- Gosh, you're eating three of those?
- I'm hungry.
- They're really terrible for you. Full of rat poo...and wood shavings and shit.
- You're eating one.
- Yeah, I can't help myself. Plus, I'm trying to commit suicide. What's your excuse?
- I don't have an excuse. I am just hungry.
- Tanrım, üçünü de mi yiyorsun?
- Karnım aç.
- Onlar senin için çok kötü. Sıçan dışkısı... ve talaş ve bok dolu.
- Sen de yiyorsun.
- Evet, engel olamıyorum. Artı, ben intihar etmeye çalışıyorum. Senin gerekçen ne?
- Benim bir gerekçem yok. Sadece açım.
- Gosh, you're eating three of those?
- I'm hungry.
- They're really terrible for you. Full of rat poo...and beetle legs ... wood shavings and shit.
- Tanrım, Üçünü de mi yiyorsun?
- Karnım aç.
- Gerçekten senin için çok zararlılar. Sıçan dışkısı... böcek bacakları... tahta talaşı ve pislikleriyle dolu.
- Russia. Our mother country suffer all; she will endure all.
- But how long will this go on?
- I don't know. Forever, most likely. Yet how beautiful all this is.
- It's snowing. Nothing is more terrible than snow falling in a temple.
- Rusya. Ana vatanımız herşeyden çekiyor; hepsine dayanacak.
- Ama bu daha ne kadar sürecek?
- Bilmiyorum. Muhtemelen sonsuza dek. Yine de tüm bunlar ne kadar da güzel.
- Kar yağıyor. Hiçbir şey tapınağa kar yağmasından daha kötü olamaz.
- Then why should I go to your place... ?
- I don't know. I would really rather not have to spend tonight alone.
- I'm a pretty terrible person, Louis. No, I really, really am. I don't think I deserve being loved.
- There, you see, we already have a lot in common.
- Peki o zaman neden senin evine gitmeliyim?
- Bilmiyorum. Bu geceyi gerçekten de yalnız geçirmek istemiyorum.
- Ben oldukça kötü bir kişiyim, Louis. Hayır. Gerçekten... gerçekten öyleyim. Sevilmeyi hakettiğimi sanmıyorum.
- Gördüğün gibi, birçok ortak noktamız var.
- Then why on earth should I go to your place... ?
- I don't know. I would really rather not have to spend tonight alone.
- I'm a pretty terrible person, Louis. No, I really, really am. I don't think I deserve being loved.
- There, you see, we already have a lot in common.
- Peki o zaman neden senin evine gitmeliyim?
- Bilmiyorum. Bu geceyi gerçekten de yalnız geçirmek istemiyorum.
- Ben oldukça korkunç biriyim, Louis. Hayır. Gerçekten... gerçekten öyleyim. Sevilmeyi hakettiğimi sanmıyorum.
- Gördüğün gibi, birçok ortak noktamız var.
- I've had a remarkable dream. And you were there and you.. and you...
- I what?
- Some of it was terrible and some of it was wonderful. I kept saying I wanna go home And they sent me home.
- Olağandışı bir rüya gördüm. Ve sen de oradaydın ve sen... ve sen...
- Ben ne?
- Bazı kısımları korkunçtı, bazı kısımları ise harikaydı. Eve gitmek istiyorum deyip duruyordum. Ve onlar beni eve gönderdiler.