go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 863 kişi  13 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

told

told, told, telling, tells
  • Just told me that lucky
    strike is going there.
    ...az önce Lucky Strike'ın
    onlara gittiğini söyledi.
  • -I'm sober now. I've told Edwina and I want to tell you.. and the rest of the girl how much I apologize.
    -We accept your apology, Corporal.But I think now it's best if we don't speak about it.
    -Şimdi ayıkım. Edwina'ya anlattım ve size ve kızlara da ne kadar çok af dilediğimi söylemek istiyorum.
    -Özrünü kabul ediyoruz, Corporal. Ama şimdi bununla ilgili konuşmasak en iyisi bu olur sanıyorum.
  • -Are you completely mad? Why did you come here? -To see you. -But don't you realize that...? -My men told me what you did for me, so I've come to thank you.
    -Sen aklını mı kaçırdın? Buraya neden geldin? -Seni görmek için. -Peki farkında değil misin...? -Adamlarım benim için yaptıklarını anlattı, ben de sana teşekkür etmek için geldim.
  • -I saw her at Granny's yesterday. And she told you yesterday.
    - No. She sent me a note this afternoon Do you want to see it?
    -Onu dün büyük annenin evinde gördüm. Ayrıca dün sana anlatmıştır.
    -Hayır. Bugün öğleden sonra bana bir not gönderdi. Görmek ister misin?
  • -. Have you anything to say that might lead this court to believe otherwise?
    -I told you I was fishing.
    -Mahkemenin aksi duruma inanması için söyleyeceğin herhangibir şey var mı?
    -Size söyledim, balık avlıyordum.
  • - Paulie, I told you to stay put.
    - The guy at the gates has a package.
    - Yerinden kımıldamamanı söylemiştim.
    - Adamın biri bir paket getirdi.
  • - You know my niece, Countess Olenska.
    - Countess.
    - I hope you've told Madame Olenska.
    - Yeğenimi tanıyorsunuz, Kontes Olenska.
    - Kontes.
    - Umarım Madam Olenska’ya söylediniz.
  • - You did everything you could.
    - l was supposed to stop the detonation. l didn't. And because of that, four ClA agents were killed.
    - You had no way of knowing Dixon had a second trigger. There was nothing you could do.
    - l could've told him the truth . Dixon needs to know who he's really working for.
    - Sydney. l know. But l can't put his family at risk.
    - Yapabileceğin herşeyi yaptın.
    - Patlamayı durdurmam gerekirdi. Yapmadım. Ve bu yüzden, dört CIA ajanı öldü.
    - Dixon'ın ikinci bir tetiği olduğunu bilmenin bir yolu yoktu. Yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
    - Ona gerçeği söyleyebilirdim. Dixon'ın kimin için çalıştığını bilmeye hakkı var.
    - Sydney. Biliyorum. Ama ailesini riske sokamam.
  • - And you're choosing to tell us about this now? She told me a few weeks back somebody's got to handle the guest entertainment.
    - Ve sen bunu şimdi söylemeyi mi tercih ediyorsun? Bana bir kaç hafta önce biriinin misafirleri eğlendirme işini üstlenmesi gerektiğini söylemişti.
  • - Did you test it?
    - What do you mean did l test it? You gave me a half-finished program! You told me you'd give me a finished one.

    - Test ettin mi?
    - Ne demek test ettim mi? Bana yarı bitmiş bir program vermişsin! Bitmiş bir program vereceğini söylemiştin.
  • - I wanna watch TV Horse racing. I forgot to bet on my tips. I put the bet for you if you have money. The jockey said sure win.
    - Really?
    - He told me to bet on.
    - Which one?
    - $10,000 each way, No.7 Race 3.He said sure win.
    - Televizyonda at yarışı seyretmek istiyorum. Tüyolarıma bahis yapmayı unuttum. Paran varsa senin için bahis yapabilirim. Cokey kesin kazanır dendi.
    - Gerçekten mi?
    - Bahis oynamamı söyledi.
    - Hangisine?
    - Yarış 3'te numara 7'ye. her iki yöne 10.000 dolar. Kesin kazanır dedi.
  • - How would he like the exchange to be done?
    - He told us to wait outside JP Cinema at 9p.m., with the money.
    - Takasın nasıl yapılmasını istiyor?
    - Bize, para ile birlikte saat dokuzda JP Sineması dışında, beklememizi söyledi.
  • - I would not be here to tell what I told now. I came back to life after a long black black gap of what might have been a million years.
    - Şu anda söylediklerimi anlatmak için burada olmayabilirdim. Belki de milyon yıl süren kapkara uzun bir geçitten geçip hayata geri geldim.
  • - Sunita must have told me about you. Like her l am too - a victim of thi misunderstanding.
    - Sunita bana senden bahsetmiş olmalı. Ben de onun gibi bu yanlış anlaşılmanın kurbanıyım.
  • - And what did you say?
    - I told him I agree.
    - Sen ne söyledin?
    - Ona katıldığımı.

  • - It's like I'm in quicksand here. - I told you when I met her.
    - Sanki bataklıktayım. - Onunla tanıştığımda sana söylemiştim.

  • - I'm sorry that I never told you. I'm not sorry that you're here.
    - Don't worry about it. I'm as jealous as all hell. So, was it a big wedding?
    - Sana hiç söylemediğim için üzgünüm. Burada olmandan üzgün değilim.
    - Bu konuda endişelenme.Fena halde kıskandım. Peki, büyük bir düğün müydü?
  • - I told you not to come. - I need some water.
    - Sana gelmemini söylemiştim. - Biraz suya ihtiyacım var.

  • - I told you thousand times.. - The gipsy has a soft spot.
    - Yes.This shit is important, the power of friendship, my brother.
    - Sana binlerce kez dedim, çingenenin zayıf bir noktası var.
    - Evet, bu saçmalık önemli, arkadaşlığın gücü, kardeşim!
  • - There is only one problem.
    - Yes?
    - The schedule l told you. Sasa's Nationa Champion in Junior league.
    - l know.
    - He's preparing for the World Championship.
    - So?
    - He must practice more.
    - Sadece bir problem var.
    - Evet?
    - Sana söylediğim program. sasa küçükler liginde Ulusal Şampiyon.
    - Biliyorum.
    - Dünya Şampiyonluğu için hazırlanıyor.
    - Yani?
    - Daha çok egzersiz yapması gerekli.

1,328 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024