go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 562 kişi  28 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

got

got, gotten, getting, gets
[get] f. almak, edinmek, elde etmek, ele geçirmek; satın almak; getirmek, götürmek; varmak, gelmek; kazanmak; yapmak; idrak etmek; anlamak; başına gelmek; olmak; başlamak; canına okumak; öldürmek; açığını bulmak, yalanını çıkarmak
  • Look at your pants.Have they got holes in the knees?
    Pantolonuna bak. Dizlerinde delikler var mı?
  • Hey, you got anything special
    going on next week?
    Önümüzdeki hafta için
    özel bir planın var mı?
  • I have got outstanding debts,You want me to buy a car,are you kidding?
    Ödenmemiş borçlarım var,bir araba almamı istiyorsun,dalgamı geçiyorsun?
  • Actors have an unusual perspective on clothing. You've really got to know the impact of what you're wearing on the character you're playing.
    Kyle MacLachlan
    Oyuncuların giyim üzerine garip bir görüşü vardır. Oynadığınız karakterde giydiklerinizin etkisini gerçekten bilmelisiniz.
  • Did you see which way the bus turned
    when it got to the corner?
    Otobüsün köşeyi döndükten sonra hangi yöne
    gittiğini görebildiniz mi?
  • I've got a nephew in junior high.
    Ortaokulda okuyan bir yeğenim var.

  • We got to organize, right?Right. I guess I'm next in line.Eighty-five's in charge?
    Organize etmeliyiz, değil mi? Sanırım,ben görevde 85. sırada bir sonrakiyim.
  • By the time they got there, the dig had been evacuated. FTL must have found whatever was buried there.
    Oraya vardıkları zaman, yurt boşaltılmıştı. FTL, oraya her ne gömüldüyse bulmuş olmalı.
  • Got an MBA over there. Came back
    to the States about six months ago.
    Orada MBA yapmış.
    Altı ay kadar önce ülkeye geri dönmüş.
  • She's got a rare disease.
    Onun ender görülen bir hastalığı var.
  • He's got a big heart.
    Onun büyük bir kalbi var.

  • He's impossible to identify.His head got crushed.
    Onu tanımmlamak imkansız görünüyor. Başı ezilmiş bir şekilde.
  • Didn't you bring it? I see you've got gloves this time.
    Onu getirdin mi? Görüyorum ki bu sefer eldivenlerin yanında.
  • You got him under surveillance too?You think he knows anything?
    Onu da mı gözaltına aldınız.? Birşey bildiğini mi düşünüyorsunuz?
  • They've got guns. One of your reporters is dead already.
    Onların silahları var. Muhabirlerinizden birini çoktan öldürdüler.
  • You've got their lives, you know, and you must put up with their souls!
    Onların canlarını aldın,ve ruhlarıyla iyi geçinmek zorundasın.
  • I've got millions of them. I ruin them whenever I want.
    Onlardan daha milyonlarca var. Ne zaman istersem keserim.

  • I was beginning to realize I wasn't one of them. I just didn't fit. I didn't fit at my old school. I definitely didn't fit at my new one. I heard that some kids got taught by their parents at home. Mum couldn't do that.
    Onlardan biri olmadığımı idrak etmeye başlıyordum. Sadece uygun değildim. Eski okuluma göre değildim. Yenisine de kesinlikle uygun değildim. Bazı çocukların evde anneleri tarafından eğitildiğini duymuştum. Annem bunu yapamadı.
  • They got married in 1988, and they’re still in love.
    Onlar 1988 yılında evlendiler ve onlar hâlâ aşıklar.

  • She's got one of those wooden toilet seats.
    Onda, şu ahşap klozet oturağından var.


4,947 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024