- The funny thing is that according to Katarina, l am nothing but a spineless jellyfish.
- Jellyfish? Now you're talking. Let's try to enjoy ourselves now.
- Exactly,
- Komik olan tarafı; Katarina'ya göre ben omurgasız bir deniz anasından başka birşey değilim.
- Deniz anası mı? İşte şimdi doğru söylüyorsun. Hadi şimdi biraz eğlenelim.
- Kesinlikle.
- I am becoming what I despise. I tell mysel that I got into this to bring Danny's killer to justice. The truth is,I'm more interested in revenge.
- Her zaman hakir gördüğüm şey haline geliyorum. Bu işe Danny'nin katilini adalete teslim etmek için bulaştığımı söylüyorum kendime. Ama gerçek şu ki; intikamla daha ilgiliyim.
- You still have the nursery, Mr. Kirby
- Oh, yes. I am going in more for tree farming now.
- Is there any money in growing trees?
- There can be.
- The only thing I know about trees is they make good logs.
- Now's your chance to learn more.
- Hala fundalığınız var mı, Bay Kriby?
- Oh evet. ama şimdi daha çok ağaç ziraatçılığına doğru gidiyorum.
- Ağaç yetiştirme işinde para var mı?
- Olabilir.
- ağaçlarla ilgili bildiğim tek şey, onlardan iyi kütük yapıldığı.
- İşte şimdi daha fazlasını öğrenme şansınız var.
- You still have the nursery, Mr. Kirby
- Oh, yes I am going in mor for tree farming now.
- Is there any money in growing trees?
- There can be.
- The only thing I know about trees is they make good logs.
- Now's your chance to learn more.
- Hala fundalığınız var mı Bay Kriby?
- Oh evet. ama şimdi daha çok ağaç ziraatçılığına doğru gidiyorum.
- Ağaç yetiştirme işinde para var mı?
- Olabilir.
- ağaçlarla ilgili bildiğim tek şey, onlardan iyi kütük yapıldığı.
- İşte şimdi daha fazlasını öğrenme şansınız var.
- See there, I knew it. Can I tell you something?
- I am listening.
- I've only know you for... an hour or so, ...and yet, I feel like you understand me, ... better than my wife Helen ever did.
- Gördün mü, biliyordum. Sana birşey söyleyebilir miyim?
- Dinliyorum.
- Seni sadece... yarım saat falandır tanıyorum ama yine de beni... karım Helen'ın hiç anlamadığı kadar anladığını hissediyorum.
- I started panicking.. ...thinking. Is that weird?
- I am redefining "weird" on an hourly basis.
- What's he doing?
- I don't know. He's talking with some guy.
- Düşünüp... paniklemeye başladım. Bu garip mi?
- Garip kelimesinin tanımını saat başı ydeğiştiriyorum.
- Ne yapıyor?
- Bilmiyorum. Adamın tekiyle konuşuyor.
- I am trying to figure out how the hell you get back to your apartment. Then you find you got this super-size doorknob so you can't get the key in, and all your clothes and razor's inside.
- Dairene nasıl geri girebildiğini anlamaya çalışıyorum. sonra bu dev bıyuttaki kapı tokmağın olduğunu anlıyorsun, bu yüzden de anahtarı sokamıyorsun ve tüm elbiselerinle tıraş makinen içeride.
- I am sorry, I was rude before. I really am
- Okay, no more crying. Please! What a night, Paul, Do you like my hairdo?
- Yes, I do.
- Then why don't you touch it?
- I don't want to mess it up.
- Daha önce kabalık ettiğim için üzgünüm. Gerçekten.
- Tamam daha fazla ağlamak yok. Lütfen. Ne geceydi ama. Paul, saç şeklimi beğendin mi?
- Evet, beğendim.
- O halde neden dokunmuyor musun?
- Saçını bozmak istemiyorum.
- I would be very sorry ma'am.. if my humble request...
- You're the limit. I've never seen such insolence.
- I understand. Yes, I understand. Who am I...to ask such a thing from you?
- Çok özür dilerim hanımefendi... eğer benim bu mütevazi ricam...
- Sen limitini aştın. Böyle cüretkarlık görmedim.
- anlıyorum. Evet. Anlıyorum. Sizden böyle bir şey isteyecek kim oluyorum ki be?