go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 701 kişi  30 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

died

died, died, dieing, dies
s. ölüm
  • Having conquered the world, he died at 32. I am 52. My remaining ambition is to keep the world from conquering me.
    Dünyayı fethettikten sonra 32 yaşında öldü. ben 52 yaşındayım ve kalan tek amacım dünyanın beni ele geçirmesinden sakınmaktır.
  • Oh. Her grandfather died.
    Dedesi ölmüş.
  • Since my grandfather died.
    Büyük babam öldüğünden bu yana.

  • She died there the following winter.
    Bir sonraki kış mevsimi o kulübede öldü.

  • A friend died two days ago of bird flu.That scared me.
    Bir arkadaş iki gün önce kuş gribinden öldü. Bu beni korkuttu.
  • I remember this guy. His name was Black Jack. He died.
    Bir adamı hatırladım. Adı Kara Jack'di. Ölmüştü.

  • They found a note she left. She wanted me to have them. Just now, when my dad was telling me the first thought I had was that she was dead.That she'd been killed.I had this whole thing in my head.That she died proving herself.A hero
    Bıraktığı notu buldular. Onları almamı istedi. Şu anda, babam bana söylerken, ilk düşüncem onun ölmesiydi. Öldürülmesi. Tüm bunlar kafamın içindeydi. Kendini kanıtlayarak ölmesi. Bir kahraman olarak…
  • Let me explain. My mother almost died giving birth. I was born purple-so purple they thought I was dead.
    Bırak açıklayayım. Annem doğum yaparken neredeyse ölüyordu. Ben mor doğmuşum, öyle mor ki öldüğümü sanmışlar.
  • I say, "You show me an autopsy report that says this cat died of starvation...
    Bana o kedinin açlıktan öldüğünü kanıtlayan bir otopsi raporu getirirsen..

  • My father died a protracted and painful death of cancer I was 16 years old and very fond of my father. I used to race to the hospita every day after school...... and sit in his room doing my homework.
    Babam müzmin ve ağrılı kanserden öldü. 16 yaşındaydım ve babama çok düşkündüm. Her öğleden sonra okul çıkışında hızla hastaneye koşardım… ve onun odasında oturup ödevlerimi yapardım.
  • Their father.
    Their mother died four years ago.
    Babalarıyla.
    Anneleri dört yıl önce öldü.
  • She died like she lived...
    Aynı yaşadığı gibi öldü.
  • It was no secret between us She died in the accident.I never lied about that
    Aramızda hiç sır yok. O kazada öldü. Bunla ilgili hiç yalan söylemedim.
  • I know how your mother died, Jack.
    Annenin nasıl öldüğünü biliyorum Jack.

  • Let me explain. My mother almost died giving birth to me.
    Açıklamama izin verin. Annem beni doğururken neredeyse ölüyordu.
  • -Did Peter go to Shenzhen to cover a story What did he tell you?
    -He said on the day he died he was following.. a possible headline story..
    -That's impossible He was on vacation.It's impossible he'd sacrifice his holidays for work.
    -Peter, yeni hikaye için Shenzen’e gitti mi?Ne söyledi sana?
    -Öldüğü gün dedi ki…manşet olacak bir hikayenin peşindeymiş.
    - Bu imkansız. Tatildeydi. Tatillerini işe feda etmesi imkansız bir şey.

  • -Mitchum died in battle.
    -So do it on your own.
    - One of our most urgent jobs is...to find all the King's enemies.
    -Mitchum savaşta öldü.
    -O zaman sen kendin yap.
    -En acil işlerimizden biri Kral'ın düşmanlarını bulmaktır.
  • -Kawada and Noriko haven't been on the lists. Who died ?I missed three reports.
    -Five altogether.
    -Kawada and Noriko listede yoktu. Kim öldü? Son üç raporu kaçırdım.
    -Hepsi beş kişi.
  • -The reason for this meeting...is to tell you that you killed my son.
    -.What do you mean?
    -My son died of sadness...of grief...of loneliness...and of shame...through your fault.
    -Bu toplantının sebebi…sana oğlumu öldürdüğünü söylemek.
    -Ne demek istiyorsun?
    -Oğlum, üzüntüden...ıstıraptan... yalnızlıktan ve utançtan öldü…senin hataların yüzünden.
  • - Poor countess. She died all alone. She deserved better, believe me.
    - Just look at this lamp. Good thing it didn't burn the dress.
    - No one will come to the funeral.
    - Why not?
    - Zavallı kontes. Tek başına öldü. Daha iyisini hak ediyordu. İnan bana.
    - Şu lambaya bir bak. İyi ki elbiseyi yakmamış.
    - Cenazeye hiç kimse gelmeyecek.
    - Neden?

349 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024