En çok kullanılan kelimeler
En çok kullanılan fiiller
Boşluk doldurma (kelimeler)
Boşluk doldurma (fiiller)
Kelime tamamlama
Fiil tamamlama
Kelime Eşleştirme
Fiil Eşleştirme
Kelime Telaffuzları
Fiil Telaffuzları
Fiil çekim testleri
|
sat,
sat,
sitting,
sits
f. oturmak, poz vermek Minds are like flowers. If you let it sit there without soaking anything up, it will dry up.
Ken Hill Zihinler çiçekler gibidir. Hiçbir şeyi emmeden orada oturmasına izin verirseniz, kuruyacaktır.18.06.2010 onr - ?eviren: derya ! You're more than welcome to sit in. Yanında kalabilirsiniz. They think we're torturing you in here. Sit down, Mr. Garibaldi You know, a true artist is never appreciated in his own time. Size burada işkence yaptığımızı zannedecekler. Oturun Bay Garibaldi. Bilirsiniz gerçek bir sanatçı kendi döneminde hiç takdir edilmez. We just sit in the audience and go, "That was nice. I could wear that." Seyircilerin arasında oturur ve şöyle deriz, "Bu güzeldi. Bunu giyebilirim."
   I ain't got time to babysit you. Put your hand on top of your head. Turn around. Sit down. Sana bakıcılık yapacak zamanım yok. Elini başını üstüne koy.Dön.Otur. Just sit with me. Sadece otur benimle. Rocco, sit on the other side.
You block the rear-view mirror. Rocco, öbür tarafta otur.
Aynayı kapıyorsun. After that, I wanted to sit down on the grass to rest. Ondan sonra , dinlenmek için çimlerin üzerinde oturmak istedim. Until then, I suggest you sit down
and wait till she's done. O zamana kadar oturmanızı ve
işi bitene kadar beklemenizi öneririm. Why don't you sit on my lap?
I must be heavy.
Light as a feather. Neden kucağıma oturmuyorsun?
Ağır olmalıyım.
Bir tüy kadar hafif(sin). What do you have to sit here for? There are plenty of other seats. Neden buraya oturmak zorundasın ki? Oturacak onlarca yer var.
  Do what I say, man. Just sit still. Ne dediğimi duydun, adamım. Sadece otur. Please bring 2 ice creams. And have one yourself. We'll sit here. Lütfen 2 tane dondurma getir. Bir tane de kendine al. Burada oturalım. Josh could sit up when he was six months old. Josh o altı aylıkken oturabiliyordu, bak.
 We can't let Jocelyn sit home and brood. Jocelyn'in eve tıkanıp kalmasına
izin veremeyiz. He begs me to sit in his car for two minutes... İki dakikalığına arabasında oturmam için bana yalvardı...
   He begs me to sit in his car for two minutes... İki dakikalığına arabasında oturmam için bana yalvardı...
   I’m feeling restless. I can’t sit still. İçim içime sığmıyor. Hala oturamam. No, I don't want to sit in back. I'll be left out of the conversation. Hayır, sırtımı dönmek istemiyorum. Sohbetin dışında kalırım.
   No, no, no, sit down. Hayır, hayır, hayır, otur.
720 c?mle
|