The antique store 3

Mrs. Venable: I'll be with you in a minute.

Steve: I'm interested in that chair in the window.

Mrs. Venable: What? That old thing? It's been there for years!

Steve: It has? Uh...it's very nice. I think it could be Victorian.

Mrs. Venable: Really?

Steve: Yes, I think I'm right. I've seen One or two other chairs like

it. I think I could get a good price for that in New York. I'll offer

you $100.

Mrs. Venable: A hundred dollars! You must be out of your mind!

Steve: No, no. It's a fair price.

Mrs. Venable: Well, then, it's yours.

Steve: There you are, then $100. Good-bye. Oh, by the way, that

painting's in a nice frame.

Mrs. Venable: It's a nice picture, honey. Late 19th century, I've

heard.

Steve: Oh, no...no, it can't be. I've seen lots like it. It must be

20th century. There's no market for them. Still, I could use the

frame.

Mrs. Venable: All right. How much will you give me for it?

Steve: Uh...how about $40?

Mrs. Venable: Oh, no, honey. It must be worth more than that. It came

from the big house on the hill.

Steve: It did? Let me have another look at it. Yes, the frame really

is nice. I'll give you $200.

Mrs. Venable: Oh, my, I don't know what to do. You see, I like that

painting myself.

Steve: All right, $250. That's my final offer.

Mrs. Venable: Let's say...$275?

Steve: OK. It's a deal.

Mrs. Venable: Should I wrap it up for you?

Steve: No, no. I have the van outside. It was nice doing business

with you. Good-bye!

Mrs. Venable: Bye-bye, honey. Thank you. You come back to see us, you

hear?

Bayan Venable: Bir dakika içinde sizin yanınızda olacağım.

Steve: Penceredeki şu sandalyeyle ilgileniyorum.

Bayan Venable: Ne? Şu eski şey mi? O yıllardır orada!

Steve: Öyle mi? Ah...o çok hoş. Viktoryan olabileceğini düşünüyorum.

Bayan Venable: Sahi mi?

Steve: Evet, sanırım haklıyım. Onun gibi bir veya iki sandalye daha

gördüm. New York'ta onun için iyi bir fiyat alabileceğimi

düşünüyorum. Size 100$ teklif ediyorum.

Bayan Venable: Yüz dolar mı! Aklınızı kaçırmış olmalısınız!

Steve: Hayır, hayır. Adil bir fiyat.

Bayan Venable: Şey, öyleyse, sizindir.

Steve: Buyurun, öyleyse, 100$. Güle güle. Ah, bu sırada, şu tablo hoş

bir çerçevede.

Bayan Venable: Hoş bir resimdir, tatlım. Geç 19. yüzyıl diye duydum.

Steve: Ah, hayır...hayır, olamaz! Onun gibi pek çoğunu gördüm. 20.

yüzyıl olmalı. Onlar için pazar yok. Yine de,çerçeveyi kullanabilirim.

Bayan Venable: Pekala. Onun için bana ne kadar vereceksiniz?

Steve: Ih...40$'a ne dersiniz?

Bayan Venable: Ah, hayır tatlım. Ondan daha fazla ediyor olmalı.

Tepedeki büyük evden geldi.

Steve: Öyle mi? Bir kez daha bakmama izin verin. Evet, çerçeve

gerçekten hoş. Size 200$ vereceğim.

Bayan Venable: Ah, canım, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Görüyorsunuz, bu tabloyu kendim seviyorum.

Steve: Pekala, 250$. Bu benim son teklifim.

Bayan Venable: 275$ diyelim mi?

Steve: Tamam. Anlaştık.

Bayan Venable: Sizin için sarayım mı?

Steve: Hayır, hayır. Dışarıda kamyonetim var. Sizinle iş yapmak

güzeldi. Güle güle!

Bayan Venable: Güle güle, tatlım. Teşekkür ederim. Bizi görmeye geri

gelirsin, duyuyor musun?