-You're a journalist, aren't you?
- A photographer. What's in your mind?
-I'll turn myself in after the talking.Tell them the girl killed herself.herself.It wasn't murder...
-Siz gazetecisiniz, değil mi?
-Fotoğrafçı. Aklınızda kalan nedir?
-Konuştuktan sonra teslim olacağım. Onlara kızın kendisini öldürdüğünü söyleyin. Bu cinayet değildi..
-The reason for this meeting...is to tell you that you killed my son.
-.What do you mean?
-My son died of sadness...of grief...of loneliness...and of shame...through your fault.
- Three weeks ago... almost every single newspaper missed this story.. A fashion model killed herself at home. Dunno who she is.
- How come it didn't make the headline?
- A top gangster was arrested.
- Üç hafta önce... hemen hemen her gazete bu hikayeyi kaçırdı. Bir model evinde kendini öldürdü. Kim bilmiyorum.
- Nasıl oldu da gazete manşeti olmadı, haret?
- Büyük bir gangster tutuklandı.
- Turkey was chosen as a testing ground. Hundreds of Turks died within a couple of weeks in the initial trial. 2 months ago! 4 scientists were killed in a village near Istanbul. One we know worked on anthrax... The locals killed him.
- Türkiye deneme alanı olarak seçilmişti. İlk denemede yüzlerce Türk birkaç hafta içinde öldü. 2 ay evvel İstanbul yakınlarındaki bir köyde 4 bilimadamı öldürüldü. Çoban hastalığı üzerinde çalışan, tanıdığımız biri... Onu yerliler öldürdü.
- Jump somebody with a gun?
- He was gonna kill you. He could have killed you. You got a death wish?
- I guess. I didn't have time to think about it.
- Silahla birinin üstüne atlamak?
- Seni öldürecekti. Seni öldürebilirdi. Ölmeden önce son dileğin var mı?
- Sanırım. Üzerinde düşünmeye vaktim olmadı.
- You killed your mother!
- No! She wasn't my mother. I was adopted. A jackal!
- You were born of a jackal?
- Yes. Born in the image of the greatest power in the world.
- Sen anneni öldürdün!
- Hayır! O annem değildi. Ben evlatlığım. Bir çakalım.
- Sen bir çakaldan mı doğdun?
- Evet. Dünyadaki en büyük gücün sureti olarak doğdum.
- I didn't thank you. I'm Sharon Pogue.
- I'm Catch.
- Just Catch?
- Just Catch.
- Why would you do that, Catch?
- Jump somebody with a gun?
- He was gonna kill you.
- He could have killed you.
- Sana teşekkür etmedim. Ben Sharon Pogue.
- Ben Catch.
- Sadece Catch mi?
- Sadece Catch.
- Neden bunu yaptın, Catch?
- Silahla birinin üstüne atlamayı mı?
- Seni öldürecekti.
- Seni öldürebilirdi.
- Why are you sitting here?
- I don't talk to a lot of people. Would you like to sit down?
- Yeah. Yeah, sure.
- I didn't thank you. I'm Sharon Pogue.
- I'm Catch.
- Just Catch?
- Just Catch.
- Why would you do that, Catch?
- Jump somebody with a gun?
- He was gonna kill you.
- He could have killed you.
- Neden burada oturuyorsun?
- Birçok insanla konuşmuyorum. Oturmak ister misin?
- Evet. Evet elbette.
- Sana teşekkür etmedim. Ben Sharon Pogue.
- Ben Catch.
- Sadece Catch mi?
- Sadece Catch.
- Neden bunu yaptın, Catch?
- Silahla birinin üstüne atlamayı mı?
- Seni öldürecekti.
- Seni öldürebilirdi.