En çok kullanılan 5000 İngilizce kelime

• triumph: f. zafer kazanmak i. zafer, başarı
• troop: f. toplanmak i. topluluk, bölük
• troops: i. asker, birlikler
• tropical: tropikal, çok sıcak
• trouble: f. rahatsız etmek i. sıkıntı, üzüntü
• trousers: i. pantolon
• truck: f. takas etmek i. kamyon, yük vagonu, takas
• true: s. esaslı, gerçek zf. doğru
• true .:
• trunk: i. gövde, beden
• truth: i. doğruluk, gerçeklik
• tube: f. boru döşemek i. tüp, boru
• tuesday: i. salı
• tuition: i. okul parası, ders ücreti
• tulip: i. lâle
• tummy: i. karın, mide
• tune: f. akort etmek i. melodi, akort
• tunnel: f. tünel açmak i. tünel
• turban: i. sarık, türban
• turkey: i. Türkiye i. hindi
• turnkey: i. zindancı, gardiyan
• turnover: i. devir
• tv:
• twelve: oniki
• twenty: yirmi
• twice: zf. iki kere
• twist: f. bükmek i. büklüm, dönme
• two: ikili ök. iki
• type: f. daktilo ile yazmak i. tip, örnek
• typical: s. tipik, özgün
• typist: i. daktiloda yazan kimse, kâtip
• tyre: [Tyre] i. sur şehri, araba lastiği
• ufo: [UFO (unidentified flying object) ] i. uçan daire, belirlenemeyen uçan cisim
• ugly: s. çirkin, iğrenç
• umbrella: i. şemsiye, koruyucu
• unable: s. elinden gelmez
• uncle: i. amca, dayı
• unconscious: s. baygın, bilinçsiz, kasıtsız
• under: s. alt zf. altına ed. altında
• underclothes: i. iç çamaşırları
• undergo: f. katlanmak, çekmek
• underline: f. altını çizmek, vurgulamak i. altını çizme, vurgulama
• unemployment: i. işsizlik
• unfair: s. haksız, hileli
• unfavourable: s. elverişsiz, sakıncalı
• unhappy: s. mutsuz, üzgün
• unhealthy: s. sağlıksız, sağlığa zararlı
• uniform: f. üniforma giydirmek i. üniforma s. bir örnek
• union: i. birlik, sendika
• unit: i. birim
• unite: f. birleştirmek, bağlamak
• united: birleşmiş
• universe: evren, âlem
• university: i. üniversite
• unknown: i. bilinmeyen s. meçhul, yabancı
• unless: ed. den başka bğ. olmadıkça
• unlikely: s. pek mümkün olmayan zf. ihtimali olmadan
• unload: f. boşaltmak
• unlock: f. kilidini açmak
• until: ed. değin bğ. inceye kadar
• unusual: alışılmadık, acayip
• up: ed. yukarı i. artış ünl. kalk, yaşasın, yukarı
• up to you: sana kalmış, nasıl istersen (ıt's up to you)
• up-to-date: s. güncel, çağdaş
• upon: ed. üzerine, üzerinde
• upper: i. üst parça s. üstteki, üst
• upside-down: s. baş aşağı, ters
• upstairs: i. üst kat zf. yukarıda
• upward: zf. yukarıya, itibaren
• urban: s. şehir, şehirli
• urgent: s. acil, kaçınılmaz
• us: [US (United States) ] i. amerika birleşik devletleri, bize, bizi
• useful: s. yararlı, kullanışlı, işe yarar
• usual: s. olağan, her zamanki
• usually: genellikle
• v.i.p.: (very ımportant person), çok önemli kişi
• vacant: s. boş, açık
• vacation: f. tatil yapmak i. tatil, izin, boşaltma s. tatil
• vacuum cleaner: elektrik süpürgesi
• vain: s. boş, faydasız
• valley: i. vadi
• valuable: s. değerli
• value: f. değer biçmek i. değer, önem
• van: i. elebaşı, kamyonet
• vanilla: i. vanilya
• vapor: i. buhar, buğu f. buharlaşmak
• vaporize: [vaporize (Amer.) ] f. buharlaşmak
• variety: i. çeşitlilik
• various: s. çeşitli, birçok
• vary: değiştirmek, çeşitlemek
• vase: i. vazo
• vast: geniş, çok büyük
• vegetable: i. sebze, bitki s. bitkisel, sebze
• vehicle: i. araç
• veil: f. peçe takmak i. peçe, başörtüsü
• vein: i. toplardamar, huy
• velvet: i. kadife s. kadife gibi, yumuşak
• venture: f. riske atmak i. cüret, tehlikeli girişim
• verb: i. fiil, eylem
• verdict: i. yargı, hüküm