go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 907 kişi  17 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

than

bğ. den, dan, göre
  • - What are those prisms?
    - I don't know, but there might be more than one lead spliced to the firing mechanism.
    - That pin.
    - Where?
    - There, in the back.
    - What is that?
    - It's a crystal.
    - Bu prizmalar nedir?
    - Bilmiyorum ama ateşleme mekanizmasına bağlı birden çok kurşun olabilir.
    - Bu mil.
    Nerede?
    - Orada, arkada.
    - Ne o?
    - Bu bir kristal.
  • - She would stay for four or five days this time.
    - The baggage is more than before, is she alright?
    - Bu defa dört beş gün kalacakmış.
    - Bagajı öncekilerden fazla, o iyi mi?
  • - It's better we face each other. I only want to be honest with you.|
    - Isn't that why you admire Beaufort? He's more honest than the rest of us.
    - Birbirimizle yüzleşsek daha iyi olacak. Sana karşı dürüst olmak istiyorum.
    - Beaufort'a hayran olmanın nedeni de bu değil mi zaten? Hepimizden çok daha dürüst.
  • - One side kills, then the other.
    - How do you know?
    - It goes way back. They're fighting for the land.
    - They'd rather kill than solve their problems. Real fanatics. It's like the two snakes I saw fighting.
    - Bir taraf öldürür, sonra öteki.
    - Nereden biliyorsun?
    - Çok eskilerden. Arazi için savaşıyorlar.
    - Problemlerini çözmektense öldürmeyi tercih ediyorlar. Gerçek fanatikler. İki yılanı savaşırken görmek gibiydi.
  • - They're not better than me. - Of course not.
    - Benden iyi değiller. - Tabi ki.

  • - I'm better than him. - You're worse.
    - Ben ondan daya iyiyim. - Daha kötüsün.

  • - Maybe Christ will come again.. or maybe the troubles will come and the end will come. The sky will collapse and there'll be terrible rain...and showers of poison... Or maybe my life is really fine...maybe Joe loves me and I'm only crazy thinking otherwise. Or maybe not. Maybe it's even worse than I know.

    - Belki de İsa tekrar gelir... ya da belki kötülükler gelir ve son yaklaşır. Gökyüzü çöker ve korkunç bir yağmur olur... ve zehir yağar... Ya da belki de hayatım gerçekten iyidir... belki Joe beni seviyordur. ve aksini düşünmem delicedir. Ya da belki de değildir. Belki bildiğimden de kötüdür.
  • - Maybe Christ will come again.. or maybe the troubles will come and the end will come. The sky will collapse and there'll be terrible rain...and showers of poison... Or maybe my life is really fine...maybe Joe loves me and I'm only crazy thinking otherwise. Or maybe not. Maybe it's even worse than I know.

    - Belki de İsa tekrar gelir... ya da belki kötülükler gelir ve son yaklaşır. Gökyüzü çöker ve korkunç bir yağmur olur... ve zehir yağar... Ya da belki de hayatım gerçekten iyidir... belki Joe beni seviyordur. ve aksini düşünmem delicedir. Ya da belki de değildir. Belki bildiğimden de kötüdür.
  • - Maybe Christ will come again.. or maybe the troubles will come and the end will come. The sky will collapse and there'll be terrible rain...and showers of poison... Or maybe my life is really fine...maybe Joe loves me and I'm only crazy thinking otherwise. Or maybe not. Maybe it's even worse than I know.
    - Belki de İsa tekrar gelir... ya da belki kötülükler gelir ve son yaklaşır. Gökyüzü çöker ve korkunç bir yağmur olur... ve zehir yağar... Ya da belki de hayatım gerçekten iyidir... belki Joe beni seviyordur. ve aksini düşünmem delicedir. Ya da belki de değildir. Belki bildiğimden de kötüdür.
  • - Maybe Christ will come again.. or maybe the troubles will come and the end will come. The sky will collapse and there'll be terrible rain...and showers of poison light... Or maybe my life is really fine...maybe Joe loves me and I'm only crazy thinking otherwise. Or maybe not. Maybe it's even worse than I know.

    - Belki de İsa tekrar gelir... ya da belki kötülükler gelir ve son yaklaşır. Gökyüzü çöker ve korkunç bir yağmur olur... ve zehir ışığı yağar... Ya da belki de hayatım gerçekten iyidir... belki Joe beni seviyordur. ve aksini düşünmem delicedir. Ya da belki de değildir. Belki bildiğimden de kötüdür.
  • - Maybe Christ will come again.. or maybe the troubles will come and the end will come. The sky will collapse and there'll be terrible rain...and showers of poison light... Or maybe my life is really fine...maybe Joe loves me and I'm only crazy thinking otherwise. Or maybe not. Maybe it's even worse than I know.

