go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 686 kişi  05 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

had

had, had, having, has
[have] f. sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, göz yummak, aldatmak, dolandırmak, zorunda olmak, bulunmak
  • They had a few bananas and a little apple juice from their plane.
    Uçaktan birkaç tane muzları ve biraz elma suları vardı.

  • Your aircraft had a problem with the engines and it came back.
    Uçağınızın motorunda bir sorun vardı ve geri döndü.

  • You've had energy
    bars this whole time?!
    Tüm bu zaman boyunca enerji verici
    çikolatan mı vardı?
  • They had the tram, filled with warm sunshine, all to themselves.
    Tramvayları vardı, sıcak gün ışığıyla dolu, hepsi kendilerinindi.
  • They were ready to bomb the theatre. I had to protect the innocent citizens. Their safety was above all.
    Tiyatroyu havaya uçurmak için hazırlardı. Masum vatandaşları korumak zorundaydım. Onların güvenliği benim için her şeyden önemliydi-her şeyin üzerindeydi.

  • They were ready to bomb the theatre. I had to protect the innocent citizens. Their safety was above all.
    Tiyatroyu havaya uçurmak için hazırlardı. Masum vatandaşları korumak zorundaydım. Onların güvenliği benim için her şeyden önemliydi-her şeyin üzerindeydi.
  • You know, my aunt, she had a cat, ran away, showed up three years later.
    Teyzeminde bir kedisi vardı, kaybolmuştu, üç yıl sonra geri dönmüştü.

  • Rather than be taken alive, he exploded
    a grenade he had in his jacket.
    Teslim olmak yerine
    sakladığı el bombasını patlattı.
  • What is it you want then?, asked Samsa, whom the cleaner had the most respect for.
    Temizlikçinin en saygı duyduğu kişi olan Samsa sordu : Ne istiyorsun öyleyse?
  • If you'd answered me, I wouldn't have had to do this.
    Telefonuma baksaydınız, bunu yapmak zorunda kalmazdım.

  • All you had to do was tell
    them everything was fine.
    Tek yapman gereken onlara
    her şeyin iyi olduğunu söylemekti.
  • You had one simple task.
    Tek bir basit şey istedim senden.
  • You wasted the one phone call
    we had to return a sweater?!
    Tek arama hakkımızı süveterinin iadesi
    için mi harcadın?
  • "And our sweet mother Evelyn
    had a small operation.
    Tatlı annemiz Evelyn de
    bir operasyon geçirdi.
  • We had her at trailer.
    Taşıyıcı dediğinde tavlamıştık onu.
  • I don't care if you had a message from God, complete with Stone Tablets.
    Taş Tabletlerle [on emrin yazılı olduğu iki taş levha] birlikte Tanrı’dan mesajın bile olsa, aldırmam.
  • We had an argument,
    so I had to straighten him out.
    Tartışmıştık ve onu biraz düzelttim.
  • They sought the help of a fairy god mother ...who had them lock the young princess away in a tower... ...there to await the kiss... ...of the handsome prince
    Tanrı Ana, onlar bir periden yardım istediler…prensesi bir kuleye hapsetmelerini sağlayan bir periden…prenses orada yakışıklı prensin öpücüğünü bekledi.
  • Okay. I'm sorry. This is the best bread I ever had.
    Tamam, üzgünüm. Bu yediğim en güzel ekmekti.

  • And that's exactly when you knew
    what you had to do to make her pay.
    Tam o sırada ona gününü göstermek
    için ne yapacağını biliyordun.


11,648 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024