go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 542 kişi  27 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

live

lived, lived, living, lives
f. yaşamak
s. canlı
  • You decided to get a haircut, while I earned money for you to live on?
    Ben senin geçinmen için para kazanırken, saç tıraşı olmaya mı karar verdin?
  • I’m going to live in New York.
    Ben New York'ta yaşamayacağım.

  • I live a very real life.
    Anastacia
    Ben çok gerçek bir hayatı yaşıyorum.
  • Sometimes I think that it's the only thing that you really live for.
    Bazen sadece onun için yaşıyormuşsun gibi geliyor.

  • What you're looking at is, without a doubt.. never-before-seen footage of live action shot on an actual field of battle
    Baktığınız şey hiç kuşkusuz savaşın gerçek cephesindeki canlı bir film çekiminin daha önce hiç görülmemiş görüntüsüdür.
  • Dad won't let you live abroad without getting married first.
    Babamız seni evlenmeden yurtdışında yaşamana izin vermeyecektir.
  • To save me father l had to marry you. But you are like disease with which a man can neither live or die.
    Babamı kurtarmak için seninle evlenmek zorunda kaldım.Ama sen bir hastalık gibisin - bir insan seninle birlikteyken ne yaşayabiliyor ne de ölebiliyor.
  • To save me father l had to marry you. But you are like disease - with which a man can neither live or die.
    Babamı kurtarmak için seninle evlenmek zorunda kaldım.Ama sen bir hastalık gibisin - bir insan seninle birlikteyken ne yaşayabiliyor ne de ölebiliyor.
  • What happened, in fact, was that my dad wrote a song.. ...in 1958, and it's quite a famous song......and I basically live off the royalties of that
    Aslında olanlar şöyle, babam 1958 yılında babam bir şarkı yazdı ve oldukça meşhur bir şarkı...ve temelde bu şarkının telif geliriyle yaşıyorum
  • I live in an army barracks
    with the FBl guys.
    Askeri barakalarda,
    FBl'lı çocuklarla beraber.
  • They live there now.
    Artık orada yaşıyorlar.

  • But you still are beautiful and elegant, and you don't live in this kind of place anymore.
    Ancak hala güzel ve şıksın, ayrıca artık bu tür bir yerde oturmuyorsun.
  • But l don't want to live in a city where the only cultural advantage is that you can make a right turn on a red light.
    Ama tek kültürel avantajın kırmızı ışıkta sağa dönüş yapabileceğin bir şehirde yaşamak istemiyorum.
  • Hey, you crap where I live.
    Ama sen yaşadığım yeri bozuyorsun.

  • But I can’t live without it!
    Ama ben onsuz yaşayamam!

  • He suggested we die together if his parents didn't approve of me.He said he couldn't live a moment without me.
    Ailesi beni onaylamazsa birlikte ölmemizi önerdi. Bensiz bir an bile yaşayamayacağını söyledi.
  • My parents live in Florida now. They moved there last year.
    Ailem şu an Florida'da yaşıyor. Geçen sene taşındılar.

  • And she's not gonna
    live in the dark.
    ...ve böyle belirsizlik içinde
    yaşamayacak.
  • about Little Lord Skidmark coming to live here full time?
    ...tamgün yaşayacağıyla ilgili duyduklarım doğru mu?

  • - I won't let Jessica live like this. I'll double whatever he's paying you.
    - I'm not some gun for hire.
    -jessica'nın böyle yaşamasına izin vermeyeceğim. o sana ne ödüyorsa ben iki mislini ödeyeceğim.
    -ben kiralık katil değilim.

2,788 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024