go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 3177 kişi  07 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

on

s. olmakta olan
zf. sürekli olarak
ed. üstünde, üzerinde
  • Oh, yeah. I mean, why chew on one chicken wing
    Bir kova tavuk kanadının tamamını yemek varken-

  • You say you're a comedian, you always have to be on guard.
    Anthony Anderson
    Bir komedyen olduğunü söylüyorsun,her zaman tetikte olmalısın.
  • A coach's greatest asset is his sense of responsibility - the reliance placed on him by his players.
    Knute Rockne
    Bir koçun en büyük varlığı sorumluluk duygusudur - oyuncuları tarafından ona kondurulan güvenç.
  • I saw John Jr. Once downtown. I was on a bus.
    Bir kez şehirde John Jr.'u görmüştüm. Otobüsteydim.

  • I'm usually working on eight or 10 things at once.
    Jack Prelutsky
    Bir kerede, genellikle 8 yada 10 şeyle ilgili çalışıyorum.
  • A cat was sitting on the corner near the traffic light.
    Bir kedi trafik ışığı yakınında bir köşede oturuyordu.

  • I was hanging on by a thread,but I was still making tuition.
    Bir ipe dayanmama rağmen halen okul taksidimi çıkarıyordum.
  • A helicopter managed to land on the roof and rescued six of us before the roof collapsed.
    Bir helikopter çatıya inmeyi başardı ve çatı çökmeden bizim altımızı birden kurtardı.

  • Can't put a price on a smile.
    Bir gülüşe paha biçemem.
  • I was working in my office on the 28th floor of a skyscraper.
    Bir gökdelenin 28. katındaki ofisimde çalışıyordum.

  • I spilled a cup of tea on my shirt. It was very embarrassing.
    Bir fincan çayı gömleğime döktüm. Bu çok utandırıcıydı.
  • I have no idea.
    I don't know, maybe they saw it on TV.
    Bir fikrim yok.
    Bilmiyorum, belki televizyonda görmüşlerdir.
  • Think about it, Adam... we’re on the tallest building in the world!
    Bir düşün, Adam... biz dünyanın en yüksek binanın üstündeyiz !

  • Try it on.
    Bir denesene.

  • Yeah, I get to drive his car twice a day for three to six months, depending on good behavior.
    Bir de, davranışlarıma bağlı olarak, arabayı üç ila altı ay arası günde iki kere kullanmaya hak kazandım.

  • Wait a minute, wait a minute. Hold on. We're just patsies.
    Bir dakika, bir dakika. Bekleyin. Biz sadece aldatıldık.

  • A child. The faith my company has placed on me, on us, is extraordinary.There are a few procedures to follow if you decide to keep David.
    Bir çocuk. Talihin benim üzerime, bizim üzerimize yüklediği, sıra dışı. David’i tutmayı istiyorsan takip etmen gereken birkaç prosedür var.
  • A child watches a mother beaten to death on the steps of a church.
    Bir çocuk bir kilisenin merdivenlerinde ölümüne dövülen annesini izliyor.
  • A father may turn his back on his child, brothers and sisters may become inveterate enemies, husbands may desert their wives, wives their husbands. But a mother's love endures through all.
    Washington Irving
    Bir baba çocuğuna sırt çevirebilir, kız kardeşler ve erkek kardeşler köklü düşmanlar olabilir, kocalar karılarından ayrılabilir, karılar da kocalarından. Ama bir annenin sevgisi bunların hepsine katlanır.
  • You want to fall in love with a shoe, go ahead. A shoe can't love you back, but, on the other hand, a shoe can't hurt you too deeply either. And there are so many nice-looking shoes.
    Allan Sherman
    Bir ayakkabıya aşık olmak istersin, düz git. Bir ayakkabı seni sevemez ama diğer taraftan bir ayakkabı seni bu kadar da derinden acıtamaz. Çok da hoş görünen ayakkabılar var.

22,570 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025