go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1130 kişi  19 Kas 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

blame

blamed, blamed, blaming, blames
f. suçlamak, ayıplamak
i. kabahat, kınama
  • And you just randomly decided
    to blame Doug and Richard, right?
    Ve sen de Doug ile Richard'ı suçlamaya karar
    verdin, doğru mu?
  • Okay. Okay, there's no sense in assigning blame.
    Tamam, tamam. "Katil kim?" oyununun gereği yok.

  • Well, I can't blame you.
    Seni suçlayamam.
  • I don't blame you. Do I make it sound like that?
    Seni suçlamıyorum. Yoksa suçluyor gibi miyim?

  • l can't blame you. l can't believe she never called you back.
    Seni suçlamıyorum. Seni aramadığına inanmıyorum.

  • Sit down Fei, you were sacked for your own misconduct. Don't put the blame on us.
    Otur şuraya Fei, sen görevini suistimal ettiğin için çuvalladın. Suçu bizim üzerimize atma.
  • Neither blame or praise yourself.
    Kendini ne suçla nede methet.
  • I got nobody to blame but myself.
    Kendimden başka kimsede kabahat bulamıyorum.

  • I know you blame me
    for losing the baby.
    Kaybettiğin bebek için
    beni suçladığını da biliyorum.
  • No, no, no, don't blame yourself. You were right to go to the funeral.
    Hayır, hayır, hayır kendini suçlama. Cenaze törenine katılmakta haklıydın.

  • Ginny told us all about your little panic attack last night. And I don't blame you. It's a perfectly natural reaction.
    Ginny dün geçirdiğin küçük panik ataktan bize bahsetti. Üstelik seni ayıplamıyorum. Son derece doğal bir tepki.
  • Well, you can't blame us.
    Bizi suçlayamazsın.

  • How can you blame us
    for wanting to move on?
    Ayrılmak istediğimiz için
    bizi nasıl suçlarsın?
  • But the fact that you're the kind of
    person who cannot accept blame is egregious.
    Ama kabahatini kabul edememen
    beni sükût-u hayale uğrattı.
  • - Well it's stupid, unfair question!
    -Don't blame the questions!
    -Bu saçma ve adil olmayan bir soru!
    -Soruları suçlama!
  • - Don't blame yourself. There was no way you could have known. Just like when you recovered Rambaldi's journal, you had no idea it contained a formula.
    - What are you talking about? What formula?
    - A formula for a medication.
    - Kendini suçlama. Bilebilmenin hiç bir yolu yoktu. Aynen Rambaldi'nin günlüğünü geri aldığında, içinde bir formül olduğu hakkında bir fikrin olmadığı gibi.
    - Sen neden bahsediyorsun? Ne formülü?
    - Tedavi için bir formül.
  • - You really mean war.
    - That's what they tell me. Germans claim the British started it. British blame the Germans.
    - Gerçekten savaşı kastediyorsun.
    - Bana söyledikleri bu. Almanlar İngilizlerin başlattığını iddia ediyor. İngilizler Almanları suçluyor.
  • - But don't blame me, blame my shrink. - What?
    - Beni suçlama sakın, psikiyatristimi suçla. - Ne ?

  • Inside a religious body you get sects and hierarchies, inside an information network you get bazaars and cathedrals, it is the same, call them what you like. They survive by pointing the finger of blame at each other.
    Mary Douglas
  • It makes one a better person to have had hardships and to have overcome hardships and not to blame anybody else for your mistakes.
    Maureen Forrester

183 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025