En çok kullanılan 5000 İngilizce kelime

• contact: f. temas etmek, ilişki kurmak i. dokunma, bağlanti
• container: i. kap, konteyner, yük sandığı
• content: f. memnun etmek i. içerik, öz, kapsam, anlam s. memnun
• contents: i. içerik, içindekiler
• contest: f. yarışmak i. mücâdele, yarışma
• continent: i. kıta s. kendine hakim, ölçülü
• continue: f. devam etmek, sürmek
• continued: s. devamlı, devam eden, aralıksız
• continuous: s. sürekli, devam eden, zincirleme
• contract: f. kasılmak, kontrat yapmak i. kontrat, sözleşme
• contrary: s. aksi, karşıt
• contrast: f. tezat oluşturmak, çelişmek i. kontrast, zıtlık
• contribute: f. vermek, katkıda bulunmak
• convenience: i. uygunluk, elverişlilik
• convenient: s. kullanışlı, uygun
• conversation: i. söyleşi, sohbet
• convict: f. mahkum etmek i. suçlu, mahkum
• convince: f. ikna etmek, inandırmak
• cookies:
• cool: f. serinletmek i. serinlik s. serin, soğukkanlı, harika
• cop: f. yakalamak i. polis
• cope: f. başa çıkmak, uğraşmak i. örtü
• copper: f. bakır kaplamak i. bakır s. bakırdan yapılmış
• cordon: f. kordon altına almak i. kordon
• cork: f. mantarla tıkamak i. mantar, tıpa s. mantar
• corn: f. salamura etmek i. mısır, tahıl
• corner: f. köşeye sıkıştırmak i. köşe s. köşede olan
• corpse: i. ceset, kadavra
• correctly: z. doğru olarak.
• correspondent: i. muhabir, yazışma yapan kimse s. eş, yazışan
• corridor: i. koridor, geçit
• corruption: i. bozulma, yozlaştırma
• cosmetic: s. kozmetik, estetik i. makyaj malzemesi, bakım ürünü
• costly: s. lüks, pahalı
• costume: i. kıyafet, sahne elbisesi
• cottage: i. sayfiye evi, kulübe
• cotton: f. dost olmak i. pamuk s. pamuklu
• cough: f. öksürmek i. öksürük
• could: [can] f. ebilmek, yapabilmek
• couldn't:
• council: i. meclis, yönetim kurulu, konsey
• count: f. saymak, hesaba katmak i. sayma, hesap
• country: i. ülke, köy s. kırsal
• coupe: i. kup, spor araba
• couple: f. eşleştirmek, birleştirmek i. çift, eş
• coupon: i. kupon, koçan
• courage: i. cesaret, yiğitlik
• course: f. koşmak i. gidişat, sıralama, kur
• court: f. davet etmek i. mahkeme, hükümdarlık
• cousin: i. kuzen
• cow: f. korkutmak, yıldırmak i. inek
• coward: i. korkak, ödlek kimse (Argo) s. korkak, ödlek
• cowboy: i. kovboy, sığır çobanı
• crack: f. çatlamak i. çatlak s. çatırtı, espri
• cracker: i. kraker, bisküvi
• cramp: f. engellemek, kısıtlamak i. kramp, mengene
• crane: f. vinç ile kaldırmak; turna gibi uzanmak i. turna, vinç
• crash: f. kırılmak, çarpmak i. çatırtı, kaza
• cratch: i. yemlik
• crazy: s. çılgın, deli
• cream: f. kaymak tutmak, krem sürmek i. kaymak, krema, krem s. kremalı, krem renkli
• crease: f. katlamak i. kıvrım, pli
• create: f. yaratmak, oluşturmak
• creation: i. yaradılış i. dünyanın yaradılışı
• creature: i. yaratık, varlık
• credit: f. güvenmek, kredi vermek i. güven, kredi
• crew: i. ekip, mürettebat
• crime: f. cezalandırmak i. suç
• criminal: i. suçlu s. suç oluşturan
• crisis: i. buhran, kriz, bunalım
• crisp: f. gevrekleştirmek s. gevrek, kırışık
• critical: s. kritik, eleştirici
• crocodile: i. timsah
• crop: f. biçmek, ekmek i. ekin, ürün, hasat
• cross: f. çaprazlaştırmak i. artı işareti, haç, çapraz s. çaprazlama, kesişen
• crossing: i. geçit, kesit
• crossroads: i. kavşak, dört yol ağzı
• crossword: i. kare bulmaca, çapraz bulmaca, bulmaca
• crow: f. horoz gibi ötmek, sevinç çığlığı atmak i. karga, sevinç çığlığı
• crowd: f. toplanmak i. kalabalık
• crown: f. taç giydirmek i. taç, çelenk
• crucial: s. çok önemli, kritik
• crude: s. ham, yavan
• cruel: s. acımasız, gaddarca
• cruise: f. gemi ile dolaşmak i. turistik gemi yolculuğu
• crush: f. ezmek, parçalanmak i. ezme, baskı
• cube: f. kendisiyle iki kere çarpmak, küp küp kesmek i. küp, kaldırım taşı
• cucumber: i. salatalık, hıyar
• cultivate: f. işlemek, ekip biçmek
• culture: i. kültür, medeniyet
• cup: f. çanak gibi yapmak i. fincan, kupa, kâse
• cure: f. tedavi etmek i. tedavi, şifa
• curiosity: i. merak
• curious: s. garip, meraklı
• curl: f. kıvırmak i. büklüm, lüle
• current: i. cereyan s. cari, bugünkü
• curry: f. köri ile pişirmek i. köri
• curse: f. küfretmek, lanet okumak i. beddua, küfür
• curtain: f. perdeyi kapatmak i. perde
• curve: f. eğmek, bükmek i. eğri, kıvrım, kavis