go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1125 kişi  01 Haz 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

take

took, taken, taking, takes
f. almak, götürmek
i. tutma
  • -Now the bishop is very worried about you. He would like you to take a leave of absence.
    - A leave of absence in the time like this?|
    -Şu anda piskopos senin için üzülüyor. İzne ayrılmanı istiyor.
    -Böyle bir zamanda izin çıkmak?
  • -I thought you'd be the perfect person to take his place.
    -Well, I warn ye.. ..I'm no actor.There shouldn't be much acting required.
    -It's an ancient Egyptian piece called "The Death Of The Scots"
    -Onun yerini alacak kadar mükkemel biri olduğunu düşünmüştüm.
    -Şey, seni uyardım. Ben oyuncu değilim. Çok fazla oyun oynamayı gerektirmemeliydi.
    -Bu "İskoçların Ölümü" adlı eski bir Mısır oyunuydu.
  • -I won't let you take him back.
    -Think about this.
    -Onu almana izin vermeyeceğim.
    -Bu konuda bir düşün.
  • -I must insist that you give them to me.
    -Do I take it, sir, you are threatening a brother officer with a gun?
    -Onları bana vermen için ısrar ediyorum.
    -Şöyle mi algılamalıyım efendim, siz bir memur kardeşinizi mi tehdit ediyorsunuz?
  • -Please help yourself, madam.
    -I'll take my ease, then.
    -Lütfen buyurun bayan.
    -O halde keyfime bakarım.
  • - Goodbye. We'll call you. - Take care.
    -Görüşürüz. Ararız seni. -Kendinize iyi bakın.

  • If we could approximate the tons with which this hits the ship..
    -Why don't you take it up high someplace and drop it?
    -No luck.
    -Gemiyi vuran tonları yaklaştırabilseydik..
    - Neden onları yükseğe çıkarıp aşağı atmıyoruz?
    -Hiç şansı yok.
  • -Will you at least take a look at my notes?
    - Leave them on my desk when you go.
    -En azından yazdıklarıma bakmayacak mısın?
    -Giderken masama bırak.
  • - Can't sleep? Me neither. Want to go somewhere?
    - Now? It's 3 a. m. The whole world is sleeping.
    - Not the whole world.
    - Is this a date?
    - Just an appointment.
    - We can rest, if you want.
    - Well, then rest. See you later. I wish we could go swimming. Why can't we?
    - In our clothes? Oh, my God! You can't take off your clothes in a state park!
    - You need to learn to take a day off. Come on!
    - Uyuyamadın mı? Ben de. Bir yere gitmek ister misin?
    - Şimdi mi? Saat sabahın 3'ü. tüm dünya uyuyor.
    - Tüm dünya değil.
    - Bu bir randevu mu?
    - Hayır bir buluşma.
    - Dinlenebiliriz, istersen.
    - Peki, dinlen o zaman. Sonra görüşürüz. Keşke yüzmeye gidebilseydik. Neden gidemiyoruz?
    - Elbiselerimizle mi? Oh aman Tanrım! Devlet parkında kıyafetlerini çıkaramazsın.!
    - Bir gün izin yapmayı öğrenmen gerek. Hadi ama!
  • - I hope, you like the stew.
    - Oh ya. Hey there he is. How are you ?
    - Good, good, can I take your jacket ?
    - Sure. Here we go. Something burning ?
    - Oh! No, no, no. I've just burnt a couple of matches out there.
    - Umarım, güveçi seversin.
    - a evet. ah işte orada. Nasılsın?
    - İyiyim, iyiyim, ceketini alabilir miyim?
    - Elbette. Al bakalım. Birşey mi yanıyor?
    - Oh! Hayır, hayır hayır. Birkaç kibrit yaktım da oralarda.
  • - Thank God! We made it in time Look at that cloud! It wil surely hail.- Ganka, take the coat into the shed.
    - Tanrıya şükür! Zamanında geldik. Şu buluta bak! Kesinlikle dolu yağacak. Ganka, ceketi ahıra götür.
  • - There's a crack in the tank, it can't even slow down.
    - Or the flame will blow forward to the leaking fuel.
    - If that thing blows up...it will take the whole neighborhood in 200 meters in all direction
    - Tankta bir çatlak var, yavaşlamıyor bile.
    - Ya da alev sızan yakıta doğru patlar.
    - Eğer bu şey patlarsa tüm mahallenin her yöne 200 metresini de alır.
  • - You still have the painting up.
    - Yeah. I can't seem to take it down.
    - Tablo hâlâ sizde mi?
    - Evet. Onu indirmeye kıyamadım.

  • - Could you take that away, thank you?
    - So stupid!
    - Hey,He is a genious.
    - Şunu alabilir misin? Teşekkür ederim.
    - Ne kadar da aptalca!
    - Hey, o bir dahi!
  • - You will now beg for forgiveness. Take off your jacket! Go down on your knee! Drop your guns! Sam, at least tell us now. Where is the President? It's difficult for you to survive.
    - Şimdi af dileyeceksin. Ceketini çıkar! Dizlerinin üzerine çök! Silahını bırak! Sam, en azından şimdi söyle bize. Başkan nerede? Hayatta kalman çok zor.
  • - Mr Roth, I must take you into custody.
    - I understand.
    - Sizi gözaltına almak zorundayım.
    - Anlıyorum.
  • - I can't take your sweater. - It's brown!
    - Senin süveterini alamam. - Bu kahverengi!

  • - So don't take any crap from him. - Not a problem.
    - Seni kafalamasına izin verme. - Sorun değil.

  • - So don't take any crap from him.
    - Not a problem.
    - Seni kafalamasına izin verme.
    - Sorun değil.

  • - Won't you let me take you on a sea cruise? Baby, won't you join me, please? Oh, baby, please, I don't like begging, but now I'm on bended knee.
    - Seni bir deniz yolculuğuna çıkarmama izin verir misin? Bebeğim, lütfen bana katılır mısın? Oh bebeğim lütfen, yalvarmak hoşuma gitmiyor ama şu anda dizlerimin üzerindeyim.

4,629 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024