go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 266 kişi  19 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

look

looked, looked, looking, looks
f. bakmak, görünmek
i. bakış
ünl. bakın
  • - What does that mean?
    - It means; I was a prince in this land. No one was allowed to look directly into my eyes. But now I'm in chains, like my people .,
    - Bu ne anlama geliyor?
    - Anlamı; Bu topraklarda prenstim. Hiç kimsenin gözlerime direkt bakmaya bile izni yoktu. Ama şimdi zincirliyim, aynı halkım gibi.
  • - What the hell was that?
    - Maybe just a hiccup. I'll go check it out. I'll take a look at the helm.
    - Bu da neydi böyle?
    - Belki de sadece bir hıçkırıktı. Ben gidip kontrol edeyim. Dümenin oraya bir bakacağım.
  • - l want to be strangled. Say it!
    - I want to be strangled. Don't pull too hard
    - You're frightened, huh?
    - I'm terrified.
    - Are you serious? You're teasing me. You don't look terrified.
    - Boğazlanmak istiyorum. Söyle şunu.
    - Boğazlanmak istiyorum. Çok sert çekme!
    - Korktun, ha?
    - Korktum.
    - Ciddi misin? Beni azdırıyorsun. Korkmuş gibi görünmüyorsun.
  • - What's gonna happen to us?
    - Well, darling, l - I just don't know.
    - It does look hopeless doesn't it ? I wish we were home with Madame right now. Oh. Poor Madame. She will be so worried.
    - Bize ne olacak dersin?
    - Şeyy hayatım, Ben - ben bilmiyorum.
    - Durum bayağı ömitsiz görünüyor, değil mi? Keşke şu anda Madam'la birlikte evde olsaydık. Zavallı Madam. Çok endişelenecek.
  • - You're not cute like a doll. You just look like someone's ordinary kid. When's your birthday?
    - I never had a birthday.
    - When were you first built? When's your "build-day"?
    - I don't know.
    - Bir bebek gibi sevimli değilsin. Herhangi birinin sıradan çocuğuna benziyorsun. Doğum günün ne zaman?
    - Benim hiç doğum günüm olmadı.
    - İlk ne zaman yapıldın? 'Yapılma-günün' ne zaman?
    - Bilmiyorum.
  • - You know what? You and Frank, Cole, even Bob... you get girls because you're handsome and famous. They look at me like I'm your baby brother.
    - Biliyor musun? Sen ve Frank, Cole, hatta Bob... Siz kızları tavlıyorsunuz çünkü yakışıklı ve ünlüsünüz. Beni ise senin küçük kardeşin olarak görüyorlar.
  • - Let go! Get off! You guys saw that. You saw that. You're witnesses. That's assault. I'll press charges.
    - Let him press charges!
    - What are you talking about?
    - I'm bleeding.
    - I saw nothing. I saw you trip and fall.
    - Look at her! She's crazy!
    - You lay a hand on her again and I'll arrest you myself!
    - Bırak! Çekil! Siz bunu gördünüz. Bunu gördünüz. Tanıksınız. Bu bir saldırı. Dava açacağım.
    - Bırak açsın.
    - Sen neyden bahsediyorsun?
    - Kanıyorum.
    - Ben hiçbir şey görmedim. Ayağın takıldı ve düştün.
    - Şuna bak! Delirmiş!
    - Bir daha ona elini sürersen, seni kendim tutuklarım.
  • - Listen to me! Look at me. Look in my eyes. Can you feel that? That's my hand. Go on, hold it. We'll get you out of here. I need some help over here! It's okay. You're safe now, all right?|
    - Beni dinle! Bak bana! Gözlerime bak! Bunu hissediyor musun? Bu benim elim. Hadi tut onu! Seni buradan çıkaracağız. Buraya yardım lazım. Tamamdır. Şimdi güvendesin, tamam mı?
  • - I think he was just playing.
    - Playing? Covering a baby's mouth is playing? Look at his eyes. He got some evil look in his eyes. He's not a normal boy.
    - Bence sadece oynuyordu.
    - Oynamak mı? Bir bebeğin ağzını kapatmak oynamak mı? Gözlerine bak. Gözlerinde şeytani bir bakış var. Normal bir çocuk değil.
  • - Maybe I could research and write an article that might do some justic. But he was so scared. He had this look in his eyes. It was like horror. I stopped doing the story.
    - Belki araştırma yapar ve adalet getirebilecek bir yazı yazardım. ama o çok korkmuştu. Gözlerinde o bakış vardı. Korku ya benziyordu. Ben de hikayeyi bıraktım.
  • - Look at me! You have to slow your breathing down. Slow, steady breaths.
    - I can hardly stand.
    - I'm not gonna let you die down here.
    - Bana bak! Nefes alışını yavaşlatmalısın. Yavaş ve düzenli nefesler.
    - Güçlükle durabiliyorum.
    - Burada ölmene izin vermeyeceğim.
  • -Baldrick, you look like a deer.
    -Thank you, my lord.
    - Baldrick, sen bir geyik gibi görünüyorsun.
    - Teşekkürler lordum.
  • - Well, look who's here. - Oh, hi, Dad.
    - Bakın kim gelmiş. - Merhaba, baba.

  • - Look. He's eating all the food. - Yeah, yeah.
    - Bak. Tüm yemekleri yiyor. - Evet, evet.

  • - Look what's happened to our son!
    - Nothing's happened to him. He's fine!
    - Bak oğlumuza ne oldu!
    - Ona bir şey olmadı. Gayet iyi!
  • - Stand up!
    - Look, they made you bigger than me.
    - Who did?
    - They did. The dollmakers. They made you taller. Why don't you look like one?
    - Like one?
    - You're not cute like a doll. You just look like someone's ordinary kid.
    - Ayağa kalk!
    - Bak, seni benden büyük yapmışlar.
    - Kim?
    - Onlar yapmış. Oyuncakçılar. Seni daha uzun yapmışlar. Neden onlardan birine benzemiyorsun?
    - Onlardan biri?
    - Sen bebek gibi şirin değilsin. Sadece birisinin sıradan çocuğuna benziyorsun.
  • - But all these papers... Jim, you really need somebody to organize all this stuff. Your handwriting is just like a little kid. Look at this! l wonder if William Blake was ever this disorganized.
    - ama bütün bu kağıtlar... Jim, tüm bunları organize etmesi için birine ihtiyacın var. Elyazın küçük bir çocuğunki gibi. Şuna bir bak! William Blake bu kadar düzensiz miydi merak ediyorum.
  • - I want you to look at my goddamn driver's license. And my pool hall card.
    - You won't need them down here.
    - Allahın cezası ehliyetime bakmanı istiyorum. Ve havuz giriş kartıma.
    - Burada onlara ihtiyacın olmayacak.
  • - Look at the trees. You know, l planted a tree once. Never could get it to grow.
    - Ağaçlara bak. Bilirsin, bir keresinde bir ağaç dikmiştim. Asla büyütemedim onu.
  • - There's a dent in the front. l look closer. There's blood and some brown hair. l still don't know what happened. Maybe it was a cat.
    - Ön tarafta bir çukur var. Daha yakından bakıyorum. Kan ve kahverngi tüyler var. Hala ne olduğunu bilmiyorum. Belki de bir kediydi.

3,285 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024