go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 475 kişi  20 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

at least

en azından
  • I'm just saying that they should
    have at least have the option.
    En azından bir seçme hakları olması
    gerektiğini söylüyorum.
  • Did you at least get makeup sex?
    En azından barışma
    seksi yaptın mı bari?
  • If I were going to convert to any religion I would probably choose Catholicism because it at least has female saints and the Virgin Mary.
    Margaret Atwood
    Eğer herhangi bir dine geçecek olsaydım, muhtemelen Katolikliği seçerdim çünkü en azından onda Meryem Ana ve kadın azizler var.
  • If you have a child, I said, you have a responsibility at least to stay alive.
    Christiane Amanpour
    Eğer çocuğun varsa, dedim, en azından hayatta kalma yükümlülüğün var.
  • She made such a stink.
    And that thing's at least another day away.
    Çok fazla arıza çıkardı.
    Doğuma da pek fazla kalmadı.
  • All threats of hell and hopes of paradise...one thing at least is certain...this life flies. One thing is certain,and the rest is lies
    Cehennemin tüm tehditleri ve cennetin tüm umutları…en azından bir şey çok açık…hayat uçup gidiyor. Bir şey çok açık ve gerisi yalan.
  • These incidents are all at least two years old. Anything more recent?
    No, nothing.
    Bu olayların tümü en azından iki yıllık. Daha yeni bir şeyler var mı?
    Hayır, hiçbir şey yok.
  • It didn't really make us envious of him. It just made-- at least me, anyway--just feel kind a sorry for him...pity him, that he felt that way.
    Bu gerçekten onu kıskanmamıza neden olmadı. Sadece -en azından benim herşeye rağmen o şekilde hissettiği için onun için üzülmemi ve ona acımamı sağladı.
  • I'm a survivor, at least that's what everyone tells me.
    Courtney Love
    Ben bir kazazadeyim,en azından herkes bana öyle söylüyor.
  • Maybe that's where love and justice finally meet. Peace at least .Isn't what the Kaddish asks for?
    Belki bu sevginin ve adaletin sonunda buluştuğu yerdir. En azından barıştır. Kaddish'in(Musevilikte ölünün arkasından okunan dua ve okuyan kişi) istediği şey bu değil mi?
  • Hey, what else can I say. At least things can't get any more depressing.
    Baksana, başka ne diyebilirim ki. En azından durum bundan daha can sıkıcı olamaz.
  • Look, can we at least establish some ground rules
    Bak, en azından birkaç
    kural belirleyemez miyiz...
  • But at least I get out of bed to pee.
    Ama en azından ben
    işemek için kalkıyorum.
  • There's no brain activity
    until at least the 27th week.
    27. haftaya kadar hiç beyin
    aktivitesi görülmez.
  • -Will you at least take a look at my notes?
    - Leave them on my desk when you go.
    -En azından yazdıklarıma bakmayacak mısın?
    -Giderken masama bırak.
  • - You're gonna have to get used to taking care of yourself now.
    - I know. I know.
    - You might have to hire a maid.
    - A maid? Oh, no. I don't need an extra expense. At least for a few weeks.
    -Bundan sonra kendine daha dikkatli bakmalısın.
    -Biliyorum.
    -Aslında bir bakıcı tutsan iyi olur.
    -Bakıcı mı?Hayır. Fazladan masrafa gerek yok. En azından bir kaç hafta için.
  • - You will now beg for forgiveness. Take off your jacket! Go down on your knee! Drop your guns! Sam, at least tell us now. Where is the President? It's difficult for you to survive.
    - Şimdi af dileyeceksin. Ceketini çıkar! Dizlerinin üzerine çök! Silahını bırak! Sam, en azından şimdi söyle bize. Başkan nerede? Hayatta kalman çok zor.
  • - They all died trying.
    - But look on the bright side. At least the prize is still there. Good health And jolly good luck to you.
    - Hepsi deneyerek öldüler.
    - ama iyi tarafından bak. en azından hala ödül var. Ve sana da sağlıklı günler ve çok iyi şanslar!
  • - What's that? We're gonna be ushers at the wedding.
    - I don't recognize half the people in this place. At least they all brought gifts.
    - Bu da nesi? Düğündeki yer göstericiler gibi olduk.
    - Bu insanların yarısını tanımıyorum ben. Neyse en azından hediye getirmişler.
  • - Maybe he has a wife.
    - Sure ! In heaven you get anything you want! When I'm dead, I'll be filthy rich ! At least three cars!
    - Belki bir karısı da vardır.
    - Elbette! Cennette ne istersen onu labilirsin. Ben öldüğümde, çok zengin olacağım. En az üç araba!

839 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024