go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 785 kişi  29 Mar 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

walk

walked, walked, walking, walks
f. yürümek
i. yürüyüş, gezinti, yol
  • This is a hexed situation We walk away while we're still ahead We took a licking and kept on ticking.
    Bu büyülü bir durum. İlerideyken yürüyüp uzaklaşıtoruz. Üstün geldik ve okey işareti vermeye devam ediyoruz.
  • You walk into a restaurant, that's all you hear. Pesto. Pesto.
    Bir restorana girersin, duyduğun sadece budur. Pesto. Pesto.

  • He's gonna get a muffin. Then he'll walk us outside.
    Bir muffin alacak. Daha sonra bizimle dışarı gelecek.

  • If you could just walk me outside and wait till I get into a cab.
    Benimle dışarı gelip, bir taksiye binene kadar bekleseniz.

  • Some men like to make a little garden out of life and walk down a path.
    Jean Anouilh
    Bazı insanlar yaşamın dışında küçük bir bahçe yapmak ve bir patikadan aşağıya yürümek isterler.
  • Hey, Dad, would it be all right if Jake and I take a walk on the beach?
    Baba, Jake'le sahilde yürüyüşe çıkmama ne dersin?

  • To walk from camp to her
    appointment by herself.
    ..gitmesinin onun için daha iyi
    olduğunu düşünüyor.
  • - What is third-degree murder?
    - lf l walk into my house,and l find you there, erm in bed with my wife.
    -Üçüncü derece cinayet nedir?
    - Eğer eve gittiğimde yatakta seni eşimle bulursam..
  • - All right I'll walk you to your car, if you'd like.
    - Yeah. Sure. It's a bad neighborhood.
    - Maybe I should walk you to your car.
    - I don't have a car.
    - You want a ride home?
    - No, thank you. I'd like to walk. Are you okay to drive?
    - I'm not drunk. You think I am? You'll know when I'm drunk. I'll be throwing up. And I never throw up, so...
    - Tamam. İstersen, seninle arabana kadar yürüyeyim.
    - Evet, elbette. Kötü bir mahalle.
    - Belki de seninle arabana yürümeliyim.
    - Arabam yok.
    - Eve bırakmamı ister misin?
    - Hayır, teşekkür ederim. Yürümek istiyorum. Sen kullanabilecek misin?
    - Sarhoş değilim. Öyleyim mi sandın? Sarhoş olsam anlardın. Kusarım. Ve ben hiç kusmam... o yüzden...
  • - Let me walk you to a cab. - That's okay.
    - Seni taksiye kadar götüreyim. - Sorun değil.

  • - Suppose she broke down.
    - I'd walk back and do a thing or two to that engine.. spit on her, kick her,and she'd go right to work.
    - Oh, she knows who's boss.
    - I suppose you're right.
    - Sanırım, bozuldu.
    - Geri gidip motora bir-iki şey yaparım.. tükürürüm, tekmelerim ve çalışmaya başlar.
    - Oh, patronun kim olduğunu biliyor.
    - Sanırım, haklısın.
  • - The guns stopped them.
    - You're right.
    - Next time they walk right up and knock
    - Yeah, but they don't know that. They're probably looking for other ways to get in.
    - Onları silahlar durdurdu.
    - Haklısın.
    - Bir dahaki sefere yürüyerek gidip kapıya vursunlar.
    - Evet, ama bunu bilmiyorlar. Muhtemelen içeri girmek için başka yollar arıyorlar.
  • - Where are you going? - For a walk.
    - Nereye gidiyorsun? - Yürüyüşe.

  • - You just harm one hair of my lady's head......and that ugly face of yours will walk about with no neck under it.
    - Kadınımın saçının bir teline zarar verirsen... o çirkin suratın altında bir boyun olmadan gezmek zorunda kalır.
  • - They all saw me walk out. - Two minutes.
    - Herkes beni çıkarken gördü. - İki dakika.

  • - I'll walk you to your car if you'd like.
    - Yeah. Sure. It's a bad neighborhood.
    - Eğer istersen seninle arabana kadar yürürüm.
    - Evet. Burası kötü bir mahalle.
  • - There's so much information... so many ways to invest. Strange. I spent the first half of my life... not wanting to walk in his footsteps.
    - Çok fazla bilgi var... yatırım yapmanın bir çok yolu var. İlginç. Ben hayatımın ilk yarısını onun adımlarıyla yürümek istemeyerek geçirdim.
  • - Let's not walk this way.
    - Where are we going?
    - This way now.
    - Are you in trouble? Have you run away?
    - My mommy told me to run away.
    - Why?
    - I guess because Henry didn't like me.
    - Why was that?
    - Martin came home.
    - And who is he?
    - Martin is Mommy and Henry's real son.
    - Bu yoldan yürümeyelim.
    - Nereye gidiyoruz?
    - Şimdi buradan.
    - Başın dertte mi? Kaçtın mı?
    - Kaçmamı annem söyledi.
    - Neden?
    - Çünkü sanırım Henry beni sevmediği için.
    - Neden o?
    - Martin eve geldi.
    - Ya o kim?
    - Martin annem ve Henry gerçek oğlu.
  • - Let's not walk this way.
    - Where are we going?
    - This way now.
    - Are you in trouble? Have you run away?
    - My mommy told me to run away.
    - Why?
    - I guess because Henry didn't like me.
    - Why was that?
    - Martin came home.
    - And who is he?
    - Martin is Mommy and Henry's real son.
    - Bu yoldan yürümeyelim.
    - Nereye gidiyoruz?
    - Şimdi buradan.
    - Başın dertte mi? Kaçtın mı?
    - Kaçmamı annem söyledi.
    - Neden?
    - Çünkü sanırım Henry beni sevmediği için.
    - Neden o?
    - Martin eve geldi.
    - Ya o kim?
    - Martin annem ve Henry gerçek oğlu.
  • - That was a year ago. She was all we had to carry. But she could hardly walk so I left her in the hospital. Some woman in labour screamed. That frightened her.
    - Bu bir yıl önceydi. Taşıyacağımız tek şey oydu. Ama güçlükle yürüyordu bu yüzden onu hastahanede bıraktım. Doğuran bir kadın çığlık atıyordu ve bu da onu korkuttu.

663 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024