    - Belki de İsa tekrar gelir... ya da belki kötülükler gelir ve son yaklaşır. Gökyüzü çöker ve korkunç bir yağmur olur... ve zehir ışığı yağar... Ya da belki de hayatım gerçekten iyidir... belki Joe beni seviyordur. ve aksini düşünmem delicedir. Ya da belki de değildir. Belki bildiğimden de kötüdür.
  • - Stand up!
    - Look, they made you bigger than me.
    - Who did?
    - They did. The dollmakers. They made you taller. Why don't you look like one?
    - Like one?
    - You're not cute like a doll. You just look like someone's ordinary kid.
    - Ayağa kalk!
    - Bak, seni benden büyük yapmışlar.
    - Kim?
    - Onlar yapmış. Oyuncakçılar. Seni daha uzun yapmışlar. Neden onlardan birine benzemiyorsun?
    - Onlardan biri?
    - Sen bebek gibi şirin değilsin. Sadece birisinin sıradan çocuğuna benziyorsun.
  • - ln fact, you aren't that ugly. Dragon is a hundred times uglier than you are.
    - Do you know, l'll kill Dragon in Taiwan?
    - That's very risky.
    - lf it's for you, l'm not scared at all.
    - Aslında, o kadar da çirkin değilsin. Ejderha senden yüz kat daha çirkin.
    - Tayvan'daki Ejderha'yı öldüreceğimi biliyor musun?
    - Bu çok riskli.
    - Senin içinse hiçbir şeyden korkmam.
  • - Friendly?
    - More than friendly.
    - Would you say?
    - I thought so.
    - Why did you think so?
    - She'd kind of lean on him. A couple of times she bumped him with her hip.
    - Arkadaşça mı?
    - Arkadaşçadan öte.
    - Öyle mi dersin?
    - Öyle düşündüm.
    - Nedn öyle düşündün?
    - Biraz yaslanıyordu ona. Birkaç kere kalçasıyla ona vurdu.
  • - I was happy to get your call, and learn that you were finally in town. I bet that trip did you a lot of good after all you been through.
    - I sent you a card, did you get my card?
    - Oh yes. Lovely card, thanks.
    - But I want to say to you in person. I am so sorry about Helen. I only met her than once, but we talk often on the phone after the engagement.
    - Aradığına ve sonunda şehre geldiğini öğrendiğime sevindim. Yaşadıklarından sonra eminim bu seyahat sana iyi gelmiştir.
    - Sana kart gönderdim, aldın mı kartımı?
    - Oh, evet. Güzel karttı, teşekkürler.
    - Ama karşılıklı da söylemek isterim. Helen için çok üzgünüm. Onunla bir kez tanıştım ama nişandan sonra sık sık telefonda konuştuk.
  • - I was happy to get your call, and learn that you were finally in town. I bet that trip did you a lot of good after all you been through.
    - I sent you a card, did you get my card?
    - Oh yes. Lovely card, thank you.
    - But I want to say to you in person. I am so sorry about Helen. I only met her than once, but we talk often on the phone after the engagement.
    - Aradığına ve sonunda şehre geldiğini öğrendiğime sevindim. Yaşadıklarından sonra eminim bu seyahat sana iyi gelmiştir.
    - Sana kart gönderdim, aldın mı kartımı?
    - Oh, evet. Güzel karttı, teşekkür ederim.
    - Ama karşılıklı da söylemek isterim. Helen için çok üzgünüm. Onunla bir kez tanıştım ama nişandan sonra sık sık telefonda konuştuk.
  • - I was happy to get your call, and learn that you were finally in town. I bet that trip did you a lot of good after all you been through.
    - I sent you a card, did you get my card?
    - Oh yes. Lovely card, thank you.
    - But I want to say to you in person. I am so sorry about Helen. I only met her than once, but we talk often on the phone after the engagement. She was a fine woman. A fine fine human being.
    - Aradığına ve sonunda şehre geldiğini öğrendiğime sevindim. Yaşadıklarından sonra bahse girerim bu seyahat sana iyi gelmiştir.
    - Sana kart gönderdim, aldın mı kartımı?
    - Oh, evet. Güzel karttı, teşekkür ederim.
    - Ama karşılıklı da söylemek isterim. Helen için çok üzgünüm. Onunla bir kez tanıştım ama nişandan sonra sık sık telefonda konuştuk.
  • - I got a lefter from Mom. She has a new guy. Poor mom.
    - Just be happy for her. It's better for her to be with someone than to be by herself.
    - Annemden bir mektup aldım. Yeni bir adam varmış. Zavallı annem.
    - Onun için mutlu ol. Yalnız olmasındansa birisiyle olması onun için daha iyi.
  • - Are you guys familiar with the expression.. "you catch more bees with honey than vinegar"?
    - 'Elinde balla sirkeyle yakalayabileceğinden daha çok arı yakalarsın.' lafını bilir misiniz?
  • -What time's the landing gonna be?
    -You know better than to ask that. You'll be told when we're aboard.
    - Ne zaman oraya varacağız?
    - Onu sormaktan daha iyisini biliyorsun. Bindiğimizde söyleyecekler.

11,163 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024