go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 745 kişi  04 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

took

took, taken, taking, takes
alınmış
  • - Walker had a gun to Michael's head. He was about to pull the trigger. I took his knife, I stabbed Vaughn myself.
    - You?
    - Yes. Walker was gonna murder him.
    - So you stabbed him?
    - I had no choice.
    - Walker, Michael'in kafasına silah dayadı. Tetiği çekmek üzereydi. Bıçağını aldım. Vaughn'ı kendim bıçakladım.
    - Sen mi?
    - Evet. Walker onu öldürecekti.
    - Sen de onu bıçakladın?
    - Başka şansım yoktu.
  • - Any colds recently?
    - No.
    - You used to have a lot of colds.
    - Yes, but then they invented paper handkerchiefs...and that sort of took the fun out of it.
    - Would you open your mouth, please? Wide.
    - Son zamanlarda grip oldun mu?
    - Hayır.
    - Eskiden çok olurdun.
    - Evet. ama sonra şu kağıt mendilleri icat ettiler... ve işin eğlencesi kaçtı.
    - Ağzını açar mısın lütfen? Genişçe.
  • - She took advantage of my love.
    - You are blaming her false.
    - lf this is false, why did she leave the house? Why didn't she answer my questions?
    - You misunderstood. That's why l've come to make you understand.
    - Sevgimi kullandı.
    - Onu yanlış yere suçluyorsun.
    - Yanlış yere suçluyorsam, niye evi terketti? Neden sorularıma cevap vermedi?
    - Yanlış anladın. Bu yüzden geldim, sana anlamanı sağlamaya.
  • - You took over and didn't give it to them.
    - I welched.
    - Sen alıp onlara vermedin.
    - Onları aldattım.
  • - I have a secret I wanna tell you.
    - What?
    - They're mine. My panties. I took them from the laundry.
    - But ... but why? It is a big sin.
    - Don't be afraid!.
    - Sana söylemek istediğim bir sırrım var
    - Nedir?
    - Onlar benim. Benim külotlarım. Onları çamaşırhaneden aldım.
    - Ama... ama niye? Bu büyük bir günah.
    - Korkma!
  • - There was nothing there, chief
    - Nothing?
    - We went to confront him.. ...and the landlady said that the son-of-a-bitch just took off. Left everything. It's unbelievable.
    - Orada hiçbir şey yoktu, şef.
    - Hiçbir şey mi?
    - Onunla yüzleşmeye gittik... ve ev sahibi piç kurusunun yeni ayrıldığını söyledi. Herşeyi bırakmış. İnanılmaz.
  • - I exposed him for who he was.
    - And took Andy Deaver away from him.
    - Onun kim olduğunu ifşa ettim.
    - Ve Andy Deaver'ı ondan aldın.

  • - Martin, justice is the hub.
    - Especially since Ed Meese took over.
    - He doesn't specialize in legal fine points.
    - Martin, adalet, dünyanın merkezidir.
    - Özellikle de Ed Messe devraldığından beri.
    - O yasal ceza puanlarında uzman değil.
  • - They took all the property of the king. Your Uncle Pelia imprisoned your father and usurped the throne. The kingdom awaits you and l've kept you safe here. Have you understood ? lt's a rather complicated story.
    - Kralın tüm mülkünü aldılar. Amcan babanı içeri tıktı ve krallığı gasp etti. Krallık seni bekliyor ve ben seni burada güvende tuttum. anladın mı? Oldukça karmaşık bir hikaye.
  • - They took all the property of the king. Your Uncle Pelia imprisoned your father and usurped the throne. The kingdom awaits you and l've kept you safe here. Have you understood? lt's a rather complicated story.
    - Kralın tüm mülkünü aldılar. Amcan babanı içeri tıktı ve krallığı gasp etti. Krallık seni bekliyor ve ben seni burada güvende tuttum. anladın mı? Oldukça karmaşık bir hikaye.
  • - He took the ladle fished the wasp from the stew... threw it in the sink and put the ladle back. He didn't even wash it!
    - Kepçeyi aldı, onunla eşekarısını avladı... onu lavaboya attı ve kepçeyi geri koydu. Onu yıkamadı bile!
  • - Jake's a gambler. He thinks I took his luck. I hit him too hard.
    - Then get out of it now.
    - What about all the things you and I shared?
    - Jake bir kumarbaz. Şansını aldığımı düşünüyor. Ona çok sert vurdum.
    - O zman şimdi kurtul bundan.
    - Ya senin ve benim paylaştıklarımız ne olacak?
  • - I took care of it.
    - What was it, so I'll know.
    - İcabına baktım.
    - Ne aldın, bilmiş olayım.
  • -Did you suffer misfortune?
    - My parents' divorce It took me long to overcome it.
    - Hiç talihsizlikler yaşadın mı?
    - Anne babamın boşanması.Üstesinden gelmek uzun zamanımı aldı.
  • - The Hawaiians call this harbour WaiMomi. It means ''water of pearls.''
    - It's so beautiful. My dad took me up a couple of times.
    - Hawaililer bu limana WaiMomi derler. 'İnci suyu' anlamına geliyor.
    - Çok güzel. Babam beni birkaç kez buraya getirmişti.
  • - I did it already. I took care of that, Pop.
    - That's right. I forgot.
    - Hallettim. O iş halloldu bile, baba.
    - Doğru. Unutmuşum.
  • - Let's talk about it.
    - It took me a long time to get over it and it was so hard.
    - Dan, get on with your life. It's over.
    - Hadi konuşalım bunu.
    - Atlatmak uzun zamanımı aldı ve çok da zor oldu.
    - Dan, hayatına devam et! Herşey geçti.
  • - He couldn't stop talking about them when he returned. They are so rich, and yet so humble. Then, one day, Karan took me to the flying club. Where, all his choppers were lined up.
    - Döndüğü zamandan beri durmadan onları anlatıyordu..Çok zenginlermiş ama çok da mütevazilermiş. Sonra bir gün, Karan beni uçuş klubüne götürdü. Klüpte bütün helikopterleri sıra olmuştu.
  • - When he got out, he found out about it. He took me in the woods to a cabin. It had a dirty basement. He locked me in and left.
    - Three days...? Who was he to preach?
    - He said if I wanted to be a thief, then I ought to know what it was like.
    - Çıktığında, onu öğrendi. Beni ormanda bir kulübeye götürdü. Kirli bir bodrumu vardı. Beni kilitledi ve gitti.
    - Üç gün mü? Vaaz verecek birisi miki o?
    - Eğer bir hırsız olmak istiyorsam, o zaman nasıl birşey olduğunu bilmem gerektiğini söyledi.
  • - They took us away and drove us to Manila harbour and put us on a boat and took us out to this yacht anchored in the harbour.
    - Bizi kaçırıp Manila Limanı'na götürdüler ve bizi bir bota koyup limanda demirlemiş olan bu tekneye getirdiler.

1,517 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024