En çok kullanılan 5000 İngilizce kelime

• bawl: f. haykırmak, bağırmak
• bay: f. ulumak i. körfez, koy
• be: f. olmak, bulunmak, var olmak, anlamına gelmek
• beach: f. sahile çekmek i. sahil, plaj
• bean: i. fasulye, tane, metelik
• beard: f. karşı gelmek i. sakal
• beast: i. hayvan, canavar, sevimsiz kimse
• beat: f. dövmek, çalmak (davul) i. darbe s. bitkin
• beautiful: s. güzel, hoş
• beauty: i. güzellik
• because: bğ. çünkü, diği için
• bed: f. yatırmak i. yatak, nehir yatağı
• beef: f. sızlanmak i. sığır eti, yakınma
• been: [be] f. olmak, bulunmak, anlamına gelmek
• beer: i. bira
• before: zf. önce, önde bğ. den önce ed. önünde
• beforehand: zf. önceden, peşin olarak
• behavior: i. davranış, tavır, tutum
• behind: zf. arkada, geriye ed. ardındaki
• being: i. varlık, olma
• bell: f. böğürmek i. zil, çan
• below: zf. aşağı, altta ed. altında
• belt: f. kemer takmak i. kemer, kuşak
• ben: i. iç oda (İsk.)
• Bench: i. bank, kürsü
• bend: f. bükmek, kıvrılmak i. kıvrım, dönemeç
• beneath: ed. altında zf. altına, altta
• benefit: f. yararı dokunmak i. yarar, çıkar, kazanç
• bent: i. istek, yatkınlık s. bükülmüş
• berry: f. meyve toplamak i. dut (küçük meyvelerin genel adı)
• beside: ed. yanına, yanında, başka
• besides: zf. ayrıca, üstelik ed. dışında
• best: f. yenmek, alt etmek s. en iyi zf. en iyi şekilde
• betsy:
• better: f. iyileştirmek i. daha iyisi s. daha iyi, daha güzel
• between: zf. ortasında, arasına ed. arasında
• beyond: i. ahiret zf. ötesinde ed. ötesine, ayrıca
• bias: s. çapraz i. eğilim, önyargı zf. çapraz olarak, meyilli olarak
• bicycle: f. bisiklete binmek, bisikletle gezmek i. bisiklet
• big: zf. büyük, çok, fazla s. kocaman, iri
• bigger: [big] s. büyük, kocaman
• biggest: [big] s. en büyük, çok
• bike: f. bisiklete binmek, motosiklete binmek i. bisiklet, motosiklet
• bill: f. fatura etmek i. hesap, kâğıt para
• billy: i. cop
• bin: kutu, çöp kutusu
• bind: f. bağlamak, tutmak i. bağlayan şey
• bird: i. kuş
• birds: kuşlar
• birth: i. doğum, yavrulama; köken
• birthday: i. doğum günü, yaş günü
• biscuit: s. açık kahverengi i. bisküvi, kurabiye, çörek
• bishop: i. piskopos; fil (satranç)
• black: f. karartmak i. siyah, zenci s. uğursuz
• bladder: i. sidik torbası, kese
• blade: i. bıçak ağzı, kılıç
• blank: f. çıkarmak i. boşluk s. boş, yazısız
• blanket: f. örtmek i. battaniye, örtü s. kapsamlı
• bless: f. kutsamak, şükretmek
• blind: f. kör etmek i. jaluzi, pusu s. kör
• blister: f. su toplamak i. kabarcık
• block: f. engellemek, kapamak i. blok, kütük, engel
• blockade: f. kuşatmak i. abluka, kuşatma
• blood: i. kan, huy, akrabalık
• blouse: i. bluz, gömlek
• blue: f. maviye boyamak i. mavi s. morarmış
• board: f. tahta döşemek, binmek i. kara tahta, pano
• boat: f. kayıkla gezmek i. kayık, sandal
• bob: f. sallamak, reverans yapmak i. saç lülesi
• body: i. vücut, gövde, beden, ceset
• bodyguard: i. koruma görevlisi
• boil: f. kaynatmak, haşlamak i. kızışma, son radde
• boiler: i. kazan, su ısıtıcısı
• bolt: f. sürgülemek, kaçmak i. sürgü
• bomb: f. bombalamak i. bomba, fiyasko
• bone: f. kemiklerini ayıklamak i. kemik, kılçık s. kemikten yapılmış
• bonnet: f. başlık giydirmek i. bone, başlık
• bony: s. kemiksi, kılçıklı
• booklet: i. kitapçık, broşür
• boom: f. gürlemek, fırlamak i. patlama, ani artış
• boot: f. tekmelemek, tepmek i. bot, çizme
• border: f. sınır koymak, çerçevelemek i. kenar, sınır
• born: s. doğum, doğmuş
• boss: f. yönetmek i. patron, yönetici
• both: s. ikisi de, her ikisi de
• bother: f. sinir bozmak i. sıkıntı, zahmet ünl. baş belâsı
• Bottle: f. şişelemek i. şişe, biberon
• bottom: f. temeline inmek i. dip, alt s. alttaki
• bounce: f. zıplamak i. sıçrama, sekme
• bound: f. zıplamak, sınırlamak i. sınır s. bağlı, zorunlu
• boundary: i. sınır, limit
• bow: f. eğilmek, başla selamlamak i. reverans
• Bowl: f. yuvarlamak i. kâse, leğen
• box: f. kutuya koymak i. kutu, yumruk
• boy: i. oğlan, erkek çocuk
• bra: [bra (brassiere) ] i. sutyen
• brain: f. beynini patlatmak (Argo) i. beyin, akıl
• branch: f. dal budak salmak i. dal, kol
• brave: f. meydan okumak i. kızılderili savaşçı s. mert, cesur
• bread: f. pane etmek i. ekmek