good luck 2

Int: Now, Walter…
Waldo: Please, call me Waldo. All my friends call me Waldo.
Int: All right, Waldo. Why are you doing this?
Waldo: Well, I haven’t seen my son for ten years. He lives in Australia. And we’ve never seen our grandchildren.
Int: But your boat isn’t very big, Waldo. Will it get to Australia?
Waldo: Oh, yes. I think so. It’ll get there all right. It’ll take a long time, of course. But we’re not in a hurry. I just retired, you see. And we’ll stop on the way.
Int: Where will you stop? Do you know?
Waldo: Oh, yes. We have a map. Here it is. We’ll stop at several places. We’ll need food and gas.
Int: Ah, yes. Food. What’ll you do about food?
Waldo: No problem. We’ll catch fish.
Int: I see. And water?
Waldo: That won’t be a problem either. It’ll rain. It rains a lot at sea, you know.
Int: Will you take a radio with you?
Waldo: No, no, no. We never listen to the radio. We don’t like pop music. We like some peace and quiet. We’ll take a lot of books.
Int: Well actually, I meant a two-way radio. How will you navigate? Will you use a compass?
Waldo: A compass? No. We won’t need a compass or a radio. We’ll navigate by the sun and stars. I got a book from the library.
Int: Well, good luck, Waldo. You’ll certainly need it.

Gör: Şimdi, Walter…
Waldo: Lütfen bana Waldo deyin. Tüm arkadaşlarım bana Waldo der.
Gör: Pekala, Waldo. Bunu neden yapıyorsun?
Waldo: Şey, oğlumu on yıldır görmüyorum. Avustralya’da yaşıyor. Torunlarımızı da hiç görmedik.
Gör: Fakat tekneniz çok büyük değil, Waldo. Avustralya’ya gidecek mi?
Waldo: Ah, evet. Öyle düşünüyorum. Oraya pekala gidecek. Uzun sürecek, tabi. Ama bizim acelemiz yok. Daha yeni emekli oldum, biliyorsunuz. Yolda da duracağız.
Gör: Nerede duracaksınız? Biliyor musunuz?
Waldo: Ah, evet. Bir haritamız var. İşte burada. Pek çok yerde duracağız. Yiyeceğe ve gaza ihtiyacımız olacak.
Gör: Ah, evet. Yiyecek. Yiyecek konusunda ne yapacaksınız?
Waldo: Sorun değil. Balık tutacağız.
Gör: Anlıyorum. Ya su?
Waldo: O da sorun olmayacak. Yağmur yağacaktır. Denizde çok yağmur yağar, biliyorsunuz.
Gör: Yanınıza radyo alacak mısınız?
Waldo: Hayır, hayır, hayır. Biz hiç radyo dinlemeyiz. Pop müzik sevmeyiz. Biraz huzur ve sessizlikten hoşlanıyoruz. Çokça kitap alacağız.
Gör: Şey aslında, alıcı-verici radyoyu kastetmiştim. Tekneyi nasıl idare edeceksiniz? Pusula kullanacak mısınız?
Waldo: Pusula mı? Hayır. Pusulaya veya radyoya ihtiyacımız olmayacak. Güneş ve yıldızlarla yolumuzu bulacağız. Kütüphaneden bir kitap aldım.
Gör: Şey, iyi şanslar, Waldo. Buna kesinlikle ihtiyacınız olacak.