En çok kullanılan 5000 İngilizce kelime

• haste: i. acele, telaş, hız
• hat: i. şapka
• haven't:
• hawk: f. avlanmak i. atmaca, şahin
• hay: i. saman, kuru ot
• hazard: f. tehlikeye atmak i. risk, tehlike, şans
• he: ök. erkek zm. o
• he'd:
• he'll:
• he's:
• head: f. başında olmak, yönetmek i. ana, baş, kafa s. baştaki
• headache: i. başağrısı, dert
• headed: s. başlıklı snk. başlı, kafalı
• heading: i. baş kısım, başlık
• headline: f. manşette vermek i. başlık
• headphone: i. kulaklık
• health: i. sağlık, sıhhat s. sağlık
• healthy: s. sağlıklı
• heart: i. kâlp, gönül
• heat: f. ısıtmak i. sıcaklık, hararet, ısı
• heater: i. ısıtıcı, şofben, kalorifer
• heaven: i. sema, cennet i. tanrı
• heavy: s. ağır i. ağır top zf. ağır şekilde
• hectare: i. hektar
• heel: f. topuğunu yere vurarak dans etmek i. topuk
• height: i. yükseklik, boy
• heir: i. varis, mirasçı
• hell: i. cehennem, felâket
• hello: ünl. merhaba
• help: f. yardım etmek i. yardım, çare ünl. yardım edin
• helpful: s. yardımcı, yararlı
• hen: i. tavuk
• henry: i. Henry [elek.]
• her: zm. onu, ona, onun, o
• herd: f. gütmek, sürmek, toplamak i. sürü
• here: zf. burada, buraya ünl. işte
• heritage: i. miras, kalıtım
• hero: i. kahraman
• herself: zm. kendisi, kendi kendine
• hiccup: f. hıçkırmak i. hıçkırık
• high: i. yüksek yer, lise s. yüksek, üst zf. yüksekte
• higher: s. ileri zf. daha yukarı
• highest: s. en üstün, en yüksek
• highway: i. anayol, otoban
• hijack: f. uçak kaçırmak i. uçak kaçırma, gasp
• hijacker: i. hava korsanı, gaspçı
• hill: f. tepe oluşturmak i. yığın, tepe
• him: zm. onu, ona, o
• himself: zm. kendi kendine, kendisi
• hinge: f. menteşelemek i. menteşe
• his: zm. onun, onunki
• history: i. tarih, geçmiş
• hitch-hike: f. otostop çekmek
• hobby: i. hobi, merak
• hole: f. delmek i. delik, çukur, oyuk
• holiday: f. tatile çıkmak i. tatil, bayram s. bayramlık
• hollow: f. oymak i. boşluk, çukur s. boş, oyuk, delik
• holy: i. kutsal yer s. kutsal, mübarek
• home: f. yuvasına dönmek i. ev, vatan s. eve ait
• homesick: s. vatan hasreti çeken
• honest: s. dürüst, açık sözlü ünl. gerçekten mi
• honey: i. bal ünl. tatlım, canım
• honeymoon: f. balayını geçirmek i. balayı
• honor: f. saygı göstermek, onurlandırmak [honor (Amer.) ] i. onur, şeref
• honour: f. saygı göstermek, onurlandırmak [honour (Brit.) ] i. onur, şeref, özsaygı
• hook: f. çengelle tutmak i. çengel
• hopeless: s. ümitsiz
• horizon: i. ufuk, görüş
• horizontal: i. yatay düzlem s. ufka ait, yatay
• horn: f. boynuzlamak i. boynuz
• horrible: s. korkunç, berbat
• horse: f. ata binmek i. at
• hose: f. hortumla sulamak i. hortum
• hospital: i. hastane
• host: f. evsahipliği yapmak i. evsahibi
• hostage: i. rehine
• hostel: i. öğrenci yurdu, pansiyon
• hot: f. ısıtmak zf. kızgın s. sıcak, acı
• hotel: i. otel
• hour: i. saat, zaman
• hourly: s. saat başı
• house: f. barındırmak i. ev
• housewife: i. ev kadını
• hover: f. üstünde uçmak
• how: zf. nasıl, ne kadar i. yöntem
• however: zf. her nasılsa bğ. ama, oysa
• hubbub: i. gürültü, velvele
• hug: f. sarılmak i. sarılma, kucaklama
• huge: s. kocaman
• hum: f. vızıldamak, uğuldamak i. vızıltı, uğultu
• human: s. insan i. insanoğlu
• humble: s. alçakgönüllü
• humour: f. memnun etmek, hoşuna gitmek
• hundred: i. yüzlük
• hungry: s. karnı aç
• hunter: i. avcı, kapaklı saat
• husband: i. koca
• hush: f. susturmak, sakinleştirmek i. sessizlik ünl. hişt, sus
• hut: f. barakaya yerleştirmek i. kulübe, kümes, baraka
• i: [I] i. bir (romen)