go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1219 kişi  28 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

sure

ünl. kesinlikle
s. emin, kesin
zf. şüphesiz
  • - I wanna watch TV Horse racing. I forgot to bet on my tips. I put the bet for you if you have money. The jockey said sure win.
    - Really?
    - He told me to bet on.
    - Which one?
    - $10,000 each way, No.7 Race 3.He said sure win.
    - Televizyonda at yarışı seyretmek istiyorum. Tüyolarıma bahis yapmayı unuttum. Paran varsa senin için bahis yapabilirim. Cokey kesin kazanır dendi.
    - Gerçekten mi?
    - Bahis oynamamı söyledi.
    - Hangisine?
    - Yarış 3'te numara 7'ye. her iki yöne 10.000 dolar. Kesin kazanır dedi.
  • - Honey, I'm sure that you can do it, right? His teacher said that his IQ is very high for his age. Why does he hold on to that nasty bug?
    - You know kids are kids. I used to catch worms.
    - Tatlım, yapabileceğinden eminim. Öğretmeni yaşına göre IQsunun çok yüksek olduğunu söyledi. Neden bu pis böceklere takılıp kaldı ki sanki?
    - Bilirsin, çocuk her zaman çocuktur. Ben solucan yakalardım.
  • - Sure, but you'll have to wait in reception.
    - Of course.
    - Tabi, ama resepsiyonda beklemelisiniz.
    - Tabi ki.
  • - How would Spaulding know that?
    - I'm not sure.
    - Spaulding bunu nereden bilebilir ki?
    - Emin değilim.

  • - Then keep the acceleration locked. Make sure the tanker won't slow down. Then you make the jump. Let the oil tanker go over the bridge and blow itself to hell.
    - Too dangerous!
    - Sonra ivme hareketini kilitle. Tankerin yavaşlamadığından emin ol. Sonra atlayışı yap. Bırak yağ tankeri köprüyü geçsin ve cehennem gibi patlasın.
    - Çok tehlikeli!
  • it was nice talking to you too. Bye!
    She seems like a really nice lady. Does she know, you're a no-good, lying and sack of shit?
    - Sure does.
    - Sizinle konuşmak da güzeldi. Bay!
    - Gerçekten çok hoş bir hanıma benziyor. İyi bir tip olmadığını, yalan söylediğini ve bok çuvalı olduğunu biliyor mu?
    - Elbette, biliyor.
  • - Slng! I'm sure we'll get him to lead us to him.
    - Then why hasn't he?
    - Yeah, they hate each other, but they probably hate us more.
    - Sgh! Eminim, bizi ona götürmesinini sağlayabiliriz.
    - O zaman neden yapmadı?
    - Evet, birbirlerinden nefret ediyorlar, ama muhtemelen bizden daha çok nefret ediyorlar.
  • - You can´t be sure there´s something there yet
    - This morning I thought I felt him kick.
    - How can they kick? It bet he size of my thumbnail.
    - Orada birşey olduğundan henüz emin olamazsın.
    - Bu sabah tekmelediğini hissettiğimi sandım.
    - Nasıl tekmeleyebilir? Bahse girerim baş parmağımın tırnağı kadardır.
  • - You read it I'm sure it's nothing.
    - Do you really want me to read it? Oh my god! What a handwriting! She writes like a young person. Meticulous and pretty.
    - Just read it.
    - Oku. Eminim birşey değildir.
    - Gerçekten okumamı istiyor musun? Aman Tanrım! Nasıl bir elyazısı! Genç biri gibi yazıyor. Hoş ve titizlikle yazılmış.
    - Sadece oku!
  • - Who is she? Where does she live?
    - Forget it. Don't waste your time. She's out of your league.
    - What? You don't even know me.
    - Sure I do.
    - O kim? Nerede oturuyor?
    - Unut. Vaktini harcama. Sen onun seviyesinde değilsin.
    - Ne? Beni tanımıyorsun bile.
    - Elbette, tanıyorum.
  • - Where did she live then?
    - We're not sure.
    - Nerede kalıyormuş o zaman?
    - Emin değiliz.

  • -Such an exciting day.
    - It sure was and what a finale Thomas, your friends ar really delightful. I just love them.
    - Ne kadar heyecanlı bir gündü.
    - Gerçekten öyleydi ve sonu nasıl da güzeldi Thomas, arkadaşların çok hoş. Onları çok sevdim.
  • - What'd you buy, mom?
    - I didn't. It's a gift from your aunt Helen. I'm sure it's another one of her little jokes.
    - Ne aldın anne?
    - Ben almadım. Teyzen Helen' dan sana bir hediye, Eminim bu da onun küçük şakalarından biridir.
  • - I'm not saying you're a bad cook. Of course, I'm sure your husband loves the way your strawberry jam is.
    - Kötü bir aşçı olduğunu söylemiyorum. Elbette ki kocan senin çilek reçelini seviyordur.
  • - You sure it belonged to his wife?
    - It was her favourite handbag.
    - Mr Doyle, that can only lead to one conclusion...
    - Karısına ait olduğundan emin misiniz?
    - En sevdiği çantasıydı.
    - Bay Doyle, bu bizi sadece tek bir sonuca götürüyor...
  • - I remember what you were like when you first walked through my door. Jittery as a june bug. And now just look at you. You sure did surprise me,[
    - Kapımdan içeri ilk girdiğin anda olduğun haliyle hatırlıyorum seni. Haziran böceği kadar gergindin. Ve şimdi bir bak kendine. Beni gerçekten şaşırttın.
  • - Hey, are you sure about that?
    - Just hand them over!
    - All right, if you say so.
    - Hey, bundan emin misin?
    - Sen ver onları!
    - Peki, madem öyle diyorsun.
  • - No, they're not. They used to be. - Oh, sure.
    - Hayır, değiller. Öyleydiler. - Ah, tabi.

  • you said you'd call me the next day. - I'm sure I meant to call.
    - Ertesi gün beni arayacağını söylemiştin. - Aramak istemişimdir.

  • - I'm sure that there is some explanation. What do you think you're doing?
    - Finding you.
    - Eminim ki bir açıklaması vardır. Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?
    - Seni buluyoruz.

1,457 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024