britannia, it later rose to become the centre of the British Empire.
    Britanya’nın Roma İli olarak kurulan Londinyum, daha sonraları İngiliz İmparatorluğunun merkezi haline geldi.
  • So, as she was prevented from telling them all about it, she suddenly remembered what a hurry she was in and, clearly peeved, called out Cheerio then, everyone, turned round sharply and left, slamming the door terribly as she went.
    Böylece,o,onlara onun hakkında herşeyi söylemekten engellenirken,aniden acelesi olduğunu hatırladı ve açıkça huysuzlaştı,Cheerio yu dışarı çağırdı sonra o giderken herkes sert şekilde geri döndü ve kapıyı sert şekilde çarparak çıktılar.
  • I never thought I couId experience feelings such as these, until now I thought they only existed in story books.
    Böyle duyguları yaşayabileceğimi hiç düşünmemiştim, şu ana kadar bunların sadece masal kitaplarında var olduğunu sanıyordum.
  • I'm as normal as blueberry pie. No more a smart little girl with no heart.
    Böğürtlenli turta kadar normalim ben. Artık çok bilmiş kalpsiz bir kız değilim.
  • He did not turn it all the way round as he felt his neck becoming stiff, but it was nonetheless enough to see that nothing behind him had changed, only his sister had stood up.
    Boynunun tutulduğunu hissettiğinde yol boyunca dönmedi,bununla beraber arkasında birşey değimediğini bilmek yeterliydi,sadece kızkardeşi ayağa kalkmıştı.
  • 'cause a patch of new paint
    is just as bad as a stain.
    Boya yaması da leke kadar kötü
    görünüyor.
  • I'm gawky as a scrub oak.Ain't I?
    Bodur bir meşe gibi biçimsizim.Değil mi?
  • That was one thing to be said about us. We were really tight as friend. We could argue a lot amongst ourselves but we were very close
    Bizinmle ilgili söylenebilecek tek şey var. Biz arkadaş olarak gereçekten sıkıyız. Kendi aramızda çok tartışırız ama çok yakınız.
  • Really, Mr. Holmes, said Mr. Merryweather as we followed them from the cellar, I do not know how the bank can thank you or repay you.
    Biz onları kilerden izlerken,Bay Merryweather,'gerçekten mi Bay Holmes'dedi,bankanın size nasıl teşekkür edebileceğini yada geri verebileceğini bilmiyorum.
  • The way we are alike as two drops of water.
    Biz birbirimize iki su damlası gibi benzeriz.
  • That's fine, as long as one is willing to accept the inconvenience and awkwardness that come with each additional piece of baggage.
    Biri her ek bagajla ortaya çıkan güçlükleri ve uygunsuzlukları kabul etmeye istekli olduğu sürece sorun yok.
  • I should try to get some sleep as one doesn't know what tomorrow may bring.
    Robert Mapplethorpe
    Biraz uyumaya çalışmam gerekiyor çünkü yarının ne getirebileceğini kimse bilemez.

22,113 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024